çay – dertli sözlük
bilinenin aksine çayı demlerken demliğe önce dem değil aksine kaynar su dökülür ve üstüne çay ilave edilir. hiç karıştırmadan çayın çökmesi beklenir. bunun sebebi de kaynar suyu eğer çayın üzerine kaynar suyu dökerseniz su çayı yakar ve çayın içindeki mevcut vitaminleri kaçırır. ama önce kaynar suyu dökerseniz su hemen 80-90 derece arasına düşer ve çayınız yanmaz. ayrıca göreceksiniz ki çay çok daha lezzetli olacaktır. denemesi bedava. aynı şey kahve dahil sıcak içeceklerin tamamına yakını için geçerlidir. hatta bir ara bu dediklerimi nescafenin kavanozunun üzerinde açıklıyordu. bu arada varsa çayın üzerine bir iki tutam kaçak çay denilen ceylon çayından ilave ederseniz çayın rengi yerine gelir.
çay'sız yâr yakışmaz yanımıza,
yâr kokusundan önce çay kokusu devâdır cânımıza.

nazan bekiroğlu

böyle bir şey de varmış
bizde her ne kadar klasik bir içecek olarak benimsense de, biz her ne kadar çayın tek bir anlamını bilsek de abd'li yazar katharine branning' yazdığı "evet bir bardak daha çay i̇stiyorum" adlı kitap türk çayına bakışınızı bir kez daha gözden geçirmenize vesile olacak. i̇nternette türk çayı ile ilgili yaptığı sunum çok büyük ilgi görmüştür.
mehmet fatih kutan'ın şu sözü geldi aklıma: 'çay zıkkımın kökü demektir, devrim elinin körü demektir... ne bu ya aşk-devrim-çay. çayın demini aldınız be. midem bulandı çaydan, devrimden soğudum yeminlen.' haklı!
üzerine en derin şiirlerin yazıldığı, "duyguların sıvı hâlidir" denilen, dertlilerin müptela olduğu, en güzelinin gönüldaşlarla beraber içildiği milli içeceğimiz. şiirler için (bkz:) aşağı satırlardaki çaylı şiir koleksiyonum

-birşeyim ol istedim.. mesela, çay içtiğim bardağım, avucmu ıslatan ter,saçımdaki tek beyaz tel..ne biliyim işte alışkanlığım ol,hiç gitme. mesela, hep içimde ol,büyüsem bile bırakma beni..

-ve artık elinizde yalnızca;
şarkılar, kitaplarınız ve bir bardak demli çay kalır...

-adın üç kere geçti, saçma sapan bir filmde.
yalnız olsam çok ağlardım ama annem bakıyordu..
"anne" dedim,
"hadi çay koy da içelim"...

-çay henüz her şey bitmedi demektir...

-çay söyler gibi durmak isterdim karşında,
bütün misketleri yütülmüş bir çocuk gibi değil...

-sürerim buluttan tarlaları
yağmurlar ekerim göğün göğsüne
güneşte demlerim senin çayını
yüreğimden süzer öyle veririm...

-aşkınla demlenmiş sıcak bir çay içmeliyim.
küfürler saçıp etrafa, belalara bulaştırmalıyım ağrılı başımı.
yokluğuna alışmamalıyım..

-biz, çayın yalnızlığa iyi gelen tarafını da severiz. avuçlarken ince belli bardağı, hücrelere kadar hissettiren sıcaklığında unuttuk yalnızlığı...

"- ama gözleri görsen nasıl güzeldi…
- hangi renkti?
- bilmem, böyle bir bardak demli çay gibiydi."
beni dinlendirdiğini düşündüğüm tek içecek. ayrıca çaysız kahvaltıya kahvaltı demek içimden gelmiyor.
amerikalı yazar katherina branning'in türk çayını anlattığı "bir çay daha lütfen" eserine konu olan güzide içeceğimiz...