eskiden tekkelerin girişinde yazan bir ibareydi. "edep ya hu" yazardı. bir dost sohbeti esnasında bir soru gelmişti: "edep mi, tevazu mu?" diye. bir büyüğümüz "tevazunun da bir edebi vardır." diye son noktayı koymuştu.günümüzde tekke kültürü pek kalmadığı için bu edep meselesi işlendiği zaman hikmet nazarıyla işlenmemektedir. hutbede imam efendi, ne kadar edebi tasvir etse de edebin hikmetini anlatamıyor. edebe hikmet nazarıyla baktığımız zaman allah'ın kendisini her an gördüğü şuuruyla yaşayan ve karşısındakine empati kuran her insanın mutlaka ulaşabileceği bir merci olduğuna şahit oluruz. dolayısıyla ihsan şuuruna ermeye ve müslüman kardeşinin derdiyle dertlenmeye çalışmak elzem.