aliya izzetbegoviç – dertli sözlük
aliya kitabında geçen bir sözü;"şu paradoks nasıl izah edilebilir: kazılar sırasında karşılıklı bir münasebet içinde bulunan veya muayyen bir gayeye uygun bir şekilde düzenlenmiş iki taşa rastlandığında, bunların çok eski bir zamanda yaşamış insanların bir eseri olduğu kanaatine varırız. fakat bu taşların yanında bir insan kafatası bulunursa -ki taştan yapılan bir aletten namütenahî daha mükemmeldir- o zaman kafatasının şuur sahibi bir varlığın eseri olduğu tasavvuruna yanaşmak bile istemeyiz. o kadar mükemmel bir şekilde yapılan kafatası veya iskelet, aklın yahut şuurun tavassutu olmadan kendiliğinden veya tesadüfen oluşmuş (!) allah'ı inkâr etmekte insan ne kadar inatçıdır, değil mi?"
(bkz:tarihe tanıklığım)bu kitap yanlış bilmiyorsam yakın zamanda boşnak dilinden türkçe'ye çevrildi. daha önce klasik yayınlarının bastığı kitabın ingilizce çevirisinin türkçeye çevrilmiş hali idi. suyunun suyu gibi olunca çeviri de çok kopuk olmuştu. insan cidden düşünmeden edemiyor. aliya izzetbegoviç'in hatıratını orjinal dilinden çevirecek hiç kimse yok mu idi. kitabın asıl muhataplarından biri türkler belki ama kitap ilk önce ingilizce'ye çevriliyor. hayret.
"ne yazık ki bütün insanlık kitlesini ruhen ve manen diriltmek üzere indirilmiş olan kur’ân-ı kerim bugün ölmek üzere olan insanın başında rahat ölsün diye okunmaktadır"
iyi doğru güzel olan her şeyin diğer adını islam olarak tanımlar.
ah.
birkaç hafta önce bir ortamda ali şeriati'den aliya'dan konu açıldı. ben de tam on sene öncesi majid majidi'nin söylediği bazı sözleri aktardım ortamda. hz. peygamber şimdi hayatta olsa sinemayla savaşırdı diyordu majidi. o an karşımda oturan hocam, bu on sene öncesinin reçetesi gerçekten de dedi bana. o an hüzünlenmemek elde değildi. şimdi reçete bu değil. peki sizce şimdi reçetemiz, çözüm önerimiz nedir? nasıl kanıtlayabiliriz islam'ın önemini? ab-ı hayat iksiri olduğunu?