taha kılınç – dertli sözlük
çok sevdiğim yazar.gayet iyi ve güzel yazıyor.gezi yazıları,yöntem yazıları yol ve ufuk açıyor.dili çok ağır değil.bir kitabını metroda giderken bile bitirebilirsin.seyru sefer kitabını okurken o yerleri geziyormuş gibi oldum.hangi ülkeye gidersem neyi yapıp neyi yapmayacağımı öğrendim.müslümanca gezi rehberi gibi ve düşünce rehberi gibi bir şeydi.başka bir sürü kitabını da okudum.kudüsle ilgili kitabından da çok şey öğrendim mesela.ne yapılır,ne yapılmaz gibi.severim kendisini.dertli adamdır ve ümmetin iyiliği için yazıyor.kalemine kuvvet diyelim
türkiye'de doğrudan i̇slâm ve müslüman düşmanı, çok güçlü bir seküler damar var. yedeğine bazen şaşkın müslümanları da alarak, kendi ajandasını memlekete dayatmaktan hiç vazgeçmeyen, alttan aldıkça üste çıkan, her vesileyle içindekini dışarı kusan bir damar...

müslümanlar olarak hafızalarımız çok zayıf, affımız bol, kucaklarımız da fazlasıyla açık... oysa bazı şeyleri hiç unutmamak, af mefhumunu iktisatlı kullanmak, kucaklarımızı da herkese açıvermemek gerek.

akşamdan beri, seçim analizlerini izliyorum, okuyorum. "niye böyle oldu?" sorusunun en net cevaplarından biri, bahsettiğim seküler damardaki din düşmanlığının müslüman halkın şuuraltında meydana getirdiği nefret ve teyakkuzdur. bunun hikâyesi de epey gerilere gider.
i̇slâm'la ve müslümanlarla sahih ve samimi bir bağ kurmadıkça, "ana akım" haline gelemeyecekler. ne var ki, genlerine işleyen kin öylesine derin ve katı ki, bu bağı kurmalarına da müsaade etmiyor.
erdoğan'ın islam dünyasındaki imajı hakkında çok önemli bir yazı yazmış;

https://www.yenisafak.com/yazarlar/taha-kilinc/erdoganin-anlami-4530269

... erdoğan, geçtiğimiz asrın başından günümüze, i̇slâm dünyasında iktidara gelmiş yöneticiler arasında, müslüman halkın yaşantısına, ruh dünyasına ve hissiyatına en yakın devlet başkanı. i̇çtenliğiyle, hesapsızlığıyla, öfkesiyle, sevinciyle, hüznüyle… bu derecede sevilmesinde, benimsenmesinde, kızılsa da yolun sonunda affedilmesinde, her ne yaparsa bir şekilde kalplere giden bir yol bulabilmesinde, işte bu sır var. böylesine güçlü bir “aura”, 100-150 yılda bir tarih sahnesine çıkar.her milletten müslüman, onu “kendilerini seyrettikleri bir ayna” gibi algılıyor, ki bu da meselenin bam telini oluşturuyor.

i̇slâm dünyasının çok farklı köşelerinde, erdoğan’a veya temsil ettiği siyasî çizgiye yönelik dâhilî eleştirileri “şımarıklık” olarak değerlendiren, “siz durumun farkında değilsiniz” şeklinde uyarılarda bulunan, kendi perişanlıklarını ve sıkıntılarını hatırlatarak “elinizdeki nimeti kaybetmeyin, sonra çok pişman olursunuz” diyen sayısız kanaat önderiyle tanıştım. bunların hepsi öyle klasik “i̇slâmcı” şahsiyetler de değildi üstelik.

topkapı sarayı’nın girişinde, bâb-ı humâyun’un hemen yanında “ye’vî ileyhi kullu mazlûmin” yazılı bir hat vardır. yani “bütün mazlumlar, ona sığınır.” bugünkü türkiye’nin, özellikle mazlum, mağdur ve mahrumlara kol kanat geren vizyonu, i̇slâm dünyasındaki erdoğan hayranlığının bir başka sebebini oluşturuyor. politik anlamda her türlü eleştiriyi getirebilirsiniz, ancak son 20 yılda i̇slâm coğrafyasıyla irtibatımızın yeniden kurulmasında “sığınak” misyonunun rolü inkâr edilemez.
tecrübe ettiğini yazıyor olması sebebiyle yazılarında samimiyeti tenefüs ettiğimiz yazardır. (gbkzl: biz bize : ) isimli kitabıyla gençliğe müslümanca yaşamanın köşe taşlarını işaret etmiştir.
sözleştiği programa zamanında başlama ve bitirme titizliğine sahiptir.
bir imza etkinliğinde kitabındaki baskı hatasını her imzada düzenlemeyi adet edindiğini, titizlikle kontrollerden geçmesine rağmen bu baskı hatasının varlığıyla kusursuzluğun allah'ın kelamına has olduğunu anladığını beyan etmiştir.
kasım ayında kitap günü grubumuzla okuyacağımız kitabın yazarı. yazarın ilk okuyacağım kitabı, son çıkan "neyi nasıl yapmalı?" eşlik edecek bize.
son yazısında çok doğru tespitler yapmış, düşünüp dile getiremediklerimi dile getirmiş abimizhttp://www.yenisafak.com/yazarlar/tahakilinc/paylas-ki-etkisi-azalsin-2034844"haberlerin hazırlanmasında ve duyurulmasında gerçeklere azami sadakat, dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta. “moral olsun” diye uydurulan küçük ve 'masum' yalanlar, çığ gibi büyüyerek koskoca propagandalara dönüşüyor. ancak herhangi bir karşılığı olmayan şeylerin sağlayacağı katkı da, ona göre karşılıksız oluyor. doğrularla yalanların birbirine karışması, insanî trajedilerin anlamını tamamen yitirmesine, ölümlerin siyasi kavgalarda 'malzeme' haline getirilmesine yol açıyor. "
yeni vazifesi: sabah gazetesi dış haberler müdürü.
''doğruları, eğip bükmeden dile getirmek ve hesabını veremeyeceğim tek bir satırı bile yazmamak konusunda dualarınızı beklerim.'' demişti.
amin diyor, başarılar diliyoruz.
benim için lütfi abi(mehmet lütfi arslan), asım abi(asım gültekin) ve taha abi vardır. örnek alma listem bu.