nureddin yıldız – dertli sözlük
sözleri çok çarpıtıldı hocanın. ne demek istediği ise gayet ortada. üslubunu çok beğendiğim kişidir ayrıca kendisi. en son kadının çalışması mevzusu üzerine şunları söylemiş :https://twitter.com/nurettinyildiz/status/540887796756787200?s=09
öncelikle nureddin yıldız'ın tek bir yanlışta çizilecek(*) bir hoca olduğunu düşünmüyorum. bazı açıklamalarında üslupsal sıkıntısının olduğu düşüncesine ben de sahip isem de buradan yola çıkıp nureddin yıldız'ı vurmaya çalışmak hiç de hoş değil.
görebildiğim kadarıyla iktidar-alim ilişkisi bağlamında duruşu problemli olmayan nadir hocalardan ve en çok dert edindiği hususlardan birisi de aile: kadın ve evlilik değil.
modern zamanlarda bu konunun oldukça sıkıntılı bir hale geldiği de herkesin malumu; bunu görmek için kişinin müslüman olmasına bile gerek yok. nureddin hocanın bu konu üzerine söylediklerini gayet önemli ve islami buluyorum; eğer bunun aksi düşünülüyorsa bunun delillendirilerek sunulması gerektiğini de düşünüyorum. aksi takdirde samimi bir gayret içerisinde bulunan birini insanlar nezdinde kötü göstererek hakkına girmiş oluruz.

tartışma sürecini başlatan açıklamada da "üslup bu mu olmalıydı?" sorusu sorulabilir; ancak açıklamanın islam'a uygun olmaması söz konusu değil görüşündeyim.

dindarlığı "kadın" üzerinden konumlandırmakla ne anlatılmaya çalışılmış hiç anlamadım; ama "çalışan kadının günümüzde bir gerçek" olması hususundan laf çakmaya çalışmak ise modernitenin zihinlerimize çaktığı çivilerin oluşturduğu tahribatın bir ürünü sanırım. peygamber zamanında da, fuhuş, kızların diri diri gömülmesi, içkinin su gibi bir ihtiyaç olduğu vb. birçok "gerçek!" mevcuttu; ama ortaya çıkan mücadele ortada.
tarih boyunca hakkı söyleyenlere karşı verilen cevap da öyle: "bunlar ancak eskilerin masallarıdır!" (*)(*)(*)

hasılı... eğer müslüman, bir kişi hakkında görüş bildirecekse bunu delillendirip yapması yerinde olacaktır;bir olaydan yola çıkıp kişinin yüce bir konuma konulması da alçaltılması da sakıncalıdır kanımca.
kendi dar cemaatleri tarafından abartılı itibar gören ve bu gördüğü itibar karşısında tanrı gibi hissetmeye başlayan, nureddin yıldız gibi ilim sahibi olmayan ve yahut sahip olduğu ilimi hakikatiyle anlatamayan hocalar bu ülkede var olduğu sürece, cemaat ayrılıkları ve kavgaları sürecektir. hatta iğneyi değil çuvaldızı kendimize batırmak adına söylüyorum; böyle hocalar cemaatlerinin yalakalıklarından aldıkları hazdan vazgeçip ahlaki ve ilmi meseleleri neden sonuç ilişkisi içinde anlatmazlarsa korkarım toplumdaki anti-dindar ve dindarlar arasındaki uçurum giderek büyüyecek.
fetvameclisi.com adlı sitede fetvaları yayınlanıyor.verdiği fetvaları incelediğinizde bazı meselelerde ehli sünnet imamları yerine ibn teymiye'nin fetvalarına itibar ediyor.kendisini sevenler verdiği fetvalara dikkat etmeli.
diriliş ve itihad-ı islam davasının mütefekkirlerinden, modern çağın dinamizmine ayak uydurmuş her müslüman alim gibi tariz oklarını üstüne çekebilmiş değerimiz.allah doğru yoldan ayırmasın ilmini bereketlendirsin.
zor bir işe kalkışmış(fıkıh,fetva), hayrı şerrini affettirecek kadar olmuş, iyi niyetine kanaat edilir bir zattır. ibn i teymiyye ve ilahiyatın benzer ekollerinden etkilenmiş, fakat niyeti halistir he hatası azdır diye kanaatim var. hem teymiyyenin itikadını almadıktan sonra, usuli birkaç görüşünü dillendirse de sıkıntı olmaz.mesela tevessül. tevessül vardır hem haktır, ama usulidir itikadi değildir. bu mevzuun menficileri itikada bağlamak isterler, halbuki ehl i sünnet usuli bir mesele olarak zikr eder, kabul eder. tevessülü reddeden hoca ilmen reddetse, kimseyi tekfir etmezse mazurdur, ehl i sünnette onu tekfir etmez, hatta niyeti halisesini belki zemahşeri r.a. nevinden bir halis tassub ve ifrat görür, afveder.bir vehhabi kafası, bir şia türemesi değildir, tefrik ederiz.
çendan burasını foruma benzetmekten mümkün mertebe kaçarım amma hedefe sıkana da vurmak meşru müdafa olur.
evvelan gardaşım kutsal alim nedir yahu. abdulkadir i geylani k.s. dahil kimseye kutsal dememişiz, azizdirler, alidirler kutsal nedir nerde duydun işittin, şamanlıkla ulemalık müessesini tefrik etmekte zorlanıyorsun. -senin deyiminle kutsal islam lugatınca aziz olan- mübarek olan onun ilmidir, sırrıdır, ihlasıdır. kula teşekkür etmeyen allaha tam şükretmiş olamaz mealinde bakıyoruz biz. itikad ve akaid okumamışsınız, temelsiz bina yapmışsınız, sallanıyor. hem binanızın mimarları planları kimdir bilmem de, ehl i sünnetin meşhur mimarları değil o belli.

şimdi yukarıdaki yazında bu alimin kudsiyeti mevzuundan başka 15 tane daha zahir müstemil hatan var. bu hatalarının hepsi için izah ve şerh düşerim ama, bu mevzular mesail i islamiyyeden olduğundan, hissi i münakaşa girer, o da usulüddinde kaidedir ki caiz değildir. hem kasıd iknaa ise, buradan ikna olmaz. ikna ve itminan maddi ve manevi tedrisat ile mümkündür, tezyid-i iman ile olur, onu da bu zemin vermez. burası tezyin-i iman edebilir ancak. yani bunları konuşsakta fayda ihsas edemeyiz.

artık bu münakaşa caiz değildir. 15 zahir butlanını zikretmiş saymalı ve neticeten yazacağımı dinlemelisin:

azizim; tekfir, bertaraf etmek, çöpe atmak, yıkmak, silmek kolaydır. bu müselmanın tavrı değildir. müselman ömer i faruk r.t.a. gibi tefrik eder, tatlı bir elmanın içine girmiş küçük kurtları hassas bir neşter ve ameliyatla ayıklar, elmanın mütebakisinden bir lezzet çıkarmaya çalışır, böyle yapmalı, böyle yaptık, sende böyle yap. o zatın hatasını söyledik, nereye talluk ettiğini söyledik, tekfir etmezse mazur, niyeti halisse mazurdur dedik, ilim bu yanlışı olacak elbette dedik, ne diyelim senin gibi elimden gelse bir kaşık suda boğarım mealinde mi konuşalım.

hem ben seninde ne demek istediğini anladım, baş üstüne. terakkiyi savunuyorsun. nisasıyla ricaliyle terakk-i ümmet i savunuyorsun, sende hulusuna binaen mazursun, ama itikada ve sünnet-i muhammedi okumadığından, terakkiyi yanlış tanımlıyor o yanlış üzerinden hareket ediyorsun. ben diyorum ki bilmen gerekenler var, bunlar dinin iskeletine aittirler, bunları bilmeye çalışmalısın, bu hulusunu ilimle doğru tarafa tevcih etmelisin.

maesselam.
#461028 bu hal-i pür melale gülünür mü ağlanır mı bilemedim.severiz, itibar ederiz.şeriatçı geçinenlerden değil bilakis şeriati hayatına, hayatımıza aktarma gayretinde olan bu uğurda dertlenen değerli kişi.evet, kendisi biraz selefi çizgide..o da selefin modelini ümmetin reçetesi olarak görüyor olabilir.o da bir hoca yanlışları, doğruları olur ve bunlar onun ilmi şahsiyetine zarar vermez.. dertli hemde iyi dertli. kariyer için istihsal eden öğrencilerin ne pahasına ihmal ettiklerini gözden geçirmelerinin derdinde..derdini seviyorum.ona yafta vuranlara da derim ki ;konuşurken düzgün konuşulmalı zira alimin eti zehirlidir.
"kimi alim kabul edeceğiz ?" sorusunun cevabının alındığı/verilebildiği ve ilim ile ispat olunduğu zaman, nureddin yıldız vb. hocaların yalnışlığını kabul etmemiz zor olmayacaktır.

sadece yok, bu olmaz demek olmuyor maalesef.

insanların kime inanacaklarını şaşırtmaktan, alimlerden ve ilim adamlarından hepten soğutmaktan başka bir işe yaramayan tavırlar yakışmaz müslümana.

ayrıca şahsi bakış açısı ile, ilim icra edenlerin sınıflandırılması ve değer biçilmesi ne kadar sağlıklı olur ?
yapmayın yapmayın, damara vermeyin, bu şekilde mübahese caiz olmadığından herkes zararlı çıkar. artık damarlara değdi münazara değil, herkes yazacaksa kendini yazsın, kendine yazsın. la-akall günahkar oluruz.biri kalb kırar veya damara dokundurduğu için karşısındakinin hatasına sebeb olur, diğeri de ilimsiz redden, itikadi mevzuata değmekten sürüklenir sukut eder. istişare edebine uygun yapamadık, ben dahil damara dokundumuş olmuşuz, damar girerse münakaşa başlar, mesail i islamiyenin de münakaşa suretinde bahsi caiz değildir.