saadet partisi – dertli sözlük
gün geçtikçe marjinelleşen, arap devrimlerini 'siyonist oyunu' olarak gören, mensuplarının ak parti ve has parti'ye karşı düşmanlık derecesinde kin beslediğini üzülerek gördüğümüz parti.
parti yöneticisi oğuzhan asıltürk an itibariyle doğu perinçek'in kanalında konuşuyor. işçi partisi'yle bir dahaki seçimlerde seçim ittifakı yaparlarsa şaşırmam.
beşar esed'e plaket veren partidir. "haklının yanında olmak bu mudur?" sorusu hemen akla gelir.
önayak olduğu hayırlı işler görmezden gelinip, düzenlediği etkinliklerde bayrak açtığı için sürekli eleştirilen parti. bunun neresi eleştireldir, olmayan nedir anlamıyorum. kim bir şeye önderlik ediyorsa bayrağını da açsın, sesini de duyursun ne var bunda. bunun sayesinde biz de kim ne yapıyor, ne fikirdedir anlıyoruz. peşinden gidelim mi, gitmeyelim mi bir fikir sahibi oluyoruz. akp, olsun ihh olsun her ne olursa olsun gittikleri yere bayrağını da götürsünler, seslerini de duyursunlar. zaten herkes götürüyor ama sadece saadet partisi eleştri topluyor bu konuda ne hikmetse.

uykularınız kaçmasın biraz ağır olun beyler az nefes alma payı bırakın bu partiye, siz olsun yapın bunu.
elhamdülilalh müslümanım diyen insanların vicdan azabıdır. boğazlarındaki yutkunamadıkları bir düğüm olmaya devam edecektik. küfür düzeninin içindeki bir karınca bile olsa safını belli edecek batılın zail oluşuna yardım edebileceği her alanda bayrak açacaktır. o bayrağı görmenin hazımsızlığı, parti bağnazlığından ötürü müdür?, vicdan, insaf orucunu bir anda bozmasından mıdır bilinmez. milletin parasıyla parti propagandası yapanlar, odun kömürle yüzdesine yüzde katanlar bu bayrakların altına saklandığı için mi görülmezler...
ampulün ışığı gözleri bu da kadar mı alır ki ab(*) kapısında paspas olmuşken, milli görüşü kafir dostu olarak görür...d8 nedir? chp koalisyonu mudur kafirle dost olmak, yoksa ecevit'e kıbrıs harekatı emri vermek midir? biz hala kanal d ana haber bülteni izliyoruz ve kıbrısı da ecevit kurtardı masalıyla uyuyoruz.
hak geldi batıl zail oldu...ayeti kerimesi altında yayınlar neşreden insanlar kafir dostu, gazetesi tv si ermenisinden masonuna kriptosuna kadar ağzına kadar dolu olan işbirlikçiler allah dostu...onların allah dostluğunu da ampulün voltajına yaptıkları katkılar belirliyor...
erbakan'ın milli görüşü parklarda yıkılacak, çiğnenecek, sapla samanı buluşturacak bir köprü projesi değildi hiç bir zaman...140 karaktere sığdırabilmek için seçmece karpuz edasıyla bir şeyleri alıp milli görüş, erbakan tanımı yapılacak yer değil dertli sözlük. dünya'nın derdine düşen, bunu günümüz müslümanına öğreten bir şahsiyeti 140 karaktere, bir kaç entriye kesme yapıştırma ile sığdırmaya çalışmak dertsizlik.
(bkz:bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak)
(bkz:beyin sahibi olmadan fikir sahibi olmak)
saadet vakti geldi şarkısı vardı çocukken. babam bu partiye oy verirdi, annem de anapa verirdi. ben annemle babamın ikisinin de doğru partiye oy verdiğini düşünüyorum. saadete oy veren babam olayları görünen haliyle değerlendiren ve açıktan dobra konuşan bir yapıya sahip, annemse anap gibi ince narin hareketlerin, daha bir basiretli davranışın, itidalin sembolü.

kişi ya da kurumları eleştirmek "yapıcı olmak" amaç olmadıktan sonra müslümanca bir hareket değildir. bizim düşünce dünyamızın kendine has dinamikleri var. tek bir düşman var, o da cehalet. esasında bayrak sallamak sallayana göre saygı da uyandırır, ama bazısının sallayışında bir basitleştirme seziliyorsa bunun üzerinden bir dava ve düşünce geçmişini topa tutmak doğru değil. eleştiriyorum ama neden diye sormak lazım. içerisinde ego uzantısı, tarafgirlik varsa bu bize yakışmaz. öte yandan cevap vermek için kıyasıya bir yarış da bize yakışmıyor. keşke aynı tarafta olmamızın gereği o milyon tane ortak paydaya odaklı yaşasak sürekli, böylece ayrıldığımız üç beş noktanın da hesabını bu kadar nefsani tarafgirliğe dönüştürerek yapmazdık.

cımbızlamak istemiyorum ama şu tartışmanın yapılmasında bazı üslup atlamaları olmasa gayet hayır üstüne hayır var. bir kardeş fikrini beyan etmiş, karşı fikirlerle alış veriş yapılacak. dertli gibi bir ortam da vesile olacak. ama bir kelime damara dokunuyor, öteki de başka bir damardan vurma peşinde.

hep aynı vaziyet arkadaşlar, öteki diye biri yok, sen de o da aynı egoya sahip, aynı beyne sahip, aynı kalbe, aynı vicdana sahip, aynı kıble, aynı kitap, aynı meleğe inanmış, aynı hadisi, aynı ayeti okuyup söylüyoruz. biri bir kusurumuzu söylese, allah razı olsun, koynumdaki akrebi çıkardın demek lazım gelmez mi?