vadideki zambak – dertli sözlük
okurken en çok sıkıldığım kitap olarak aklıma kazınmıştır. neredeyse 1 sene oldu okuyalı hala o can sıkıntısını unutmuyorum :)
sıkıcılığını tercüme eden kişinin becerisine bağlamıştım lakin değilmiş. klasikleri okumaya başladıktan sonra ilk beşe koyduğum bu kitabı yarım bırakıp kırmızı ve siyah'a başlamıştım. sonrasını hatırlamıyorum. galiba dünya klasikleri okumamaya yemin etmişim, aldığım tüm kitapları birilerine hediye ettim. aradan yıllar geçti, bu iki kitabı dışarda tutup yeniden başlayayım dedim. bu defa da bu tür romanlar okuma yaşı eşiğini geçtiğimi fark ettim. nasip değilmiş.
yıllar sona cesaretimi toplayıp tekrar başlayıp bu sefer tamamladığım kitap.evli ve iki çocuklu bi kadınla genç bir erkek birbirine aşık oluyo.ama acayip asiller aşık olsalar da yanlış bişey yapmıyolar. yani sadece aşık olup flört etmeleri yanlış bişey değil.bu rus romanlarında da olan alakasız birinin gidip bi ailenin yanında, çiftliğinde, köyünde aylarca vakit geçirmesi mevzunu anlayamıyorum zaten.yine lüzumsuzca bi ailenin yanında aylarca vakit geçiren felix bi de ona durmadan seni annen gibi seviyorum sen de beni teyzem gibi sev sev ama çokta şey yapmayalım istemem lakin yan cebimde dur zaten kocam da çok huysuz o yüzden bu kadarcık kaçamak meşru sayılabilir. benden bişey bekleme ama başkasının da olma diye uzayıp giden ve bunlara zemin hazırlayan genç adamın bayağılıkları.klasikmiş, dev esermiş, büyük aşkmış falan filan.ha onlarca sayfa arasında o dönemde fransa'nın sosyolojik yapısı, kadının mektuplarında kayda değer tespitler vs var ama altı çizilesi 2 paragraf için onca sayfa okumak eziyet oluyor bazen.