hüznün kadınsılığı – dertli sözlük
"derken hüzün! kadın sesleri çikaran o duman" mısraında ifade bulan gerçekliktir.
erkek kederdir, kadın hüzün. yahut hüznün kalitelisine keder diyebiliriz. [fakat buradan kadının kalitelisine erkek denir anlamı çıkarılmamalıdır, boyutları karıştırmayalım.]
hüzün biraz yumuşaktır, kaypaktır. kaynakta değildir havadadır. yanan başka bir şeydir. ayrıca cılkı çıkmış bir edebiyattır da. hüzün hilmi yavuz'sa keder ismet özel'dir gibi bir benzetmeye yol açabilir. açtı.
kahır ise arabesktir. keder ise kaderle irtibatlı düşünmeye daha elverişlidir.
hüzün insan yüzüne en yakışan ifadedir. kadında da erkekte de ayrı bir duruşu vardır. keder daha çok hüznün ümitsizliğe bulaşmış halidir.
hz. adem'in toprağına 39 yıl hüzün 1 yıl sürur yağmuru yağdırıldığı hatırlanırsa bu düşüncenin pek de doğru olmadığı düşünülebilir.
doğru değildir. hüzün kadınsı değildir, hüzün kadına daha çok yakışandır sadece. çünkü hüzün de kadın gibi sessiz ve naiftir. tıpkı erkeğin de güzel olabilceği ama güzelliğin kadına daha çok yakışması gibi... kadınsı dediğiniz zaman kelimenin cılkı çıkar.
hüzün en çok kadına yakışır. oğlunu askere uğurlarken, ilk evladını üniversiteye yollarken, yeni doğan torununu kucağına alırken, hacca giderken, çocuğu mezun olup kep fırlatırken, kızını gelinlikle-oğlunu damatlıkla gördüğünde akıttığı sicim gibi gözyaşları kimi zaman gerçekten üzüldüğünden kimi zaman gerçekten sevincinden dökülür. kadın ince ruhludur, kibardır her daim. yanağına kondurduğunuz küçük bir buse bile onu hüzünlendirmeye yeter. erkekler ne kadar hüzünlense de hüzün en çok kadına yakışır.