11 yıl ingilizce dersi alıp ingilizce öğrenememek – dertli sözlük
eğitim sistemimizin bir sorunudur. her sene dönem başında derslere simple present tense'den başlanır, konuların sonu getirilmez, diğer sene rutin aynı şeyler tekrarlanır. ama tek kelime ingilizce konuşulmaz sınıfta. 11 sene böyle geçer, sonra kurslara gidilir, hocaların "ingilizce düşünceksiniz yoksa başka türlü öğrenemezsiniz" lerine maruz kalınır. ruyalar ingilizce görülmeye başlanırsa öğrenmeye başlıyorsunuz der bir başka hoca da.. böyle sürüp gider, sonra ingilizce bilirsiniz, üds çıkarırlar başınıza. onu yapabilmek için ne bilmek gerekiyor onu henüz bilmiyorum.

ingilizce öğrenmek bana ne artı katar diye de düşünen insanımız mevcut. tecrübe gerektirmeyen bir tezgahtarlık işinde bile ingilizce bilme şartı aranmasıyla önemi kat be kat artıyor. çoğunlukla, ingilizce bilmek, iş bulmak ile doğru orantılı.


(http://www.taraf.com.tr/haber/what-is-your-name-this-is-a-pencil.htm)
mevcut eğitim sisteminin çarpıklığından kaynaklanmaktadır.hükümetin görevde bulunduğu süre içerisinde hiç de umursamadığı büyük bir eğitim sorunudur.dünya üzerinde bu sorunları aşmış örnek teşkil eden pek çok ülke dururken çok mu zor bu soruna bir çözüm getirmek?
batılılaşma kapsamında eğitim sistemimizde yerine alan ingilizce,her yıl öğrencinin etkisiz bir şekilde (sıfırdan) başlamasına sebeb oluyor.
dünyada 4 çeşit ingilizce var:birincisi britanyada (adada) konuşulunca ingilizce,ikincisi amerika birleşik devletlerinde,ücüncüsü avrupa kıtalarında konuşulan,dördüncüsü ise az gelişmiş ülkelerde konuşulan ingilizce.burdan da anlaşılacağı gibi ülkemizdeki eğitim sistemine göre uygunluğu söz konusudur.
ilk ingilizce dersini ilkokul 4'te alan;
lisede 1 sene ing. hazırlık okuyan,
1 sene de üniversitede ing hazırlık okuyan biri olarak itiraf etmek isterim ki; ben.

daha sonra, hem arapça hem farsça'yı öğrendim. (*) yani öğrendim derken, bu iki dili de biliyorum diyecek düzeyde değilim. fakat arapçam ve farsçam ingilizcemden daha iyi seviyede.
üstelik 2 sene ing. hazırlık eğitimi almışken diğer iki dile harcadığım süre toplamda 2 sene'den az. (ve haftada 2 gün).

bu demek oluyor ki ben gerizekalı değilim. arapça ve farsça için 11 sene eğitim alırsam, etimolog olurum.
o vakit yanlış nerde?
yanlış şu: ben arapça öğrenirken de, farsça öğrenirken de bunun bana neler getireceğinin şuurundaydım, bu bir. ikincisi, iki dili de konuşarak öğrendim. grammer kurallarının çoğunu hala bilmem. grammer kurallarını bilmediğim halde altyazısız iran filmi seyredebiliyorum, yahut hadisi şerif'leri arapçasından okuyabiliyorum
ingilizce dilinde mantık arayan, aradıkça bulamayan türk milletinin evlatları olarak olası sonuçtur.
bunda hakikaten çok büyük bir hikmet görüyorum. evet hakiki anadolu insanı ki; kanında mülsümanlık akan ve islamiyet iliklerine kadar sinmiş olan bu millet.(bence hakiki milletimiz budur) islamın sancaktarı olabilecek kabiliyette takdir edilmiş. evet milleitmiz hem uhrevi hem dünyevi gayet mahirdir. sayısız allame-i islam yetiştirdiği gibi sayısız alleme-i tıb, üstad-ı hesabat, reis-i imarat ve ilaahir gibi dünyevi ve uhrevi ilimlerde sayısız kutup yetiştirmiş..bu bariz hakikat elimizde dursun..bu zamanın konjüktüründe ise ingilizce bilmek dünyevi sahada hakiki terakkinin anahtarı hükmünde..ister teknolojik ister ekonomik ister diğer dünyevi dallarda olsun güçlü makam sahipleri için olmazsa olmaz bir şart ingilizce..mesela yurtiçindeki büyük oluşumlarımızdaki ceo larımız ingilizce eğitim veren veya yurtdışında eğitim gören beyinlerden oluşuyor..ilaahir..elhasıl..işte bu iki hakikat birleştiğinde görüyoruz ki iki dünyaya da gayet mahir olan bu millete cenab-ı hak ingilizce öğretmiyor ta ki dünyevilikte ilerleyip uhrevilikten uzaklaşmasın..avruplaı gibi uhra yı unutup dünyaya dalacak kadar ileri gitseydi islamın kal'ası olarak kalabilmesi müşkülleşirdi..belki terakkice geride, zenginlik olarakta yüksek varlıklı olamamasının sebeplerinden birisi de dünyevi terakkinin anahtarı olan ingilizceden yabani kalmak olabilir doğrudur.. ama orta halli veya fakirken ziyade rabbini anan, safahat içinde gaflete düşmesi ağleb olan bir millet olduğumuzdandır ki kolay kolay bu ingillizce denen anahtar ilahi bir murad ile elimize verilmiyor..dağınık bir izah oldu ama dikkatle okunursa anlaşılır.
"kızılderililer arasında bir rahip" benzetmesi yapıyordu cemil meriç yanlış hatırlamıyorsam. i̇nsanlar bir dili öğrenmek istemedikten sonra sistemin sağlamlığı işe yaramaz. aynı şekilde dili öğrenmeyi istiyorlarsa sistemin bozukluğu da ona engel olamaz. bu tabi ki de sistemin düzeltilmemesi gerektiğini öne çıkarmaz. zaten bir şeyi öğrenmek için okula bağlı kalınması gerektiğini düşünüyorsak burada hata yapıyoruz demektir.