benim camilerim – dertli sözlük
birincisi;
bir zat gayrimüslimlerle islami meseleleri ve islamı konuşmadan evvel onlara dermiş ki: ''eğer tartışma esnasında bana müslümanların hayat tarzıyla ilgili eleştiriler ve müslümanların yaptıklarıyla ilgili örnekler sunacaksanız baştan söyleyin tartışmayalım. varsa eleştiriniz islam peygamberinin hayatından getirin, ayetleri dayanak gösterin.'' (*)

ikincisi;
eğer sözünde samimiyse; davet ediyorum. bu cuma namazında üsküdar'da aziz mahmud hüdayi camii'nde buluşalım. alsın abdestini gelsin, başımın üstünde yeri var.
ki samimiyet mühim bir kriterdir. samimi olmayan eleştiri hemen anlaşılır.

bu manada; ahmet altan'ın yazısı çok ciddiye alınacak bir yazı değil malesef. fakat pekala tiye alınabilir.

(bkz:bana dinsizliği nasip ettiği için allah a şükrediyorum)

ilave:
sonradan düşündüm ki; aziz mahmud hüdayi camii bir nevi vakıf camisidir diye gelmek istemez.
sık sık avlusunda çay içtiğim şeyh mustafa devati camii'ne davet ediyorum.
hacı amcalar var, çayı da ucuz. mekanı ferah.
ahmet altanın dinsiz fakat ateist olmadığını anlamama vesile olmuş yazı.zira atesit olsa tanırıyı tanımaz defalarca allahtan bahsediyor,allaha şükretmekten,allahın evinden,allahın bahçelerinden...belki de derin ironi yapıyor.
ne olur saygıda hiç kusur etmeden dinle ilgili soru sorsak?derken gözde hemen canlanansa şu,kelimeleri zaten iyi kullandığı için görünüşte hakaret saygısızlık içermeyen esasında yerden yere vuran bir üslupla karşıdakini çileden çıkaran bi insan,karşıdaki de görünüşte hakaret olmadığı için direkt söyleyecek birşey bulamıyor ama öyle de zorlamış ki sınırlarını artık dayanamayıp gelme sen camiye demiş çaresizlik ve kızgınlığın birleştiği noktada.tabi ahmet altana böyle bi yazı malzemesi çıkmış bu vesileyle...saygısızlık içermeyen çok alttan alttan daga geçen bir ahmet altan yazısı...