pisi pisine psikocimnastik aklı açar,
naçarım, kalemden aleme bil saçarım.
neyzen üfler meyveye, vitaminler tetikte,
zordur bili anlatmak, başlar spesifikte.
ilk adım, bulamadım bu hangi tür,
arabadan in, kendini ayaklarınla sür.
götür, nasılsa heybette son tur, kayıp yok.
yeter.. artık kanal değişin..
mikropların bayramı var, hücrelerden kaçtılar,
güvendiğimiz kale çöktü. makrofajda bayi açtılar.
gülmeliyiz, gülün ömrü de mi olur dikenler oldukça,
sahteye muhtaç kalınacak, güller erken soldukça.
yok olmadı bu, şimdi uyumadan susmalı.
horlaşmalar geliyor uyuyanlar ülkesinden.
kim var, kim yok. sağ baştan kesilmeli başlar,
olamaz. uyananlar var, yerine mi oturuyor taşlar.
ya hay! hayretliğiz ama hayredemiyoruz.
biliyoruz o temiz, lakin gayretlenemiyoruz.
gözümü kestirdim, gözüme kestireceğim meta kalmadı,
elimde onlarca yama var, eli uzunları geçmeli.
seçilmiş de geçilirmiş balya yiyenlerce hayvanca,
anlaşamıyoruz doğru. ã‡ünkü konuşuyorlar tarzanca.
korkuyoruz, yorumsuzluk yordu bizi yıllarca,
karanlık gözler isyani bunalımda zannımca.
sonu gelmeli, önünü görmeliyiz arkamızın,
üşümüyoruz, bir giyimlik lafı var parkamızın.
dediklerinizin hepsine kocaman bir bilmukabele.
inşallah konuşmuyorumdur şöyle kendi kendime.
bilcümle kendine harf arıyor, dikkat,
ã‡ok şey istenmiyor, sadece birazcık rikkat.
harfler silginin arkasına sarılmış,
anladık ki hepsi cümleye darılmış.
yana değiller birleşmeden.
bir leş görmeli ibretlik ne varsa almalık, kusmayın,
olmalı diyeceklerimiz, dilin kemiği yokmuş, susmayın.
bunu yapmayın bize kaybediyorsunuz,
hani hiç ölmeyecektiniz. nereye gidiyorsunuz?
''...de ki: bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? doğrusu ancak akıl sahipleri öğüt alırlar...'' zümer 9
naçarım, kalemden aleme bil saçarım.
neyzen üfler meyveye, vitaminler tetikte,
zordur bili anlatmak, başlar spesifikte.
ilk adım, bulamadım bu hangi tür,
arabadan in, kendini ayaklarınla sür.
götür, nasılsa heybette son tur, kayıp yok.
yeter.. artık kanal değişin..
mikropların bayramı var, hücrelerden kaçtılar,
güvendiğimiz kale çöktü. makrofajda bayi açtılar.
gülmeliyiz, gülün ömrü de mi olur dikenler oldukça,
sahteye muhtaç kalınacak, güller erken soldukça.
yok olmadı bu, şimdi uyumadan susmalı.
horlaşmalar geliyor uyuyanlar ülkesinden.
kim var, kim yok. sağ baştan kesilmeli başlar,
olamaz. uyananlar var, yerine mi oturuyor taşlar.
ya hay! hayretliğiz ama hayredemiyoruz.
biliyoruz o temiz, lakin gayretlenemiyoruz.
gözümü kestirdim, gözüme kestireceğim meta kalmadı,
elimde onlarca yama var, eli uzunları geçmeli.
seçilmiş de geçilirmiş balya yiyenlerce hayvanca,
anlaşamıyoruz doğru. ã‡ünkü konuşuyorlar tarzanca.
korkuyoruz, yorumsuzluk yordu bizi yıllarca,
karanlık gözler isyani bunalımda zannımca.
sonu gelmeli, önünü görmeliyiz arkamızın,
üşümüyoruz, bir giyimlik lafı var parkamızın.
dediklerinizin hepsine kocaman bir bilmukabele.
inşallah konuşmuyorumdur şöyle kendi kendime.
bilcümle kendine harf arıyor, dikkat,
ã‡ok şey istenmiyor, sadece birazcık rikkat.
harfler silginin arkasına sarılmış,
anladık ki hepsi cümleye darılmış.
yana değiller birleşmeden.
bir leş görmeli ibretlik ne varsa almalık, kusmayın,
olmalı diyeceklerimiz, dilin kemiği yokmuş, susmayın.
bunu yapmayın bize kaybediyorsunuz,
hani hiç ölmeyecektiniz. nereye gidiyorsunuz?
''...de ki: bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? doğrusu ancak akıl sahipleri öğüt alırlar...'' zümer 9