dertli sözlük yazarlarının şiirleri – dertli sözlük
dertli sözlük yazarlarına ait şiirlerin bulunduğu başlıktır.

(b: ileri saat uygulamasinda bir gün)

yılın bölümleri
üçyüzaltmışbeş gün
beşi bir yerde hayali
faildir meçhul heceli
kaygılar da
kaygı, kaygı, kaygı......
y harfine bak yağlı kaygan
bir o kadar karanlık k
gayb g'nin gizemi de

elliiki hafta
paftalar yarı baygın açlıktan
açlık, açlık,açlık........
kaçıklık çabası ç'de
lık lık alkol değil sadece l'de
kuytu kalmış kuyu kahyası k

oniki ay
harran ovasından tafra
olamadı aşktandır sıradağ
depremin babasıdır ovada bunalım
bunalım, bunalım, bunalım.......
uğultulu b kuyruk sokumu
baş dönmesi eşliğinde dolmuşta
boşanmak n maşuktan
kararsız fırtınadır m fısırdamaz

dört mevsim
üçünü alana
dördüncü bedava
kaynanaya saygısızlıktan sanma
kuşkulu uykusuzluk dayatmalarını
uyku, uyku, uyku.........
düz yuvarlak ince kalın
ne oldu sesli harflere
ses getirir onlar sırası değil

19.05.2007
(b: ölüm kaydi 1)

burkar neşemizi olanca kuvvetiyle
taslak halindeki her günah
bu bir çılgınlıktır eylem anında
teslim eder tevbe anahtarını iş bitiren
günah kapısı kilitlidir anahtar gerek

emanet edilenlere bizler
mirasyedi varisleriz
davet ederiz
en emin yer bildiğimiz
kalbimize sevgiliyi
ki işlerimize ve gücümüze
engeldir en güvenilir zamanda
sırtımızda korku kamburu

sicilime leke sökücü gerekmez....
(b: ölüm kaydi 4)


kapadım göz kapaklarımı rikkatli
dakik atışlarını kalbimin
pazarladım akşam üzerlerinde
şarjı bitmeyen bir hayat için
modası geçmiş ayakkabı bağcıklarını
eskimiş yıpranmış ayak bağlarını
kurşuna dizdirdim
emrimdeki bir manga asker ile

geçmişi önemsiz şu an işe yaramayanın
vardiya değişimine sabırsızlananlar
sakın mesai saatini kaçırmayın
zamana yetişemeyen yaşlıları
sevdaya ömür biçenleri
kurşuna dizdirdim
emrimdeki bir manga asker ile
28.01.2005
herkes yazdığı şiiri paylaşırsa edebi foruma döneceğini düşündüğümden hakkımı pas geçtiğim konu başlığı.
(vurgula: parmak ucu)

parmakucundayım, tedirgin ve korkulu,
biraz bana çalım atmışlar gibi, biraz düşlerdeyim
üstümü örtecek bir karanlık yokluyorum, içim korku dolu
ã‡alımlar bitmez, şaibeler hegomanya,parmakucundayım ve bitkinim.

boşluklarım yok saflarım sık ve düzgün,
iki kelime kalmış bende ikiside üzgün,
biri ölümmüş, biri hayat,
tedirginim, bedenim parmakucumdan başıma kabahat.

baştan aşağı dökülür kaynar sular,
korkunun ucu çoktan değmiş burnuma,
ölüme rovaşeta, hayata şike, işe yaramaz bunlar,
parmakuçlarım karıncalanmış, son vermek üzeryim günahlara...
(vurgula: sürekli nakavt)

falsolu vukuat her saniyem,
dakikam, senem, namüsait kargaşa
postmodern olaylar içinde her hücrem,
her cenahta farklı tüm kütlem

paradoksal cinayet her kaçış,
absürd bahanelerle dolu mazeret
balçıkla sıvalı güneş gibi ceset,
testi çoktan kırıldı, su yolunda felaket

içime battı tasavvufsal salvolar,
dumanı tüketti bu megaloman curcunam,
saçlarımı döktürür bu fail-i meçhul sorgular
ellerimden tutman gerek, çıkamam bu kuyudan

fikrimin boşluğuna sert bir apakart,
kaderin ipleriyle her daim terbiye
nefesimin içinde buğudan taht,
paytak kelimelerle beraber sürekli nakavt.
yorgunluğumu iyiye yoruyorum.
akıtılan her terin alındaki resmi farklı.
yetenek de gerekmiyormuş ressam olmaya.
alın. size her gün farklı bir resim çiziyorum.
ben çizdikçe suskunluk abideleri kazanıyor.
hamd olsun diyorum.

doyuyorsa inancım,
bitiyorsa yürek sancım,
sonsuzluksa amacım,
hamd olsun.
varsın az olsun.

anne yüreği gibi,
baba fedakarlığı gibi,
onlar yedikçe ben doyuyorum.

fikir hamalıyım.
kendi kendimi inşa ediyorum.
inşaallah diyorum.
yapımı bir ömür süren,
inşaat halindeyim.
sokturmuyorlar fikirlerin içine,
tehlikeliyim.
yasağım.

sokağımda öldürülen harfler var.
olmaz, olamaz.
nasıl gider ve nereye kadar.
dur demeli,
sur delmeli.

kanunlarımı ben koymadım ki,
cezasını ben vereyim.
oluyorsa güzel şeyler,
tamamdır.
gerisi boş.

kazanmak mı?
bilemem.
sadece hamd olsun.
kaybetmek mi?
olsun.

gül ürüyorum.
misk sürüyorum.
olabildiğince gülüyorum.

cici isyanlardayım.
fark etmez.
hamd olsun.
bırakın..
sinirlerime, bir sakin miktarı kafa atayım.
åžöyle yusufi bir kuyu kazın da,
vicdani azaplarımla içinde yatayım.

medrese..
ah medrese.
görüyor musun..?
göremiyorum.

gülmüyorsun?
ã‡ok oldu yusuf kuyudan çıkalı.
düştü içimize kuyular.
ve düşmüyor artık,
yollarımız kuyulara.

bırakın..
sinirlerime,
bir sakin miktarı kafa atayım.
åžöyle yusufi bir kuyu kazın da,
vicdani azaplarımla içinde yatayım.
''bilir misin?'' diye soru sormayı hiç sevmedim, sormadım da.
bilsen, anlattığımın kıymeti kalmazdı, ''he evet biliyorum'' derdin,
bilmesen, heyecan yapar, demek istediğimi doğru anlatamazdım.
ne büyük bir dert şimdi bu.. bu sorular.. beni acayip yoruyorlar.

bilir misin?

cümlelerimin sonunu asla ''anlatabiliyor muyum?'' diye bitirmedim.
anlasan, kibirlenir, nefsimin egomanyası altına girerdim.
anlamasan, ''ne aptal şeysin sen'' der, kendi kendimi yerdim.

anlatabiliyor muyum?

kendimle kattiyen çelişmedim, ben hiç değişmedim.
ã‡ok sakin bir insanımdır, mevlana beni görse yanına alırdı,
''aferin oğlum. aynen devam'' derdi...

sigara, alkol kullananların yüzüne tükürmek, ''zıkkım iç ulan...'' diye saymak,
mahalle baskısı neyse onu uygulayıp, kendime saksı muamelesi yapmak,
dinime küfredenin gırtlağını sıkıp, oracıkta gebertmek isterdim.

yoksa ben kendi kendime çelişiyor muyum?

küsmekten nefret eder, ''bana ne ben oynamıyorum'' demez,
ã‡ocukluğun getirdiği en gıcık şeyleri çocuk moduna girer yapardım.

ã‡ocukken misketi, diğer misketi vurmak için kullanırdık.
åžimdi misket, bomba oldu, insan vurmak için kullanılıyor.
söylesenize böyle anna banna dümdüz gidilesi dünyada,

nasıl akıllı kalabilirsiniz ki?

cinnetimi getirmesin kimse, her işimi kendim yaparım.
boğaz köprüsünün korkuluklarına çıkar,
oradan, gördüğüm en lüks bir arabanın üstüne atlarım.

deniz, baba parası yemiyormuş. kirletmeyeyim onu,
robin hood olayım. zenginin arabasını hurdaya çıkarıp,
hurdacıya vereyim hood'una. satsın para kazansın.

her ne ise artık öyle dursun. åžimdilik vazgeçiyorum.
bu aralar galiba bakırköy'ün yanından az geçiyorum.

ã‡ocukken tüfek saçmalarıyla zihniyetimden vurulmuşum.
bundandır olur olmaz saçmalayışım.
sen benim hiçbir şeyimsin.
åžehrimde yanmayan sokak lambası,
umut camlarımı kıran hayta bir çocuk.
atmayan kalbim, yorgun ayaklarım, sensiz benim,

sen benim hiçbir şeyimsin,
saklanırken sobelendiğim anki hayal kırıklığım,
hiç toplanmayan yatak gibi dağınıklığım,
ağlayamayan gözüm,
her konuya uyan sözümsün,
asla nokta koyamadığım cümlem,
sinirlenince koyduğum ünlem.

sen benim hiçbir şeyimsin.
yapamadığım sensizlik,
edemediğim densizlik,
veremediğim cevap,
alamadığım sevap.
ã‡alamadığım zil,
konuşturamadığım dilsin.

bırak. herkes her şeyi benden bilsin,
nasılsa hiçbir şeyimsin.
postalı postacıya vermeli,
getirip soksun dönek başlı ayağımıza.
terlikler ter yapıyor,
yatmalıyız derhal modern insan ayağına.
durun... hazır değiliz...
acizden acuzeye terfi etmiş maarif dayağına.

aslen prezentabl kaymış, kaymak şaftın ne haddine,
demir dağlarla mı örülmüş,
gidip bakmalıyız nefsin seddine.

oturtamıyoruz ki oturalım
åžöyle rahatça bize ayrılan sıraya.
mikrofonu burnuna sokup sümük dinletenler
maalesef revaçta.
zürafaya ses teli takıp konuşturmaya çalışıyoruz,
ha gayret.
ense kalın olunca ses daha gür çıkıyormuş,
hayret.

akıl zoru başardı,
sahibine en üstün olduğunu benimsetti.
maymun insan maceraları, hırs davası oldu,
epeyce gülümsetti.
beynine kelepçe takıp ufaltmaya çalışanlar var,
görüyoruz.
örümcek kafalı güzel bir yaftadır,
biz günde 5 vakit yiyoruz.

müzikte topu topu 7 nota varmış,
yeter mi bilmem kin kusmaya.
biliriz, tek harf bile gerekmezmiş,
en okkalısından susmaya.
hayratları hoyratça harcamışız,
ağzımızı temizleyecek musluk kalmadı.
nedir ki dinmiş, imanmış?
kelepçeli beyin damarlardan bunları almadı.
hazır ol! ciddiyet moduna gir!
birazdan aşk geçecek önünden.
kodların sıfırlanacak.
aklını iliklemeyi unutma,
kalbini düğümlemeyi.
saygıda kusur etme,
yeni yetme duyguları sevmez.
sakın.. terbiyeni takın.
bak.. gelmesi çok yakın.

aşk geçecek önünden,
sana en mutlu günü yaşatacak,
en acı günlere yol açacak.
belli süre yanında duracak,
hiç ummadığın bir anda,
sana söylemeden kaçacak.

aşk olsun diyeceksin.
aşk hep olacak,
belki gülerek arkandan bakacak,
üzüleceksin.

aşk geçiyorken önünden,
anlık tarifsiz kalp yönünden,
iyi bakacaksın,
onu da anlayacaksın.
belki en gizlisinden saklayacaksın.
kıskanacak,
dayanamayacak,
kaybedeceksin.
mahvedeceksin en kahrından.

ama aşk hep olacak,
belki arkandan bakacak,
üzüleceksin.
aşk olsun diyeceksin.
aşk olsun.
pisi pisine psikocimnastik aklı açar,
naçarım, kalemden aleme bil saçarım.
neyzen üfler meyveye, vitaminler tetikte,
zordur bili anlatmak, başlar spesifikte.

ilk adım, bulamadım bu hangi tür,
arabadan in, kendini ayaklarınla sür.
götür, nasılsa heybette son tur, kayıp yok.
yeter.. artık kanal değişin..

mikropların bayramı var, hücrelerden kaçtılar,
güvendiğimiz kale çöktü. makrofajda bayi açtılar.
gülmeliyiz, gülün ömrü de mi olur dikenler oldukça,
sahteye muhtaç kalınacak, güller erken soldukça.

yok olmadı bu, şimdi uyumadan susmalı.
horlaşmalar geliyor uyuyanlar ülkesinden.
kim var, kim yok. sağ baştan kesilmeli başlar,
olamaz. uyananlar var, yerine mi oturuyor taşlar.

ya hay! hayretliğiz ama hayredemiyoruz.
biliyoruz o temiz, lakin gayretlenemiyoruz.

gözümü kestirdim, gözüme kestireceğim meta kalmadı,
elimde onlarca yama var, eli uzunları geçmeli.
seçilmiş de geçilirmiş balya yiyenlerce hayvanca,
anlaşamıyoruz doğru. ã‡ünkü konuşuyorlar tarzanca.

korkuyoruz, yorumsuzluk yordu bizi yıllarca,
karanlık gözler isyani bunalımda zannımca.
sonu gelmeli, önünü görmeliyiz arkamızın,
üşümüyoruz, bir giyimlik lafı var parkamızın.

dediklerinizin hepsine kocaman bir bilmukabele.
inşallah konuşmuyorumdur şöyle kendi kendime.

bilcümle kendine harf arıyor, dikkat,
ã‡ok şey istenmiyor, sadece birazcık rikkat.
harfler silginin arkasına sarılmış,
anladık ki hepsi cümleye darılmış.
yana değiller birleşmeden.
bir leş görmeli ibretlik ne varsa almalık, kusmayın,
olmalı diyeceklerimiz, dilin kemiği yokmuş, susmayın.

bunu yapmayın bize kaybediyorsunuz,
hani hiç ölmeyecektiniz. nereye gidiyorsunuz?

''...de ki: bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? doğrusu ancak akıl sahipleri öğüt alırlar...'' zümer 9
gün gün günahlar ah çektiriyor.
gün ahını aldıklarımızın günahını çekme zamanı.

ram ediyoruz hüsn-ü zan ile ramazana.
ram ediyor iken sana, rahmetsiz bırakma bizi.
bari sen su-i zan ile yaklaşma bize.

elimizden gelen, elimizden alınanların bize kaldığı kadarı.
kã¢fi gelmiyor biliyoruz.
ama kã¢fir de değiliz, biz buna güveniyoruz.
kã¢fi geldiği kadarıyla kã¢firler ile bir tutma bizi.

aklımızı aklamak, ruhumuzu paklamak istiyoruz.
af istiyoruz müebbet mahkã»m iken senden..
müebbetimizi seninle hoş bir muhabbete çevir.

mahkã»miyetimizi mahçubiyetimiz sebebiyle fesh et.
ey ramazan gibi bir nimeti bize bahşeden ya rab! bizi affet.

amin.
heyhat!
yine efkar bastı yüreğimde saklandığım dehlize,
saklanmalıyım.
saklamalıyım efkarın aforoz ettiği duygularımı.
ihtilã¢l yememeli, yakılmamalı bir çukurda, atılmamalı bir köşeye.
faili gizli olsa da hislerimi hissizleştirmemeli kuytu gazaplar.

yanlışlıkla düşündüm,

değişiyor, değmesine dahi tahammül edemeyenler, bitiyor,
alındık, çok alındık.
sakın ha alınmayın, içeri alınmalısınız,
nereye değin giderdi,
mutlak bir gün bitlenmeden biterdi,
siz sunã® ab-ı hayat suyu içenler.
alkışlanarak bir bir gidiyor.

ve şimdi,

anlatmayın cebren vermek istediğiniz namahrem güzellikleri,
güz gelince güzellik biter.
yaz bu kadar yeter.
değil mi?
abartmayın.
elinizdeki toz kabartmıyor artık sizi.
susun,
dizinizin dibinde dinginliği izleyen çocuk büyüdü.
anlıyor,
büyülendi, bir beden büyük geldi düşleri.
anlamadınız.

peki, ne oldu?

diri diri yaşatacaksınız beni.
ã‡ok oldunuz, ölmedim.
uzun süre saklamayın, bozulur oyunlarınız.
korkarım ki kokar.
yüz bulduklarınız bir veremez oldu.
boğuluyorsunuz.
vurdunuz, yazdınız, astınız, çizdiniz.
silgi oldu çizdikleriniz,
artık sıra onlarda.
sıra bekliyor,
zamanında iple sıraya dizdikleriniz.