deccal – dertli sözlük
kıyametin büyük alametlerinden birisi.deccal kıyamet kopmadan önce gelecek ve dünyada 40 gün kalacak.ama bu 40 günün birisi 1 yıl, birisi 1 ay, birisi de 1 hafta uzunluğunda, geri kalan günlerse normal uzunlukta olacaktır.

-deccalin yüzünün sol tarafı dümdüzdür, dolayısıyla yalnızca sağ gözü vardır(*)o var olan sağ göz de salkımından fırlamış üzüm tanesi gibi pörtlektir.
-var olan gözünün ve diğer gözünün olması gereken yerin ortasında "kafir" (kefere) yazar.
-deccal kıvırcık saçlı, kısa boylu, iri cüsseli ve oldukça gençtir.
-deccal geldiğinde yanında soğuk,berrak sudan bir nehir ve ateşten bir nehir getirecektir.ancak bunu gören müslümanların ateşin olduğu tarafta durmaları gerekir, çünkü deccalin cennet (soğuk, berrak sudan bir nehir) olarak gösterdiğinin aslında cehennem, cehennem (ateş) olarak gösterdiğinin ise gerçekte cennet olacağı bildirilmiştir.yani deccal, iyiyi kötü, kötüyü ise iyi olarak gösterebilecektir.
-deccali gören bir genç ona meydan okuyacak ve onun yalancı olduğunu söyleyecek, bunun üzerine deccal o genci testere ile ortadan ikiye ayırarak tekrar diriltecektir.dirilen genç, etrafındaki insanlara bundan böyle deccalin hiç kimseyi bir daha öldürüp diriltemeyeğini söyleyecektir.
-ve son olarak, gökten hz.isa inecek ve deccali öldürecektir.o ölünce insanlar savaşmadan 7 yıl yaşayacak ve sonra bir aşure günü kıyamet kopacaktır.
dünyanın en uzak köşesinde konuşulan sözleri duyabilecek, tek gözüyle sınırsız uzaklıklarda olan şeyleri görebilecek, gökyüzünde uçacak, yer altından altın-gümüş fışkırtacak, istediği zaman yağmur yağdırıp ekinlerin yeşermesini sağlayacak, dilediğini öldürecek, dilediğini sağ bırakacak. öyle ki, imanı zayıf olanlar bu durumu görüp deccal’ın bizzat tanrı olduğunu sanacak ve önünde secdeye kapanacaklar. ama imanı sağlam olanlar onun alnındaki münkir yazısını okuyacak ve onun yeryüzü imtihanından başka bir şey olmadığını anlamakta gecikmeyecekler... bu mesele tamamı tamamına bugünkü teknolojik medeniyeti tasvir ediyor.

tek gözlü; çünkü hayatın sadece bir yanını, maddi yanını görüyor, manevi yanından haberi yok. mekanik harikaları sayesinde insanın allah vergisi duyularıyla göremeyeceği şeyleri görüp, işitemeyeceği şeyleri işitmesini sağlıyor. baş döndürücü bir hızla mesafeleri fethediyor. teknolojik büyülerle suni yağmurlar yağdırıp istediği ürünü, istediği verimde yetiştirebiliyor, yer altından inanılmaz zenginlikler bulup çıkarıyor, bilimsel terörü ve savaş teknolojisiyle bir yandan hayatı ortadan kaldırıyor bir yandan da tıbbi buluşlarıyla ölüme mahkûm görünenlere hayat bahşediyor.

ve maddi planda o kadar ve öylesine göz alıcı gözüküyor ki, imanı zayıf olanlar bu bahşedici, bu alt edilmez güç karşısında aciz ve hayran kalıp neredeyse onun kadir-i mutlak bir mabut olduğuna inanmaya başlıyorlar. ama gerçek yaratıcıya olan imanlarını koruyanlara gelince, onlar açıkça görüyorlar ki, bu deccalsı güce bel bağlayıp ona sığınmak, allah'ı inkâr ya da allah'a ortak koşma anlamına geliyor.

mekke'ye giden yol/muhammed esed