fıkıh – dertli sözlük
bir kurumun yemekhanesindeyiz. islami ilimlerde epey isim yapmış hocaların çalıştığı, en bilinen kurumlardan biri.
ilahiyat mezunu, islami ilimlerde ihtisas yapan hoca adayı gençlerle aynı masadayız.
aralarında kitap yazmışlar da var.
hararetle tartışıyorlar.
mevzu işe şu: akıl baliğ olmamış biri intihar ederse durumu ne olur?
daha sonra ise şu mevzu tartışıldı: mest giymenin hükmü ve çeşitli bilmeceler. mesela mest giyen biri camiye giderken ayağı kapıda bir çiviye takılsa mest yırtılsa, adam bunu namazdan sonra farketse ne olur?

öyle bir ciddiyetle tartışıyorlar ki?
iki yerde itiraz edip finalde bir cümle ile masadan kalktmıştım.
islam dünyasının başına ne geldiyse işte bu fıkıh anlayışından geldi.
ben kalktıktan sonra da muhtemelen benim durumum üzerine çeşitli rivayetler ekseninde bir tartışma başlamıştır. ilmi. fıkhi.
müslümanlar olarak bir çıkış bulamamamızın temel sebebidir.fıkhı yok etmek gibi bir niyetim yok ama geçmiş alimlerin sorunları kendi zamanlarıyla ilgiliydi.biz hâlâ o zamanlardaki sorunlarla uğraştığımız için bir çıkış noktası bulamıyoruz.ne zaman ki bu alanda uğraşanlar günümüz meselelerine çözüm ararsa o zaman belki iyi bir şeyler olabilir.modernizme gelince metotları yoksa da bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. doğrunun ne olduğunu ancak allah bilir.yapılması gereken geleneği tamamen reddetmeden ve çağın ihtiyaçlarına da islami kurallardan taviz vermeden cevaplar üretebilmek.
önemli bir islami ilim.

modern tabirle islam hukuku. islam, bu hukuk çerçevesinde vardır. bu hukukun metodolojisi ile vardır. bu hukukun ortaya koyduğu ictihatlarla vardır. şimdi bu metodolojiye biraz değinelim:

delilleri ikiye ayrılır:
a- asli deliller

1- kur'an
2- hadisler ve sünnet.
3- icma
4- kıyas

b- fer'i deliller

1- istihsan
2- maslahat-ı mürsele
3- istishab
4- örf, adet
5- sahabe kavli
6 - zerayi
7- geçmiş ümmetlerin şeriatları
8- medine ameli (malikiler için)

asli delillerde de gördüğümüz gibi 4 tane delil var. kur'an'dan sonra hadislerin ana kaynak olarak görülmesindeki temel sebep bu delil sıralamasıdır. şimdi ankara ilahiyatın yani ankara ekolünün temel iddiası bu delil sıralamasında hadisleri ve icmayı yok saymak üzerine kurulu. böyle bir durumda kıyas da eksik olacaktır. dolayısıyla geleneği reddeceğiz ve yeni bir anlayış ortaya koyacağız diye meydana getirilen saçmalık da burada başlıyor. hadisler, uydurma diyerek en aza indirildi. hadislerden hüküm çıkarma konusu da reddedildi. kur'an'da hüküm içeren bazı ayetler tarihsellik kisvesi ile adeta yok sayıldı. -dikkatinizi çekerim, sebeb-i nüzul başkadır, siyak ve sibak değerlendirmesi başkadır, tarihsellik başkadır.-

şimdi burada şu soruyu sorabiliriz.

dinden geriye ne kaldı?

dertleri metodolojiyse ortaya metodolojilerini koyarlar, araştırılır, değerlendirilir. ama ortada bir metodoloji yok. tarih metinlerinin değerlendirilmesinde kullanılan tarihsellik yaklaşımı var. ki bu metod değil, felsefe. bir de hadisleri kur'an'a arz edelim sözü var. yani ortada bir ilim de mevcut değil. bir ilim olması için bir metodoloji gerekiyor.

ışid ile mücadele böyle olmaz. geleneklerle mücadele ile olmaz. ışid ile mücadelenin temel noktası, hadisleri anlama, yorumlama ve delillendirilmesi üzerine kurulur. kur'an'ı anlama üzerine kurulur.

biz bu hukuk sayesinde islam'ı bugüne kadar yaşadık. hristiyanlık böyle bir hukuk koyamadığı için tahrif oldu. roma hukukuna tabi oldular ve tahrif oldular. şimdi biz, bir terör örgütü ile fikri mücadele edeceğiz diye dini protestanların yorumlayış biçimiyle yorumlarsak, dinden geriye ne kalır?
imam-ı gazalinin ihyau ulumi'd din eserinde asıl anlamı değişen ve başka manalar alan beş terimin birincisi...(bkz:fıkıh) (bkz:ilim)(bkz:tevhid)(bkz:tezkir)(bkz:hikmet)
'bu terimi fetva ilminin garip dallarının, ince illetlerinin anlaşılmasında ve o dallar hakkında inceden inceye yapılan konuşmalarda ve onlarla ilgili tartışmalarda kullanmışlardır'

'sahabe zamanındaki fıkıh ilmi ise, ahiret yolunun, nefse musallat olan afetlerin inceliklerini bilmeyi; fasid amelleri ve dünyanın sevilmeye layık bir meta olmadığını tam manasıyla idrak etmeyi; ayrıca ahiret nimetlerinin bilinmesi ve allah korkusunun kalbi doldurması gibi ilimleri ifade ediyordu.'

'insanları kendisiyle uyarıldıkları ve kalplerine allah korkusunnu yerleştiren, ilimin adı fıkıh ilmi...'

'zühri'ye,
-medineliler içinde en fakih kişi kimdir?
diye sorulduğunda ,o şöyle cevap vermiştir:
-allah'tan en çok korkanı, en iyi fakihtir.'

allah razı olsun...