piknik – dertli sözlük
bugüne kadar hiç yapmadığım eğlence türü. gerçi çoğunu da yapmadım ama en az maliyeti olan bu olsa gerek.
bu saatte durduk yere aklıma geldi. canım piknik çekmedi ama.türk yahut islam toplumuna sonradan girmiş bir 'eğlence türü' olduğunu düşündüm. (yanlış değil elbet)çünkü; türkler göçebe toplum, göçebe adam piknik yapmaz. türk örfüne sonradan girmiştir. osmanlı desek; taşra zaten tarım toplumu, evinin önünde bahçe var orda yer içer. bağına bahçesine götürdüğü yiyecek için de özel bir organizasyon yapmaz.yani piknik biraz şehirleşmenin bir sonucu olsa gerekti de bize nerden geldi?şöyle bir bilgiye ulaştım:türkçe'ye fransızcadan girmiş.fransızca'da ''kırda yenen hafif yemek'' anlamına geliyormuş ve ''gagalamak'' kökünden türüyormuş.tabi biz 100-150 senede gerekli 'bizleştirme'yi yapmışız, o ayrı mesele.not: araştırma derken, 4-5 dk süren bir etimolojik araştırma yaptım. buraya aktarmam daha uzun sürdü muhtemelen.
nazarımda efsaneleşmiş, ilkokul yıllarımı hatırlatan bisküvi.daha bölme işlemini bilmediğimiz yıllarda mavi önlüğümüz üzerimizde 10 dakikalık tenefüsün 11 dakikasını kantin denen ufak, boğucu haliyle 4000 kişilik bir okulun ihtiyaçlarını karşılamaya yetmeyen tehlike yuvasına gider, kocaman, güçlü kuvvetli ve aç! 8.sınıfların arasında ezilmek, derse yetişmeye çalışırken ismail hocaya yakalanmak!, derse yetişemeyip sınıf öğretmeninden azar işitmek gibi tehditlere aldırmayarak sıraya girer alırdık.ucuzdu, doyurucuydu.15 bin lira idi herhalde.hala var gerçi fakat almadan önce ciddi bir imtihandan geçmediğimden olsa gerek eski tadı vermiyor.
beyler ve çocuklar severler piknigi de, hanımlar pek hazzetmez ondan. niyesi bütün iş onlara bakıyor da ondan, akşamdan yiyecek hazırlığı, gidecek malzemeleri ayarlamak, gidince de iş bitmiyor sofra, kur, kaldır, topla derken akşam oluyor. neyse en azından, ailenin diğer fertleri mutludur.
insanoğlu doğayı yıpratıp yok etmek için elinden geleni yaptığı halde rahatlayıp huzur bulmak için yine doğaya sığınmasının eylemidir..