çözüm süreci – dertli sözlük
terör sorununun bitmesini ve bölge halkının daha refah yaşamasını amaçlayan bir süreçtir. red ve inkar politikalarının kaldırılmasını amaçlayan açılım süreci kapsamında değerlendirilen bir süreç.
süreçte birçok hatalı tutum mevcut. öncelikle kan dursun, terör bitsin denilerek yola çıkılmasına rağmen bunları garanti edecek hiçbir şey yok. terör örgütünün sınır dışına çekilmesi konusu var.
şimdi burada sorulacak birkaç soru var:
"1-çekildikten sonra tekrar geri gelmeyeceğini kim garanti ediyor?"
"2-silahları bırakmayacaklarını söylediler. peki silahları bırakmadıktan sonra terörün bittiği söylenebilir mi?"

bir diğer husus:
terör örgütü bu şekilde medyatik bir ortamda muhatap alındığı takdirde meşruiyyet kazanmış olmaktadır. silah bırakmadığı halde, terör bitti izlenimi uyandırmaya çalışmaktadır. silahı kürtlerin meşru müdafaa aracı olarak göstermeye çalışmaktadır. avrupa da örgütü aktivist olarak tanımlama niyetini açıkça gündeme getirdi. şimdi birkaç soruda burada sorulabilir:
"1-meşruiyyet eli kanlı bir terör örgütünü halk kahramanı haline getirmez mi?"
"2-demokratik yollarla haklarını arayacaklarını iddia eden bir örgüt neden silah bırakmayıp, silahı kürtlerin meşru savunma aracı olarak gösterme gayreti içerisindedir?"
"3-avrupa'nın sürekli bahsettiği "nihai antlaşma" ibaresi nedir?"
"4-terör örgütünün bu şekilde meşrulaştırılması, hareketi tabana yaymak değil midir?"
"5-meşrulaşan silahlı bir örgüt, ileride bir halk hareketi oluşturma potansiyeli taşımaz mı?"
bu sorulara net cevaplar verilmeden kafalardaki soru işaretleri giderilemez. destek de verilse desteğe de ulaşsa kafalarda hep bir soru işareti olacaktır.
edit: kanın durması ve terörün bitmesi için sürece destek verenlerdenim. ama bu soruların da sorulması elzemdir.
sürecin selameti ve takibin sıhhati için; süreci, hürriyet başta olmak üzere vakti zamanında resmi ideolojiye hizmet etmiş gazete ve gazetecilerden takip etmeyiniz.
onları okursanız işlerin karışık olduğunu, pkk'nın güçlendiğini vs zannedersiniz.
bunların yerine doğrudan bölgeyle diyalog kurun, van'da, diyarbakır'da, hakkari'de neler oluyor araştırın. insanları dinleyin.

süreç elbette kolay değil fakat -sırf ak parti zarar görsün diye- sürecin sekteye uğramasını en azılı türkiye düşmanı ülkelerden daha çok isteyen türk vatandaşları var.
gaza gelmemek ve her habera kanmamak lazım.
geniş türk kitleleri acılarını bağırlarına basıp pkk’yla müzakere yapılmasını da, dağdan inen pkk’lıların affedilmesini de, hatta öcalan’ın ev hapsine alınmasını, i̇ki yıldır bölgede olup biten birçok şeyi; okulların yakılmasını, lice “direnişlerini”, karakol eylemlerini, korucu ölümlerini bile sineye çektiler; sustular.

peki sonuçta ne oldu?

karşılarında yine yakıp yıkan, kan döken, şehirlerini cehenneme çeviren, ankara’nın düşmesinden söz eden bir örgüt buldular. sanki hiçbir şey olmamış, hiçbir şey değişmemişti. 30 yıl kan döken örgüt aynı kin, aynı öfke, aynı düşmanlıkla yine karşılarına dikilmişti.
çözüm süreci kürt terörünün barış-çözüm-demokrasi gibi yollarla bitmeyeceğinin deneyrek görüldüğü bir tarihsel süreçtir.
tayyip erdoğanın asagıya kopyaladıgım efsane konuşmasıyla başlamıştı.
öcalanın nevruzdaki silahlar sussun fikirler konussun mesajıyla umutlarımız artmıstı.
ama iki senedir silahların susması dısında kaydadeger bi gelişme yok.
her an bitti bitecek diye tedirginlik havası hakim.
mutlu sonla nihayete erse de güzel ülkemiz huzura kavussa diye dua etmemiz lazım.

''türkiye'nin bir zenginlik olarak gördüğümüz tüm farklılıklarını birbirinden ayırmak, birbirine rakip ve düşman gibi göstermek kimin haddine? selahaddin eyyubi'nin sancağı altında kudüs'ü fethederek orayı bir barış ve huzur şehrine çeviren ordunun neferleri biz değil miyiz? çaldıran'da yavuz sultan selim'in ordusunda birbirine kardeş olan biz değil miyiz? yemen'de çanakkale'de sarıkamış'ta kutul amare'de vatan topraklarını birlikte savunan birlikte şehid olan birlikte gazi olan biz değil miyiz?kurtuluş savaşının kahraman evlatları hep birlikte biz değil miyiz? istiklal marşı'nın dinlerken hepimizin yüreği kabarmıyor mu? yemen türküsünü dinlerken hepimizin gözleri yaşarmıyor mu?fuzuli'nin şiirleri nasıl ruhumuza hitap ediyorsa, ahmedi hani'nin dizeleri de aynı şekilde bizi duygulandırmıyor mu? neşet ertaş gönüldağı dediği zaman her birimizin tüyleri ürperiyor. aynı şekilde şivan perver halepçe dediğinde, hazal dediğinde gönül dünyamızın derinliklerine dalıyoruz. yunus emre, mevlana , hacı bektaşı veli, karacaoğlan, pir sultan abdal bu toprakların mayasını yoğururken cudi'nin munzur'un eteklerinde dolaşan dengbejlerde aynı topraklara aynı kardeşlik mayasını atıyor. horon bizim horonumuz, zeybek bizim zeybeğimiz, halay bizim halayımız, zılgıt bizim zılgıtımız. bizi birbirimizden ayırmak kimin haddine? bizim kardeşliğimize kastetmek, bizi birbirimize düşürmek kimin haddine?''
ak parti grup toplantısı - başbakan recep tayyip erdogan