tüm türkiye'nin zulümlere, baskılara ve birikmişliğine sembol olan eylem.
ben halkı daha önce hep küçümseyen, halktan hiç umudu olmayan ve demokrasi kültürünün oturmadığını ve oturmayacağını düşünen bir insandım. halkın hakkını arama gibi bir ereği yok diye hep üzüldüm hatta bu ülkeden gitmek en öncelikli niyetlerimdendi. hayatımda ilk kez gurur duydum, artık saçmasapan dinci-atatürkçü tartışmalarından, parti kavgalarından ve diğer garip siyasallaşmalardan bıkan insanların; kimlikleri bir yana bırakarak ortak payda olan özgürlük, barış ve huzur için buluşması, mücadele etmesi ve tamamen medya-hükümet-provakatörler eliyle sabote edilmesine rağmen şiddete karşı durması, temizlik yapması, çöp toplaması, müthiş mizahi potansiyelini dışa vurması, medyayı ve patronları somut zararlara uğratacak sivil itaatsizlik ve protestoları organize ve barışçıl şekilde devam ettirmesi beni o kadar mutlu etti ki..
daha geçenlerde birbirine karşı gözleri kin bürümüş taraftarlar için tüm spor camiası ''nasıl bu şiddet dinecek'' diye ağlaşırken, şimdi hepsi bir arada mücadele ediyor. yaşam tarzına müdahale, diktatör tavırlar, doğa katliamları, gayri şeffaf devlet yönetimi, yaptım oldu, rant, yolsuzluk, adalet mekanizmasının çürümüşlüğü, reyhanlı olayı, biber gazının milli gazımız haline gelmesi, kürtaj falan gibi daha yüzlerce konuda artık hükümetçe boğulan insanların zulme karşı içli çığlığı tamamen ruhumu ferahlattı. femek ki bizim halkımızın cesareti, vicdanı ve umudu varmış.
eylemi şiddet göstermeden, mizah yaparak ve tamamen özgür ruhla devam ettiren herkesin önünde saygıyla eğiliyorum ve hepsini çok seviyorum.
herkesin birbirine saygı duyduğu, kenetlenen ve özgür bir ülke için daha güzel bir tanımla ''bir ağaç gibi hür ve bir orman gibi kardeşçe'' yaşamak için direnişe devam..
(sivil itaatsizliğin şahını gerçekleştirmiş ghandi'ye selamlar olsun)
ben halkı daha önce hep küçümseyen, halktan hiç umudu olmayan ve demokrasi kültürünün oturmadığını ve oturmayacağını düşünen bir insandım. halkın hakkını arama gibi bir ereği yok diye hep üzüldüm hatta bu ülkeden gitmek en öncelikli niyetlerimdendi. hayatımda ilk kez gurur duydum, artık saçmasapan dinci-atatürkçü tartışmalarından, parti kavgalarından ve diğer garip siyasallaşmalardan bıkan insanların; kimlikleri bir yana bırakarak ortak payda olan özgürlük, barış ve huzur için buluşması, mücadele etmesi ve tamamen medya-hükümet-provakatörler eliyle sabote edilmesine rağmen şiddete karşı durması, temizlik yapması, çöp toplaması, müthiş mizahi potansiyelini dışa vurması, medyayı ve patronları somut zararlara uğratacak sivil itaatsizlik ve protestoları organize ve barışçıl şekilde devam ettirmesi beni o kadar mutlu etti ki..
daha geçenlerde birbirine karşı gözleri kin bürümüş taraftarlar için tüm spor camiası ''nasıl bu şiddet dinecek'' diye ağlaşırken, şimdi hepsi bir arada mücadele ediyor. yaşam tarzına müdahale, diktatör tavırlar, doğa katliamları, gayri şeffaf devlet yönetimi, yaptım oldu, rant, yolsuzluk, adalet mekanizmasının çürümüşlüğü, reyhanlı olayı, biber gazının milli gazımız haline gelmesi, kürtaj falan gibi daha yüzlerce konuda artık hükümetçe boğulan insanların zulme karşı içli çığlığı tamamen ruhumu ferahlattı. femek ki bizim halkımızın cesareti, vicdanı ve umudu varmış.
eylemi şiddet göstermeden, mizah yaparak ve tamamen özgür ruhla devam ettiren herkesin önünde saygıyla eğiliyorum ve hepsini çok seviyorum.
herkesin birbirine saygı duyduğu, kenetlenen ve özgür bir ülke için daha güzel bir tanımla ''bir ağaç gibi hür ve bir orman gibi kardeşçe'' yaşamak için direnişe devam..
(sivil itaatsizliğin şahını gerçekleştirmiş ghandi'ye selamlar olsun)