islam dünyasının bilim üretememesi – dertli sözlük
orta çağda her türlü pozitif bilimin menbaı olup özünü, aslını kaybetmek sonrası oluşan atalet durumudur.
detaylı bilgi için: http://www.haber7.com/haber/20100524/islam-dunyasi-neden-bilim-uretemiyor-.php
ne zaman ki "ne gerek var hazır yapılmısı varken ugrasmaya gerek yok" dusuncesi baslamıstır, o zaman bilim bitmistir.
islam dünyası bilim üretemiyor hatalı bir önermedir zira zamanında sağlam çalışmalar yapmışlardır bir nevi modern bilimin temelini atmışlardır. matematiğin tarihini okumak meseleyi anlamak için kafidir.

bugüne gelecek olursak, islam dünyasını bilmem ama türkiye'de bilim adamı eksikliğinin en büyük sebebi:

(bkz:bu bilgi gerçek hayatta ne işime yarayacak)
temelde müslümanların üretememesine dayanan bir sorundur. ancak bu sorun islam la ilgili değil geri kalmışlıkla alakadardır. afrikalılar da üretemez mesela. güney amerikalılar da.
yanlış önermedir.

(bkz:namaz kıldıran seccade)
(bkz:besmele çeken bardak)

şaka bir yana, müslüman bilim adamlarının batılılardan eksiği yok, fazlası var fakat gerekli akademik ortam islam ülkelerinde oluşmadığından bu insanlar değerlendirilemiyor. şu açıdan düşünülebilir, dünyanın ilk beş yüz üniversitesinden kaç tanesi islam ülkelerinde veya bu ülkeler bilimsel çalışmalara ne kadar para ayırıyor?

sorun devlet idarecilerinde bence. bilim adamları suçsuz.
müslümanlar zeki ve ahlaklıdır.
ülkemizdeki vakıflar, mesela hüdayi vakfı, dini ilimle uğraşanların üzerine titrediği gibi, fenni ilimlerin üzerine de titrerse ( teşvik eder ve destek çıkarsa ), bu konuda ileri doğru bir adım atılmış olunur.
kimin söylediğine göre rengi değişen bir cümledir..mesela maddeperest, aklı gözüne inmiş, ağzı açık avrupa delisini ilgilendirmeyen bir meseledir. alem-i islam olarak ise kendi aramızda bunu şöyle tartışırız. benim reyim şudur:alem-i islamın bilim (*) üretmekten ne zaman kesildiğini anlamak ile başlanmalı. onu da hepimiz biliriz ki ne zaman islamdan baid düştük uzaklaştık o zaman dünyaya lüzumlu kıymeti de veremedik ve uzak düştük.yani müselmanın bu asrın lüzumunu yakalamaması birtakım batı budalalarının veya dinde lakayd avrupa meftunlarının zannettiği gibi dünyaya olan alakasızlık değil dine olan lakaydlıktan gelmiştir.şimdi burada yapılması gereken islami müesseselerin, yani bu zamanın medreselerinin, tekkelerinin ve bu zamanda bir nevi küçük dershanecik olan vakıfların; siyasi, içtimai değil...doğrudan doğruya eski osmanlı ve islam medreseleri gibi iman dersi vermesidir.çünkü ilmihal öğretmekle şeriatı yaşanır hale getiremezsiniz. şeriatın ahkamını ancak kuvvetli iman sahipleri yaşarlar.dolayısıyle tekkeler, medreseler, vakıflar ve hakeza islam dershaneleri sadece ve sadece doğrudan doğruya ve direkt ferd ferd müslümanların iman kalesinin takviyesine çalışmalı..o zaman kendi kendine iş düzelir.islami teşekküller ferdan ferda kuvvet-i iman sahibi müminleri yetiştirsinler. onlardan kabiliyeti olan siyasetçi, muallim olur. hatta çöpçü de olsa mümin lazımdır. yoksa medeniyetin nezafeti sadece başımıza değil ayağımızın altına da lazımdır.