kitaplarını paylaşmaktan imtina eden insan – dertli sözlük
her tarafına notlar aldığım için vermem im-kan-sız. i̇leride torunum kitaplarımı karıştırıp "dedeme bak be. ne kafa varmış adamda." der belki. bilemeyiz.
yaklaşık 2 yıl evvel bir yazarın birkaç kitabını isteyen bir tanıdığa verdiklerim içinde imzalı kitap da varmış. 1 yılın ardından kitaplardan birini onun da dahil olduğu okuma grubunda seçmemiz neticesinde, benim de okumam lazım artık diyerek istememle geri getirdi. imzalı kitabın içinde tükenmez kalemle her tarafı çizilmiş yaklaşık 10 sayfa var. normal bir çizme değil, belli ki çocuğu karalamış tüm sayfayı.
demem o ki böyle kötü tecrübelerle yoğurdu da üfleyerek yiyoruz artık. kimseden kitap istemeyin. :)
kitabını baştacı eden insan olabilir. verdiği kitapların muhtemelen geri dönmeyeceğini düşünüyordur. geri dönse de eskisi gibi olmayacağını biliyordur. bu nedenle vermekten imtina ediyor olabilir.
kitabına göre normal karşıladığım bir durum. mesela ben seri kitaplar içinden bir kitabı vermem. yüzüklerin efendisi gibi cüsseli kitapları da vermem. her tarafını çizdiğim werther’i de vermem örneğin. babamın eski kitaplarını da vermem. öyle kitapları kimseden istemeyin bence zaten.
ama onun dışında çok istersem tekrar alırım diye düşündüğüm kitapları gönül rahatlığıyla verebilirim ki benim de istemeye yüzüm olsun.:) yoksa kabul edelim ki giden gelmiyor.
özellikle yakınım birinden aldıysam o kadar uzun süre geri vermeyebiliyorum ki bir yere not alma ihtiyacı duyuyorum kimden aldığımı unutmayayım diye. çünkü kitaplığın bir parçası haline gelebiliyor öyle kitaplar zamanla.
muhteremin birinin kallavi bir kitaplığı varmış. birgün birisi ödünç kitap isteyince mümkün olmadığı cevabını almış. sebebi sorulunca ne dese beğenirsiniz: "sen bu kitaplık nasıl oluştu sanıyorsun"

ol sebepten şol sebepten işbu sebepten kitabını paylaşmayana hep bu olasılıkla bakarım :)
haksız değillerdir. bakıyorum, okunsun diye verdiğim hiç bir kitap geri gelmemiş. en son bu konuda kendimi kınayıp verdiğim de dahil…
bir zamanlar metropol bedevisi

yani tamam gitti mi geri dönmeyince hoş değil ama kitabı iyi okumuşsam pekte aramıyorum.
hemen taze bir anımı anlatacağım sözlük. bunu beklediğinizi elbette biliyorum :'')))

dersini aldığım çok tatlı, harika, latif bir hocam vardı. masamda duran kitabımı merak etti. kitapla ilgili biraz sohbet ettik. bende bitirince kendisine verebileceğimi söyledim. o da ''hay hay'' diye cevap verdi.
kitabı çabucak bitirip ona verdim. üstünden iki hafta geçti. derse geleceğimi sanmış ama iki hafta tembel bir öğrenci olarak dersine gitmedim. (bkz:tembellik)
dün dersinin sınavı vardı. hangi sınıfta olduğumu unutmuş ve uğradığı bazı sınıflarda beni sormuş. sonra mesaj atıp ertesi gün hangi derslikte sınavımın olduğunu ve oraya kitabımı getirebileceğini sordu. bahsettiğim 50 yaşında bir hanım. tabii ki kabul etmedim. odasına bizzat geleceğimi söyledim. öyle tatlı ki. kibirden yanına yaklaşılmayanlara bu ince insanlar sayesinde katlanabiliyorum. ayrıca bu bahsettiğim hoca kendi yaptığı sınavlardaki görevli asistanlara teker teker çay götüren birisi.
yani sözün özü ''aldığınız gibi getirin şu kitapları!'' :'') latif insanlara baskı yok, onları severiz onlar da inşallah bizi.
o benim. sevdiğim kitapları başkalarına ödünç vermeyi sevmem. okuyup da sevemediğim kitaplarıda paylaşmam direk hediye ederim.
paylaşamama duygusu, kıskançlık, korku, bağlılık ve değerin bir yansıması.bu yüzden kazanıyor muyuz yoksa kayıp mı ediyoruz?