yazarları mutlu eden durumlar – dertli sözlük
bu gün yemek ücretimi bile karşılamayan idari izinin mağdurunu oynuyordum ve ikinci günümdü.aslında o kadar şikayetçi değildim durumdan.gün içerisinde yine yardırıyorum işler güçler diye.dışardan feryat figan bir çocuk ağlama sesi geliyor ama ne türkçe ne başka bir dilde ağlıyor farklı bir ses tonunda ağlıyordu.hemen cama koştum ve baktım neler oluyor diye 5-6 çocuk bir çocuğun başında durumdan o kadar da korku duymamış bir şekilde kafası kanıyor diye ama kafası kanayan çocuk nasıl ağlıyor nasıl ağlıyor anlatamam.hemen girişe koştum neler oluyor diye.inerken benim olmayan şekerden aldım (izin alarak sahabından) çocuklara veririm diye.ben aşağıya inene kadar personel müdürü pansumanı pamuğu almış çocuğu çevirmişti zaten.çocuk 5-6 yaşlarında güzel mi güzel ama ne kadar güzel (kadınların ağlamasına tahammül edemeyen ve bunu sürekli kullandıklarını düşünen ayrıca arapları itici bulan ben ırkçılık yapmak değil niyetim) çocuğun ağlamasına ve bekleyişine o kadar üzüldüm ki anlatamamam.neyseki çok fena değildi durumu alın kısmını çarpmıştı yere ya da mermere kafası kanıyordu ve baya bi şişmişti. tabi kız kanı görünce nasıl korktuysa.pansumanı yapıldıktan sonra kan durdu temizlendi.güzelim elleri güzel güzel yıkandı tertemiz oldu.oradaki kızlara birer şeker verdim kafası kanıyan çocuğa dönüp sana ona da bi tane verdim.sonra sana bi tane daha vereyim diye sordum kafasını salladı.türkçe biliyor musun diye sorum evet dedi. sonra ona 5 tane şeker verdim sevindi ve hissettirdi bize sevindiğini.aslında oradaki herkes biliyordu ki kızın sevinmesi şekerden dolayı değildi ona göserdiğimiz ilgiden şevkatten kaynaklıydı.zaten biz millet olarak şevkatliyizdir.ama babalığımız yoktur.evde tek kalıyorum bir daireyi tek meşgul ediyorum yalnızlıktan şikayet ediyorum yardım ederim her zaman ama ayni oluyor sadece bizim yardımlar. ben bu daireyi tek meşgul edeceğime göç müdürlüğünü arayıp düzgün bir aile seçip beraber yaşasam ne eksilir hayatımdan diye düşündüm hiçbir şey aslında.ama buna bizim cesaretimiz var mı? bu kadar insanmıyız diye sanırım değiliz.şu an yaptığım şey ise bu tarz vicdan düşüncelerinden sıyrılmak için takip ettiğim benim annem bir melek dizisinin 21. bölümünü izlemek. o kız çocuğunu bi daha görmeyeceğimi düşünüp kendimi rahatlatmak. belki de erkekliğin 9/10 u kaçmaktır dedikleri belki de budur.
yardıma ihtiyacı olan uzak illerdeki kardeşlerime yolladığım yardım kargolarının görevlilerin eline ulaşması ve bunların gerekli yerlere iletildiğine dair haber vermek üzere bana açtıkları telefonu açıp görevlinin sesini duymam. yanında olamasam bile o çocukların yüzlerindeki gülücüğün, gözlerindeki mutluluğun, seslerindeki neşenin kaynağı olabilmek yada en azından çorbada azda olsa tuzumun olduğunu bilmek. bunlar çok ayrı şeyler ve galiba en mutlu olduğum anlarda bu anlar. :)
küçük bir çocuğa herhangi bir şey hediye ettiğinizde onu sizinle yada arkadaşlarıyla paylaşması.

yahut yeni dillenen bir bebeğin sizi taklit etmesi.

birde küçük bilgisayar oyunları yazmak
herhangi birine herhangi bi yerde nezaket içeren kaba olmayan her tavır. kısa mesafeye kızmayan taksici.asık suratla muayene etmeyen doktor.güleryüzlü kasiyer. selam veren komşu. kendine gülümseyen çocuğu görmezden gelmeyen insan.elindeki çöpü yere atmayan vatandaş. yanından geçerken küfretmeden konuştuklarına şahit olunan bir genç grubu.cami cemaatindeki genç. ...