15 temmuz 2016 askeri darbe girişimi – dertli sözlük
bazı arkadaşlar devlet yönetmeyi basit bir iş zannediyorlar galiba fakat devlet bizim çay sohbetlerimizde atıp tuttuğumuz gibi işlemiyor maalesef. şimdi ak parti ve diğer müslüman camianın 17 aralıktan önce cemaatle olan ilişkileri eleştiriliyor. öncelikle ak parti hükümetini bu konuda eleştirmenin hiçbir manası yok. devlet işi şahsa bakmaz; tayyip erdoğan f.gülen’i̇n kara kaşı kara gözü için devletin bir kısmını ele geçirmesine izin vermedi herhalde. düşünün ak parti uzun bir mücadelenin ardından iktidar olmuş; anayasayı değiştirecek gücü var fakat ne askerde ne yargıda ne başka yerlerde doğru dürüst hiçbir adamı yok. cemaat de yıllar boyunca kendi elemanlarını devlete sokmak için uğraşmış. herkes biliyor ki tayyip erdoğan da abdullah gül de diğer kurucu üyelerin çoğu da farklı cemaat ve tarikatlerle bağlantılı; ama yetişmiş adam var mı; yok. şimdi düşünmek lazım, eğer bu eleştirileri yapanlar o zaman devletin başına geçse kemalistleri, solcuları mı tercih ederdi; bu adamları mı. kabul etmek lazım ki; türkiye’de çoğu cemaat, tarikat benim şeyhim seninkinden daha faziletli; benim zikrim daha iyi; acaba seferilik hükümleri şu zamanda geçerli mi vs. tartışırken bu adamlar devlete hakim, asker, bürokrat yetiştiriyorlardı. i̇yi veya kötü; faydalı veya faydasız; islami veya değil ama buz gibi gerçek.

ha bir de zamanında chp ile ---evet din düşmanı, camileri, dini, imanı, ezanı ortadan kaldırmak için bir zamanlar topyekün müslümanlara saldıran chp--- ile koalisyon kuran bir akımı destekleyip de sonra yok efendim sen niye cemaat ile işbirliği yaptın demek de ironik. demek ki siyasette işler farklı yürüyormuş, ehven-i şer diye bir şey varmış, ideallerin her zaman siyasi gerçeklerle birebir örtüşmeyebiliyormuş.

şeriat zahire bakar arkadaşlar, dinler arası diyalog f.gülen’in başarısız bir projesidir ve dini açıdan insanın imanını kaybetmesine neden olabilir. ama çoğu cemaat üyesinin bunun ne demek olduğundan bile haberi yokken; bu insanlarla ilişkileri kesmenin ne manası vardı, kime ne faydası olurdu acaba.(17 aralık öncesi için konuşuyorum).

türkçe olimpiyatlarının da hiçbir zaman destekçisi olmadım ama neden bu kadar büyütülüyor anlamak güç. daha birkaç seneye kadar her yıl türk kızlarının yarı çıplak bir vaziyette eurovision denen yarışmaya gönderen bu devlet değil mi. sen şimdi bu devletten yurt dışından gelen çoğu çocukluk çağında olan kızlara şarkı söyletmeme hassasiyetini mi bekliyorsun. ayrıca adamların ufkuna da sonuna kadar hayranım. göstermelik de olsa, her öğrenciye türkçe öğretmese de, bize hiçbir faydası olmayan malayani bir şey de olsa, afrikalı asyalı çocuklara türkçe öğretme ufkunu ben her zaman takdir ederim. bu parti binalarında, derneklerde çay içip ülke kurtarmaya benzemez. bugün hiçbir cemaat da bunu kısa vadede başaramaz. çoğunun böyle bir ufku da yok zaten. böyle bir ufku olan cemaat olmadığı için devlet yöneticileri de bu cemaatin türkçe olimpiyatlarını destekledi; herkes cia’in yurt dışındaki türk okullarını kullandığını biliyor. ki bilindiği üzere; elçiliğimizin olmadığı yerlerde bu adamların okulları vardı. amerika türk müslümanlarının kendi emekleriyle açtığı bu okullardan faydalanırken; bizim yöneticilerimizin, devletimizin faydalanmaması tek kelimeyle aptallık olurdu. i̇stihbarat, dış politika, bürokrasi bunlar basit şeyler değil arkadaşlar. bunlar sevap, günah, helal, haram mizanlarıyla değerlendilmez bunu biliyoruz. düşmanın silahıyla silahlanmakta, savaşta hile yapmakta islamidir, bu açıdan düşünülebilir. zaten bu işlerde salt iyi veya salt kötü olmaz, menfaat neyi gerektiriyorsa o tercih edilir.

valhasıl; bu adamlar islama çok zarar verdi ümmete çok zarar verdi. i̇çlerinde çok münafık var. ama devletin başına geçince işler sanıldığı kadar kolay yürümüyor maalesef. kuru hamasetle işler yürümüyor. yetişmiş adamın yoksa gökten zenbille adam indiremezsin. fethullah güleni vatan haini, amerikan ajanı kafir ilan edebilirsin; ama ortada hiçbir şey yokken aynı secdeye baş koyduğun cemaat üyeleriyle ilişkini kesemezsin. yeterli ekonomik, siyasi gücün yoksa iki kutuplu dünya düzeninde bir kutupla ittifak etmen gerekir. yoksa uzun vadede siyaset yapmana izin verilmez. ha dersin ki kardeşim yok ben sistem dışında kalacam, bu şekilde dış politika yapacam; takdir ederim, sonuna kadar da desteklerim ama gerçekçi mi hayır, eline bir şey geçer mi hayır.