amacına ulaşmıştır(bkz:15 temmuz'un kaybedenleri)
türkiye 15 temmuz’dan sonra çok farklı bir süreç içerisine girdi. halihazırda devlet içte ve dışta hiç olmadığı kadar tehdit altında ve hiç olmadığı kadar zaaf içerisinde. bu süreçte en önemli gelişme abd ve ab’nin tavrındaki değişiklik. abd ile aramızın bozulması yeni bir hadise değil. abd'nin tavrına bakılırsa, darbeden önce abd’nin erdoğan’ın kalemini kırdığı, erdoğansız türkiye planı yapmaya başladığı anlaşılıyor. zaten erdoğan’ın son abd gezisinde yaşananlar da bunun göstergelerinden biri idi. sürpriz olarak ab de türkiye karşıtı tavır almaya , hükümeti umursamamaya başladı.
birkaç gün önce abd'nin eski ankara büyükelçisi hürriyet'e bir röppörtaj vermişti. orada abd'nin erdoğan'a tavrı net bir şekilde belli oluyor. büyükelçinin erdoğan hakkındaki şu cümleleri önemli;
"erdoğan washington’da sevilmiyor. erdoğan avrupa’da da sevilmiyor. otoriter görülüyor ve iyi bir oyuncu olmadığı düşüncesi hâkim. batı daha önce erdoğan’dan daha otoriter olan çok liderle muhatap oldu, olmaya da devam ediyor. ama fark şu; suudlar, mısırlılar – lisanımı maruz görün – her koşulda bize yaltaklanıyor. f-16’ları, müttefiklik ilişkilerini falan düşünerek bizimle aynı değerleri paylaşıyormuş gibi yapıyorlar. erdoğan ise bizimle çatışıyor, çelişkilerimizi yüzümüze vuruyor, dostumuz olmaya çalışmıyor. ondan daha otoriter liderler ise dostumuzmuş gibi poz yapmakta beis görmüyor. çok yakın zamana kadar putin bile böyle davranıyordu. erdoğan washington’da bu yüzden sevilmiyor. biliyorum hiç adil bir durum değil."
röpörtajın tam metni;
http://www.hurriyet.com.tr/abdnin-eski-ankara-buyukelcisi-james-jeffrey-emareler-onu-isaret-ediyor-40194019
erdoğan’ın son konuşmasından bu tavır rahatlıkla anlaşılabilir. batıya net bir şekilde rest çekti. bundan sonra her şeye hazırlıklı olmak lazım. son konuşması;
http://aljazeera.com.tr/haber/erdogan-siz-isinize-bakin
merhum menderes'in de 60 darbesinden hemen önce yaptığı bir abd gezisi var. yine ilişkilerin bozulduğu bir dönem. ekonomik yardım almak için gidiyor ama burada burada kimse kendisini umursamıyor. döndükten sonra buna refleks olarak sovyetlere yakınlaşma planı var. daha önce de bağlantısızlar olarak bilinen yugoslavya, endonezya ve hindistan’la beraber hareket etme planı yapıyor. fakat buna fırsat bulamadan darbe oluyor zaten. onun için bu süreçte çok dikkatli olmak lazım. kısa vadede batı ile tekrar ilşkileri düzeltmemiz mümkün görünmüyor.
türkiye bu süreçte refleks olarak asya’ya yönelme çabası içine girdi. erdoğan’ın rusya gezisi, hindistan, iran ve çin’le kurulan üst düzey temaslar batıya bir meydan okuma olarak nitelendirilebilir. burada kesinlikle islam dünyası ihmal edilmemeli. bu bölgede liderliğe oynamak her türlü elimizi çok güçlendirir. suriye konusunda daha önce dediğimiz gibi; kısa vadede burada olacakları kontrol etmemiz mümkün değil. zaten medyada esed ile gayrı resmi görüşmelere başlandığı da yazılıyor. i̇lgili haber;
http://www.al-monitor.com/pulse/tr/originals/2016/08/turkey-syria-russia-back-channel-diplomacy-damascus-ankara.html
ypg’ye hem batı medyasında hem abd’de inanılmaz bir destek var. abd ile ilşkilerin bozulduğu bu dönemde suriye’de elimiz kolumuz bağlı. ypg'ye yapılan amerikan propagandasına örnek;
http://www.nytimes.com/2016/08/18/opinion/when-women-fight-isis.html?_r=2
fakat ileride bu bölgede olası abd-rusya yakınlaşması bizim elimizi güçlendirebilir. yine rusya'nın ışıd'e karşı tavrı da ileriki dönemde değişebilir.
darbe sonrası batı medyasını da takip ettim. burada açıkça görülüyor ki fetö bundan sonra faaliyetlerrini yurtdışından örgütleyecek ve diasporasıyla türkiyeyi uluslararası arenada zor duruma düşürmeye çalışacak. şu yazı batı medyasının tutumunu iyi özetliyor;
https://ricochet.com/turkey-western-media/
maalesef görünen o ki fetö yurt dışında ve batı medyasında gündem oluşturmakta bizim devletimizden çok daha güçlü. inanılmaz propaganda yapılıyor. özellikle ab’nin bize karşı bu kadar mesafeli durmasının arkasında da bu etken de var. türkiye’de olan biteni tam anlayamıyorlar. bizim medyamız da olayları yabancılara anlatma kapasitesine sahip değil. şu yazıda da görüldüğü gibi; adamlar sanıyor ki türkiye’de gazeteciler liberal olduğu için, serbest piyasayı ve demokrasiyi savunduğu için tutuklanıyorlar. bunu avrupalı gazeteciler yazıp çiziyor. adamlar kırk yıllık maocu şahin alpay’ı liberal sanıyorlar. burada bizim de suçumuz var. kendimizi anlatamıyoruz. şu an youtube'a girin. 15 temmuz’u doğru düzgün anlatan ingilizce bir video bulamazsınız. bu süreçte psikolojik savaş çok önemli, medyayı çok iyi kullanmalıyız. en azından bize karşı kolayca algı yönetimi yapılmasına müsaade etmemeliyiz. en son isveç bakanının alenen yalan söylemesi ve bunda ısrar etmesi de bunun bir parçası, medyaysa medya, algı yönetimi ise algı yönetimi; hiçbir cepheyi boş bırakmamalıyız. şu iyi bir örnek;
http://www.independent.co.uk/news/world/europe/turkish-airport-warns-travellers-about-high-rape-rate-in-sweden-a7199446.html