yıkılma sakın – dertli sözlük
bu şiirin hikayesi insanı gerçekten düşündürür. ''bu şair adamlar nasıl adamlar böyle?'' diye.
i̇smet özel şiiri yazışının hikayesini şöyle dile getiriyor:

''ataol, trabzon'dan malazgirt'e sürgün ve hapis gitmişti. ve elden, bana yıkılma sakın adlı şiirini gönderdi. askerdi, yedek subay. bir subaya karşı gelmekten hapsedilmişti. muş'a gelen malazgirtli orhan adlı bir çocuk, ataol'un şiirini getirdi bana. ben de ona bir şiirle cevap vereyim dedim. ama nasıl yapacağım? hem askerlik hem şiir olmuyor? hemen bir formül buldum. diş çektirene üç gün istirahat veriyorlardı. ağzımda da kök dişleri vardı. dişçiye çıktım, üç diş kökü aldırdım ve üç gün istirahat aldım. üç gün uğraştım, didindim, ama şiir bitmedi. bitmeyince gene dişçiye çıktım, dedim ki; 'şu dişleri çek.' çürük olan ama tedaviyle kurtarılabilecek olan iki dişimi çektirdim. dolayısıyla üç gün daha dinlenme imkânı doğdu ve altı gün içinde şiiri bitirdim."

röportajında ''bunu, ataol behramoğlu biliyor mu?'' sorusuna ise şöyle cevap veriyor:

''bir televizyon mülakatında, mektuplarımız kitap olarak yayınlandığı sırada, doğan hızlan’ın programında bunu anlattım. ataol hayretler içinde kaldı. çünkü ona fazıl hüsnü dağlarca “şiir için ne feda edebilirsin?” diye sormuş, “mesela kolunu kesebilir misin?” ataol, “fazıl hüsnü’nün sorusuna cevap olabilecek bir şey bu” dedi. sonra o şiirler, ikimiz de henüz terhis olmadan yayınlandı, yeni dergi’de. o günün şiir ortamına göre, sansasyonel bir olay idi. i̇ki şiir yanyana konulmuştu…''