şefkat dolu bir ses gecenin içinden çocuğu sofraya çağırıyor.gecenin ortasına kurulan bir sofraya,dünyanın en masum sofrasına.çocuk, biraz dalgın bir şehzade gibi gelip oturuyor, sahur sofrasına.biliyor bu sofranın, farklı ve aydınlık başka bir sofra olduğunu.bilemeyiz,belki büyüklerin göremediği melekleri,çocuk görüyor sofrada ya da yarım bıraktığı rüyasında.annesi,babası biraz da şundan ye,gün uzun olacak diyorlar.bir bardakta su iç emi.söylenenleri yapıyor çocuk.büyük, değerli bir gök ödevini yapacağını biliyor.oruç tutmanın başka hiçbir şeye benzemeyen deneyimini gerçekleştireceğinin farkındadır çocuk.hiç olmadığı kadar birden büyüyeceğinin.büyükleriyle aynı yolda,aynı biçimde yürüyerek,büyüklere mahsus bir şeyi yaparak ansızın büyüyeceğinin farkında.i̇lk oruç,asla unutulmayacak bir gün.akşam yaklaşırken çocuk biraz bitkin ama kesin kararlı duruşunu sürdürmektedir ve ezan okunduğunda,artık o bir fatihtir.ali gibidir o, efendim.çocuktur ve derinden inanmıştır.her çocukta,çocuk ali’nin inanışından bir iz vardır.iftar ve sahur sofralarımızı çocuksuz bırakma ya rabb.çocukları çok seven efendimiz aşkına bizlere de çocukları anlama ve onlarla birlikte dünyayı güzelleştirme gücü ver.bugün ramazanın dördüncü günü efendim.