yaşadığımız zamanlar, çok karmaşık ögelere sahip olmasına rağmen bize yansıması tuhaf biçimde basit ve can sıkıcı zamanlar.dünya nüfusunun büyük bir bölümü, her gün belirli zamanlarla, belirli hareketleri tekrar eden canlılar olarak yaşıyor.zamanın akışını çoğu zaman sistemler belirliyor ve insanın kendine ait zaman planlaması oldukça cılız kalıyor.oruç,zaman insan ilişkisinin bu yeknesaklığını oldukça radikal biçimde kırıyor.geceden başlayarak,yeni ve başka bir zaman aralığı insanla buluşuyor.çok hızlı geçtiği bilinen zamanın birden yavaşladığını yer yer durduğunu müşahede ediyoruz.yalnızca zamanı değil,eşyayı,nebatatı,hayvanat ve en önemlisi kendimizi,insanı da yeniden keşfediyoruz.sonra bütün bu değişimin ve şeyin sahibi yüce varlığa çeviriyoruz içimizi.ondan geleni bize aktaran ve hayatıyla nasıl yaşamamız gerektiğini gösteren sevgili efendimizin,zamanda bıraktığı kutlu iz.o ize yakından bakıyoruz,tazeleniyoruz.dünyayı ve kendimizi bazen kısa bir an da olsa arkamızda bırakıyoruz.bunu oruçluyken yapıyoruz.oruçluyken kendimize gelip,sonra gitmemiz gereken yere gidiyoruz.bugün ramazanın altıncı günü efendim.