müslüman saati, oruçla biraz daha dakikleşir. günde beş defa ve değişen aralıklarla zamanı işaretleyen insan, oruçla birlikte zamanı, an ve an yeniden yorumlama imkânlarına kavuşur. oruç, zamanı keskin bıçaklarla anlara bölerek, günün ve gecenin içine sayısız parçalar halinde serper. her yanından sayısız kar taneleri gibi savrularak geçen bu zaman parçacıklarının her birine dokunacak kadar incelmiş algısıyla, kendisinin biraz ötesine geçip, zamana ve kendisine yeni pencerelerden bakar. bir pencerede kendi zamanını yaşar, bir pencerede efendimizin zamanına göz atma, bu zamanı hissetme imkânı yakalar. bir pencerede insanlığın genel toplamına, yarının yollarına bakar ama her halükârda, insan zaman ilişkisini hissetme ve anlama yeteneği, ramazanda olağanüstü bir tutarlılık ve niteliğe bürünür. oruçlu insan, zamandan elbiseler giyer. zamandan mimariler oluşturur. kişisel tarihimizin buruşuk, bulanık kimi arka planları, oruçla birden billurlaşır. i̇çimizde ansızın bir tevbe kapısı aralanır. geçmişimizi onarma, hırpalanmış, örselenmiş yanlarımıza merhem sürme gereklilik ve imkânlarını hissederiz. sonra başımızı secdeye koyarız. biz küçülürken, içimiz büyür. allahım deriz, başka bir şey demeyiz. bugün ramazanın dokuzuncu günü efendim.