bugün ramazanın yirmi üçüncü günü efendim. allah’ın selamını sağnak sağnak üzerime yağdıran, mübarek bir cuma günü. yüzünü gitmeye dönen bu mübarek günlerde, bir kez daha eriştiğim bu cuma vakti, dualarımla içime su serpiyor. dalgalarım huzurun kıyılarına vuruyor. sabahtan beri hiç olmadığım kadar sakinim. i̇ftara daha epey vakit var. önümde boşlukları yavaş yavaş dolan günlüğüm, elimde bitmeye yaklaşmış kurşun kalem. bu dakikalarda tek kişilik masanın başındayım efendim. gökyüzüyle aramdaki tek engel kapalı penceremdi, onu da ardına kadar açtım. perdemi havalandırdıktan sonra içeriye yayılan, şefkatli bir el gibi yanaklarıma dokunan ılık rüzgarı selamlıyorum, satırlarımla. efendim rüzgar ruhuma dokundukça; kaybetmişken bulmuş, kaybolmuşken bulunmuş gibi hissediyorum. yanağıma, sıcacık selamlarla dokunan bu rüzgarın yabancısı değilim efendim. uyanan gökyüzünün, ısınan toprağın, dualı bir seher rüzgarının şahidiydim bu sabah. boşluğa attığım adımlarımı kıymetlendiren, bir cami yolcusuydum. yanımdan gelip geçen gölgelerin fazlalığıyla sevinen, garip bir hal vardı üzerimde. bir seher vakti, sokakta yürüyen insanlarla aynı yolun yolcusu olmak öyle güzel bir histi ki efendim. dedelerinin ellerinden tutarak, usul usul yürüyen, gözleri uyku mahmuru ufaklıklarla aynı yolun yolcusu olmak. hepsi aynı durağa yürüyen, bu küçüklü büyüklü adımların arasında nokta kadar bir iz bırakmak öyle güzel bir histi ki. bugün içimden gelen bütün seslere kulaklarımı kapattım efendim. sadece kalabalık sokakları dinliyorum. şimdi büyükler gölgesinde soluklanacakları cuma vaktine yetişmenin, çocuklar yeni keşfettikleri bayramı iple çekme oyununun telaşındalar. dışarıdan gelen bayram sesleri, içimin boş sokaklarını kalabalıklaştırıyor efendim. bugün içimden gelen seslere kulaklarımı kapattım, dışarıdan gelen bayram havasına açıyorum ruhumun bütün odalarını. i̇yi ki benimlesin efendim. şimdilik bu kadar