özlem zengin – dertli sözlük
1969 yılında tokat'da doğmuştur.i̇stanbul üniversitesi hukuk fakültesini bitirmiştir. marmara üniversitesi sosyal bilimler enstitüsünde din sosyolojisi alanında yüksek lisans yapmıştır.serbest avukat olarak çalışmıştır. medya alanında çalışmalar ve televizyon programları yapmıştır.i̇yi düzeyde i̇ngilizce bilmektedir.3 çocuk annesidir. ak parti grup başkan vekilidir.
chp grup başkan vekili engin özkoç'un "ulan haddini bildirin bu kadına" şeklinde sözlü saldırısına maruz kalması üzerine şu sözleri söylemiştir:"ben hayatın kelimeler üzerine inşa olunduğuna inanıyorum.kelimelerin bugün anlamı olduğu gibi geçmişte işittiğimiz kelimelerin de bizim içimizde çok büyük tesirleri var. şimdi tekrar etmek durumunda olduğum için tekrar ediyorum. "bu kadına haddini bildirin" ifadesi, daha evvel adını söyleyince rahatsız oluyorsunuz eski bir başbakan, kürsüye gelerek yemin etmek isteyen merve kavakçıya bu kadına haddini bildirin diye bağırmıştır. başörtülü olduğu için bu yapılmıştır. keşke amerikan vatandaşı olduğunu orada söyleseydiniz. bakın bu cümleleri savunacak bir şey söylemeyin.bunu savunmayın. bakın sizin genel başkanınız önemli bir şey yaptı. ona da ben teşekkür ediyorum. ne yaptı? dedi ki "biz başörtülü kadınlara haksızlık yaptık." dedi.şimdi bizim yaralarımız var, hala var başı açık kadın diyorsunuz bakın benim annem başörtülü değil annem. sonuna kadar savunurum.hangi başı açık kadının başına iş gelirse ben varım sonuna kadar. değerli arkadaşlarım bakın bizim yaralarımız var. bir defa burada konuşurken şunları söyleyemeyiz birbirimize yalancı diyemeyiz. haddin yok diyemeyiz. bu kürsüde konuşan herkesin her konuya dair fikrini söylemeye hakkı vardır. ve ön kabul olarak doğru söylediği kabul edilir. en azından inandığını söylediği kabul edilir. o sebeple, ve üstelik bugün kadın meselesi konuşuluyor "bu kadın" ne demek? bunu ben kabul edemiyorum. arkadaşım özür diledi kabul ediyorum ama genel kurulda bunun işitilmesi lazım.ve bu kelimelerin bizde nasıl bir yaraya değdiğini nasıl kanattığını, bakın bütün başörtülü kadın arkadaşlarımın mecliste kalbi titriyor.ben hayatımı verdim. biz hayatımızı verdik.belki erkek arkadaşlarım bizim bu yaramızı anlamakta zorlanabilirler. başörtüsü bizim hayatımızın mücadelesi olmuştur. bu konuyu küçümseyen, bu konuya dair geçmişi hatırlatan herkes karşısında bizi bulur. teşekkür ediyorum."
https://www.yenisafak.com/video-galeri/gundem/ozlem-zenginin-tbmmde-yaptigi-konusma-yurekleri-titretti-2200127

buradan da izleyebilirsiniz. ciğerlerden gelen yangının sesini duyabilirsiniz. özlem zengin hanımefendi başörtüsünü ve başörtülü olan bütün müslüman kardeşlerimizi savunmuştur. herkes çektiğini bilir. özlem hanım'ın sonuna kadar arkasındayız.üstüne çok sözler söylenebilir ama başörtüsü örttüğü için geçmişte ve şuanda sıkıntı çeken bütün müslümanların yaralarını dile getirmiştir. teşekkür etmekteyiz kendisine.
sibel eraslan'ın da konu hakkında şu şekilde bir yazısı bulunmaktadır;çocukluk arkadaşıyız. öğrenciyken de zaman zaman el ele tutuşurduk. geçen gün tokat’ta da yine el ele tutuşurken bulduk birbirimizi. çünkü çok üzgündük. kızgındık. üzgün ve kızgın olduğumuz zamanlarda dünyayı hiçe sayan bir deniz patlardı içimizde ve tüm yaralarımız kanamaya başlardı. i̇şte öyle olmuştu... chp grup başkan vekili, mevkidaşı olduğu halde, ak parti grup başkan vekili av. özlem zengin’e “ulan bu kadına haddini bildirin” demiş. olan olmuştu. chp, aynı chp idi... ama karşılarında bu sefer özlem vardı. özlem, hepimizin ruhlarını da çağıran bir isyanla tarihe geçen bir konuşma yaptı. ***çocukluk arkadaşıyız. yaşımız küçüktü ama birbirine inanan bir kaç iyi arkadaşın dünyayı değiştirebileceğine inanırdık. çok erken yaşlarda büyük yüklere talip olmuştuk. düşünüyorum da o yaşlarda, buna nasıl cesaret etmiştik, çok akıl alacak gibi değil. sanırım allah nasip etti; düz durduk, eğilmedik. sanki rüyamıza giren birileri, bize cesur olun, korkmayın demişti ve işin daha da garibi hepimiz de bize güç fısıldayan bu aynı rüyayı görmüş gibiydik. özlem zengin ile birlikte, üniversitelerde ve tüm eğitim kademelerinde, 1968’ten beri süren başörtü yasaklarına karşı onurlu bir direncin içinden geçtik. o dönemde sadece öğrenciler değildi yasaklara takılanlar, doç. sevgi kurtulmuş ve dr. alev erkilet de öğretim görevlisi oldukları okullardan atılıyorlardı. daha sonra milletvekili seçilen merve kavakçı da başörtülü olduğu için önce meclis’ten ardından vatandaşlıktan atılmıştı. 9. senfoni eşliğinde hallaç pamuğu gibi atıldığımız feci günlerdi. ve korkunç tınısıyla “bu hanıma haddini bildirin” talimatının eşliğinde, müsamere yapan çocuklar gibi ellerini çırparak kendileri gibi vekil olan bir başka kadını “dışarı… dışarı... dışarı” nidalarıyla kovan kadınlar... kabus gibi... haddimiz bildirilmişti, biz kim oluyorduk ki... biz bu yaşadıklarımızı ölünceye kadar unutmayacağız. kalbimizde ağır yaralar var bizim. ama hayata bağlanmak adına, kalbimizin arka odalarına itelediğimiz bu yaraları, sürekli yüze vurmamaya da özen gösterdik hep. kendimizi tamir etmeye çalıştık, izler tam silinmedi elbet, ruhlarımız yara bere... tam düzelemedik aslında. ama çabuk büyüdük. bir de baktık 50’lere gelmişiz. üstümüzden denizler geçmiş... geçen gün, tokat’taki kadınlar, ona destek olmak üzere toplanmışlardı. salon hınca hınç dolu. kadınlar elleriyle yazıp hazırladıkları pankartlarla doluşmuşlar. “yalnız değilsiniz” derlerken, anladık ki, özlem hepimizin adına konuşmuş. tokat’ta; kadem ve gaziosmanpaşa üniversitesi, “zamanı kuran kadınlar” söyleşilerinde beni de i̇slam annelerini anlatmak üzere çağırmışlardı. hz. asiye, hz. meryem, hz. hatice, hz. fatıma, hz. aişe, hz. hacer’den bu yana, onların çektiği tüm ağır çileleri ve kadın olmaların, anne olmaların getirdiği büyük yazgıyı anımsarken, türkiye’de yaşadığımız ve yaşımızla akran bir yasaklamayı kaldıran sahih ve sabırlı dirence de selam verdik. özlem zengin’ in anne ve babası da emekli öğretmenler, nimet ve salih zengin çifti cumhuriyet modernleşmesinin idealist iki prototipi. rahmetli annemi de çok özlemiş olarak ellerini öptüm. çok üzüldüğünüzde, çocukluk eviniz en müşfik sıcaklıkla kucaklar ya sizi. bize de öyle oldu. zamanı hiç değiştiremeyecek güçsüz ama gerçek, kalbi olan kadınlarla sarmaş dolaş olmak bizi iyileştirdi... i̇stanbul hukuk öğrencisiyken teklif dergisini çıkartıyorduk. “özlem’in ismi şayet hasret olsaydı, sadece geçmiş zamanda kalırdı, oysa onun isminde, geniş zamanların anlamı var” demişti arkadaşlarımızdan birisi... özlem, bir ruhumuz olduğunu bize yeniden hatırlattığın için çok teşekkür ederiz.
güç zehirlenmesi nedir, nasıl ortaya çıkar en iyi örneği. ahlaki açıdan bülent ecevit'ten hiçbir farkı yok;

https://www.indyturk.com/node/318361/siyaset/ak-partili-zenginden-plak-arama-iddialarna-yant-onurlu-ahlakl-kadn

hanımefendi 28 şubat'ın ekmeğini yemek için 20 senedir başı açık avukatlık yemin ettiğini saklayabiliyor ama konu başka kadınlara gelince aslan kesiliyor, yazıklar olsun.
#484307 demek ki az buçuk ferasetimiz varmış. şurada dediklerimizi zamanla teyit edecek gibi görünüyor. hanımefendi, ayasofya imamının kadınlar hakkında attığı tweetlerden rahatsız olmuş;

https://haberglobal.com.tr/gundem/ozlem-zengin-den-ayasofya-camii-imami-mehmet-boynukalin-a-tepki-98454

evet. bakalım hoca efendi neler yazmış;

"cinayet cinayettir; cinsiyet değiştirmez; erkek, kadın, çocuk, büyük kimin başına gelirse gelsin ilkemiz: 'sizin için kısasta hayat vardır' ilahi düsturudur. sürekli 'kadın cinayetleri' vurgusu, kadını erkeğe düşman etmeye çalışan bir sloganik medya propagandasıdır."

hmmm, herhalde hanımefendi zamanında chp'li kokoş bir milletvekilinin de itiraf ettiği gibi ayetleri "sinir bozucu" bulmuş. ya da tandoğanvari "ulan öküz anadolulu, bu memlekete şeriat gelecekse onu da biz getiririz" mi demeye çalışıyor yoksa.

aaa özür dilerim, bu hanımefendi 28 şubatta çok büyük zulümler (!!!) görmüştü, onun için her meselede atıp tutma hakkına sahipmiş. çok yorum yapmayalım. yoksa yarın bir gün kademcilerle beraber ayasofya kürsüsüne çıkıp burası akp'ye meydan okunacak yer değildir, bu adama haddini bildirin diyebilir.

işin diğer vahim tarafı da, özlem hanım herkes işini yapsın demiş. mehmet boynukalın islam hukuku profesörü. özlem hanım'ın ne vasfı var, neye istinaden konuşuyor onu anlamak güç. derdi islam hukuku ile değildir inşallah. bir tane adam gibi ak parti milletvekili çıkıp şuna cevap vermeye cesaret edemez mi ya. ayaklar baş olmuş memlekette.
https://haberglobal.com.tr/gundem/ozlem-zengin-den-ayasofya-camii-imami-mehmet-boynukalin-a-tepki-98454


bağlantıdaki videonun üçüncü dakikasından itibaren kıymetli ayasofya camii imamımız mehmet boynukalın 'ın 8 mart tweeti ile ilgili aynen şunları söylüyor:

''kadın erkek meselesine dair, dini de bir referans yaparak böyle katı ve sert açıklamalar yapmayı problemli görüyorum.

bize fayda vermiyor.

tam tersine incitiyor. kadınları da incitiyor, bu problemler üzerine çalışanların da yükünü artırıyor.

ve daha önemlisi bu açıklamalar siyasetin yükünü artırıyor.

zaten siyaset çok ağır bir iş. o yüzden bence herkes kendi işini yapmalı diye düşünüyorum.''


bu nedir ya! bence siyasetle uğraşmayı acilen bırakmalı, kendi imanının derdine düşmeli. bu cümlelerinden yola çıkarak kendisinde ciddi itikadî sorunlar görüyorum.


''dini referans alarak katı ve sert açıklamalar yapmak'' bu ifadeyi nereye sığdırırız! mehmet boynukalın kendi nefsinden hiçbir şey söylememiş. ''kısasta hayat vardır'' demiş, direkt ayetten referans.


durum böyleyken kendi feminist propagandaları için daha fazla kadın cinayeti bekliyor olabileceklerinden şüphelenmemek elde değil. öyle ya! ''bize fayda vermiyor'' diyor.
vatanın, milletin, dinin selameti için değil de akpnin selameti için çalışan bir vekil olduğunu her fırsatta ortaya koyan, 28 şubatta mağdur olmayan ama sonrasında 28 şubat mağduriyetlerinden beslenen ve başörtüsünü allah'ın bir emri olarak değil de demokratik bir hakka indirgeyen söylemin içindeki akpli vekillerden herhangi biri.
''kısasta hayat vardır'' ifadesinden rahatsız olması boşuna değildir. akp nin temelleri ab uyum yasaları çerçevesinde atıldığı ve bekası ılımlı islam projesine bağlı olduğu için kendi içinde tutarlı bir tepki vermiştir. takiyeyi bir anlığına da olsa bırakınca nasıl takke düşüyor kel görünüyor ama.(bkz:ne istediniz de vermedik)(bkz:hepiniz oradaydınız)