filmi izledikten sonra kendisi hakkında #482625 numaralı tanımın üçüncü paragrafında yanıldığımı gördüğüm filmdir. bununla birlikte animasyon konusu da maalesef hayal kırıklığı. beklediğimden bile daha kötüydü. ----spoiler -------spoiler ---filmin başında gördüğümüz kızıl saçlı kadının aya'nın annesi olduğunu sanıyorum. -belki de değildir. çünkü film bize bu konuda hiçbir bilgi vermiyor. - eğer öyleyse sarı bir arabadan motosiklet ile kaçıp kızını yetimhaneye bırakıyor. birde diyor ki ''peşimde on iki cadı var''. sonra yıllar geçiyor aya büyüyor. yetimhanedeki herkesi parmağında oynatan biri haline dönüşüyor. bir gün evlat edinmek için yetimhaneye iki kişi geliyor. bella ve mandarake. bella büyücü, mandarake iblisleri yönetebilen biri. neyse aya'yı evlat ediniyorlar. evlerine gidiyorlar. ve bella, kıza büyücü olduklarını ve onu sadece bir yardımcıya ihtiyacı olduğu için evlat edindiklerini söylüyor. eve alışma süreci falan derken aya isimli kurnaz karakterimiz evin sırlarını keşfetmeye başlıyor. evde sihirli bir oda ve o odada sarı arabayı buluyor. arabanın içinde de müzik albümü. adı da ''earwig''. anaa diyor bu bir yerden tanıdık. sonra çantasını açıyor ve orada kendini bildiğinden beri yanında olan müzik kasedine bakıyor. onun da üzerinde earwig yazıyor. burada izleyici olarak ''ooo işte bir bağlantı! bakalım neler olacak diyoruz.'' ''acaba aya'yı bilerek mi seçtiler?'' diyoruz. ''nerede bu kızın anası?'' diyoruz.sonra bu kızımız büyüleri öğrenmekle, cadıya hizmet etmekle zamanını geçiriyor. bir gün radyo bulup içine de earwig kasedini takmış dinlerken mandarake bunu duyuyor.. o andan itibarek kıza iyi davranmaya başlıyor. bella da aynı şekilde duyuyor fakat ''onu da nereden buldun?'' gibi bir şeyler geveliyor. sonra flashback sahnelerinden bella, mandarake ve kızıl saçlı kadının önceden bir müzik grupları olduğunu ve rock yıldızları olduklarını öğreniyoruz. bu kızıl saçlı kadın yağmurlu bir akşam vakti başka cadıların kurallarına uymak istemediğinden gruptan ayrılmış, çekip gitmiş, ne aramış ne de sormuş. gidiş o gidiş. sonra filmin sonunda çeşitli olaylar sebebiyle ve mandarake'nin de yardımlarıyla aya evin gerçek bir ferdi oluyor ve köle gibi çalıştırılmıyor. hatta ana karaktemizde herhangi bir karakter gelişimi/iyileşmesi olmadığından bella ve mandarake'yi de kullanabilen biri haline geliyor. neyse ama mutlu bir aile. en sonunda ise bir yılbaşı akşamı tam sofraya oturacaklarken kapı çalıyor, aya kapıya koşuyor bir de ne görsün: kızıl saçlı kadın gelmiş! ve şöyle diyor: merry christmas.ve seyirci ağzı açık bir şekilde kala kalıyor. the endne? nasıl yani? bitti mi? madem hiçbir şey ortaya çıkmayacak ne diye o kadını bize gösterdiniz? on beş dakika daha ekleyip bir şeyleri açıklığa kavuştursaydınız film çok başka bir boyuta taşınabilirdi. birde kitaptan uyarlama yapmışsınız. yazık. başka bir şey diyemiyorum. studio ghibli'nin bu filmden ettiği zarar how do you live? a yansımasa bari.
studio ghibli 'nin cgı teknolojisi kullanılarak yapılan ilk uzun metraj filmi.
yönetmeni goro miyazaki. ayrıca kendisinin üçüncü uzun metraj animasyon filmidir.
öykü, başkahramanımız olan aya isimli, yetimhanede büyüyen bir kız çocuğunun, koruyucu ebeveyn kılığına girmiş bir cadı tarafından evlat edinilmesiyle başlıyor.
film bize birçok detayıyla ''küçük cadı kiki''yi hatırlatsa da fragmandan anladığım kadarıyla tekrara düşülmüyor. zaten bu da bir kitaptan uyarlama.
açıkçası filmin hikayesinin izleyiciye aktarılması konuşunda endişe taşımıyorum. çünkü goro miyazaki'nin şimdiye kadarki yönetmenliğini yaptığı filmler beni hep etkilemişti. özellikle de kokuriko-zaka kara
ama bu filmin bir sıkıntısı var ki göze batmayacak gibi değil. 3d kullanmışlar ama taa 2010'lardaki teknoloji. tayo diye bi çizgi film vardı. sanki onu izliyoruz. açıkçası daha iyisini beklerdim. siz koskoca ghibli'siniz.
ghibli'nin geleneksel çizimle yapılan filmlerinden sonra bu değişim biraz ilginç gelse de bence iyi olmuş. hatta miyazaki'nin - boro the caterpillar isimli kısa filminde de bu teknolojiyi kullandıkları için- bu tarz yeniliklere olan merakı beni mutlu etti. ''acaba how do you live? da da bu tarz değişimler görecek miyiz?'' diye de merak etmiyor değilim.
sonuç olarak kullanılan müzikler ve hikaye ne kadar başarılı olursa olsun bu 3d tarzlarını geliştirmezlerse maalesef diğer animasyonlarla yarışabilmeleri zor görünüyor. çünkü 3d ye adım atmakla özellikle disney ile tamamen aynı kulvara girdiler. bununla birlikte gelenekten de uzaklaşmış oldular. ama toparlayacaklarına inanıyorum.