iyi ki yazılmış denilen şiirler – dertli sözlük
nurullah genc'in bütün şiirleri için bu cümle kullanılabilir bence mesela:gülnareben, yıpranmış sokaklar ortasında avare sen, kırgın bir ülkenin süreyyası: gülnare honçalı novroz gelir; bir de siyah ve sarı dalgalanır göklerde bir kuşun kanatları her nağme, dudağında çarpılmış karanfil sana tutkun atlılar şimdi yorgun ve sefil göğsünde, kıskandığım bir rüyadır kırmızı nerdesin, ey masallar ülkesini son kızı dokunmuyorsa kalem o mazlum kitabeye ayışığı düşer mi kanlı bir harabeye sensiz çöl, ıssızlığın kahrıyla zehirlendi yalnız bulutlar değil, vahalarda kirlendi mahşeri bir serabın ardından yürüyorum gözlerini kaybeden bir kervan görüyorum geride, okunmayan silik izler kalıyor kaktüs hala toprağı uykuda yakalıyor tarihin her sayfası soluyor pare pare karasevda burcunu yıkıyorsun, gülnare azerbaycan ufkunda bir divanedir gönül böylesi tarümar olmadı belki de gül torprak, bir bakışınla kızıl renge büründü yıldızlar ülfet için gündüz vakti göründü gözlerin binlerce yıl ötesinden yadigar nerdesin, ey bakü’den, gence’den esen rüzgar yaldızlı perçemlerin ıslandıkça uzuyor yalnızlık damla damla şakağından sızıyor bazen öfke, kavgayı sevenlerin ardında malıhülya ve hüzün; bazen korku ve sevda çiçeklerin yurdunda yalnız senin kokun var bazen uzaktan uzak, bazen yakın bir duvar karanlığa mahkumdur gökte sensiz, sitare ruhumu zevalinle buuşturma, gülnare soluğun ab-ı hayat mıdır; filizlendi kül siyah bir lale gibi aynaya düştü kakül kırdın yüreğimdeki saatin akrebini kuruttun düşlerimin hayal mürekkebini hangi ırkağa baksam akıyorsun derinden hazar, acılarınla ağlıyor kederinden kuduran bir denizde benziyorsun şikare görebilseydi seni ejderhalar, gülnare gözlerinder fışkıran yanardağlar sönerdi o ısırgan bakışlar balmumuna dönerdi oysa şimdi su sarhoş; balıklar geldi dile dalgalar son bir umut vuruyor sahile nahcıvan, hasretinle alevlenen sir çerağ seninle firakını unutuyor karabağ göğsünde, kıskandığım bir rüyadır kırmızı nerdesin, ey masallar ülkesinin son kızı bırakıp gittin beni umarsız bir efkare haber gönder, nerdesin, nerdesin ey gülnare
hava kurşun gibi ağır!! bağır bağır bağır bağırıyorum. koşun kurşun erit- -meğe çağırıyorum... o diyor ki bana: — sen kendi sesinle kül olursun ey! kerem gibi yana yana... «deeeert çok, hemdert yok» yürek- -lerin kulak- -ları sağır... hava kurşun gibi ağır... ben diyorum ki ona: — kül olayım kerem gibi yana yana. ben yanmasam sen yanmasan biz yanmasak, nasıl çıkar karan- -lıklar aydın- -lığa.. hava toprak gibi gebe. hava kurşun gibi ağır. bağır bağır bağır bağırıyorum. koşun kurşun erit- -meğe çağırıyorum..... nazım hikmet
......i̇yi ki bilmiyor kalabalıklar yağmura bakmayı cam arkasından i̇nsandan insana şükür ki fark var birine cennetse birine zindan i̇yi ki bilmiyor kalabalıklar .......
özellikle sıkıntılı zamanlarda hatıra getirildiğinde ilaç gibi teselli veren, üzüntü, keder, sıkıntı ve meşakkatin zaten dünyanın sıfatlarından olduğunu, bu sebeple mümkün mertebe dünyevi saadet beklentilerini asgariye indirip, asıl gayenin rıza-yı ilahi ve ahiret yurdu olması gerektiğini hatırlatan ziya paşa beyitlerinden bir demettir benim için.bir katre içen çeşme-i pür-hûn-ı fenâdan, başın alamaz bir dahî bârân-ı belâdan.(fanilik çeşmesinden bir yudum içip, yani insan fanilik sıfatına bir kere hâiz olup dünyaya geldi mi bela yağmurundan başını alamaz)âsûde olam dersen eğer gelme cihâne,meydâne düşen kurtulamaz seng-i kazâdan.(mutlu mesut bir hayat sürme hevesin varsa bu dünyaya gelme, yanlış adres. nitekim bu dünya meydanına düşen kendisi için takdir olunmuş taşın başına inmesinden kurtulamaz)sâbit-kadem ol merkez-i me’mûn-ı rızâda,vâreste olup dâire-i havf u recâdan.dursun kef-i hükmünde terâzû-yı adâlet,havfın var ise mahkeme-i rûz-ı cezâdan.her kim ki arar bû-yı vefâ tab’-ı beşerde,benzer ona kim devlet umar zıll-i hümâdan.(insan tabiatında vefa duygusu arayan, huma/anka kuşunun gölgesinde saadet arayana benzer.)bî-baht olanın bağına bir katresi düşmez,bârân yerine dürr ü güher yağsa semâdan.erbâb-ı kemâli çekemez nâkıs olanlar,rencîde olur dîde-i huffâş ziyâdan.her âkıle bir derd bu âlemde mukarrer,râhat yaşamış var mı gürûh-ı ukalâdan?halletmediler bu lûgazın sırrını kimse,bin kâfile geçti hükemâdan, fuzalâdan.kıl san’at-ı üstâdı tahayyürle temâşâ,dem urma, eğer ârif isen çûn ü çirâdan.i̇drâk-i me’âlî bu küçük akla gerekmez,zîrâ bu terâzû o kadar sıkleti çekmez.
...gelgelelim,beter, bize kısmetmiş.ölüm, böyle altı okka koymaz adama,susmak ve beklemek, müthişgenciz, namlu gibi,ve çatal yürek,barışa, bayrama hasretuykulara, derin, kaygısız, rahat,otuziki dişimizle gülmeğe,doyasıya sevişmeğe,yemeğe...kaç yol, ağlamaklı olmuşum geceleri,asıl, bizim aramızda güzeldir hasretve asıl biz biliriz kederi....evet, ağlamaklı oluyorum, demdir bu.hani, kurşun sıksan geçmez geceden,anlatamam, nasıl ıssız, nasıl karanlık... ve zehir - zıkkım cıgaram.gene bir cehennem var yastığımda,gel artık..ahmed arif http://www.siir.gen.tr/siir/a/ahmed_arif/hani_kursun_siksan_gecmez_geceden.htm