birçok yönetmenin bu filmi beklediğini ve filmin ne kadar seyredileceğini çok ciddi merak ettiklerini düşünüyorum.
dindar camianın edebiyatla ilgilenen, yazılar yazan gençleri bir süredir ciddi anlamda sinemayla da ilgileniyorlar(*) filmleri takip ediyorlar. bu yüzden camianın hassasiyetine uygun filmler ve camiada okunan sevilen yazarların eserleri sinemada talep görebilir diye düşünülüyor.
uzun hikaye, gişeden beklediğini alırsa yönetmenler mustafa kutlu'nun diğer eserlerini, ihsan oktay anar'ın romanlarını (*) sinemaya aktarılacaktır. uzak ihtimal bu tür(*) filmlerin ilkiydi fakat onun da yönetmeni osman sınav gibi daha kabul görmüş ve popüler biri olmadığı için gerekli talebi göremedi.
filmi çekildikten sonra kitabın kapağı da değişmiş. eski kapak gitmiş yerine kenan imirzalıoğlu ve tuğçe kazaz'ın olduğu bir foto koymuşlar. mustafa kutlu gibi bir isim için oldukça sıradışı bir durum.
filmin yönetmeni osman sınav, senaryo ise yiğit güralp'e ait. mustafa kutlu'nun eserinin sinemaya uyarlanması olan filmde başrol kenan imirzalıoğlu'na ait. kadroda tuğçe kazaz, ushan çakır, altan erkekli, güven kıraç, zafer algöz ve cihat tamer bulunuyor. (*)
filme uyarlanması, kitabı okuyan -az çok film seyreden- herkesin zihninden geçen fikirdi sanırım. (#20186)
film güzel olmuş, batı filmleri özentisi birkaç sahne hariç, filmi beğendim.
çekim ve sair fena değil.
fakat o tuğçe kazaz mıdır nedir. filme, filmin geçtiği kasabalara vs. olmamış. turist gibi kalmış.
sanırsınız ki bulgaryalı ali'nin eşi münire değil de rusya'dan falan gelmiş, türkçe öğrenmiş bi kadın işte.
bu profilin yanında oyunculuğu da berbat olunca filme hiç yakışmamış.
uzun hikaye filmi kitap kadar akılda kalacak bir eser olmuş. osman sınav yönetmenliğini konuşturmuş. süpermarket gibi her şeyden koymuş. kitaptaki ayla ve feride karakterini değiştirmiş. kitaptaki suna'yı da ayla'ya yüklemiş. ve mustafa kutlu'nun yapamadığını yapıp harika da bir son eklemiş. kitapta ismi geçmeyen birinci tekil karaktere yazarın ismini koymuş mustafa demiş. filmin son sahnesinde de babasından aldığı remington marka daktiloyla ilk yazısını yazdırarak bu adam mustafa kutlu'nun ta kendisidir diye cıstak cıstak bağırttırmış.
tuğçe kazaz'a gelince oyunculuğu kötüydü ama kitabı okuduğumuzda hayalimizdeki münire'ye çok benziyordu. lepiska saç kavramını çok iyi dolduruyordu. filmde bir dil manyağı olarak en çok hoşuma giden şey şu ki kitaptaki bazı altını çizdiğim kelimelerin filmde de yer bulmasıydı mesela ibibullah sivri külah , allah kerim, ama çok iyi adam gibi şeyler.
yakında hepimizin bir saka kuşu bir küpe çiçeği ve bir de mızıkası olacak sanırım.