çocuklarla girilen ilginç diyaloglar – dertli sözlük
hiç durmaksızın sorular sorar çocuk (*)karanlık mı oldu?evet.niye karanlık oldu?güneş gitti çünkü o yüzden akşam oldu.niye akşam oldu?çünkü insanlar dinlensin diye.-niye dinlensin diye?-günsüz çalışıp yoruluyolar-niye çalışıp........sorular bitmez sokratik yöntem denenmeye karar verilir soru ona yöneltilir.-peki ben sana bişey sorucam soruyum mu?-sor-şimdi akşam mı oldu?-akşam oldu-niye akşam oldu?-akşam olmak istedi-niye istedi?-istemek istedi ondan.-peki.
apartman bebesi olarak büyüyen ufaklığın hayatına dede evinin yanındaki binaya 3-5 tavuk horoz gelmesiyle renk gelmiştir.gece rüyasında 'oros ' görüp hergün onların neden erken uyuyup erken uyandığı üzerine sorular sormakta, sürekli taklitlerini çıkarmaktadır.tabağına gelen şeyin ne olduğunu sorup tavuk cevabını alınca da-ama o gıtgıtgıdaak demez mii diye şaşkınlıkl sorar.bundan sonrasında bir vejeteryan olsa ileri düzeyde dramatik ve bir o kadarda kalabalık cümlelerle junior bir vegan meydana getirebilirdi.ama öyle olmaldı-yok oliş gıtgıdak demez çok lezzetlidir o ye bakim dediko da-tamam dedi afiyetle yedi.
2,5 yaşındaki ufaklık ramazan boyunca trt diyanette yayınaldığını duyduğum ama hiç izlemediğim bi programı çok sevmiştir.karagöz, hacivat , laz, kürt vesaire var heralde...durup durup -sen kimsiin kimsin sen?diye soruyo sonra aynısı ona soruluncabi mürsel diyo bi cemal bi karagözbi gün dedi yine ben karagöz diye bende dedim ki o zaman ben de hacivatdurdu bi hacivat değil hacivat olma dedine oliyim deyince verdiği cevap:-karavat.(*)
bir mekanda otururken yan tarafımızdaki masada üç dört aileden oluşan bir grub vardı. grubun içinde 5-6 yaşlarında bir kız çocuğu ve onun öğretmen anneannesi arasında şöyle bir konuşma cereyan etti:a.a.- nasıl geçti bu senen, gelecek seneye hazır mısın?k.k.- iyi ama gelecek sene zor olacak, biliyorum.a.a.- olsun sen yaparsın.k.k.- bilmiyorum. hiç okuyasım yok...a.a.- neeee, okumayacak mısın? bak hepimiz okuduk ama...k.k.- ya orta okul, lise 100 sene okul mu okuyacam. amannn.a.a.- yüz sene değil 15 sene, 15 sene... bak hepimiz okuduk.k.k.- ella (ellaaam demek istiyor :)) 1,2,3,4…a.a.- ella ne demek?k.k.- güzel bi kız çocuğuymuş. k.k.- ilkokulu okurum çünkü önemli. güzel yazı öğretiyorlar. güzel yazı önemli.a.a.- aaa biz güzel yazı bilmiyoruz. k.k.- hımmma.a.- ben sizin okula tayin oldum biliyor musun? küçük kız sohbeti bıraktı yemeğine baktı. ben de bu arada çocuk ve çocuklukla alakalı derin düşüncelere daldım. küçük kızın, özellikle bizim ülkemiz açısından baktığımızda çok yerinde olan düşünceleri, “biz bu çocuklara ne yapıyoruz da bu mantık ve akıl süzgecini kaybettiriyoruz?" sorusunu kendime defalarca sormama sebep oldu.
öğretmen arkadaşımdan sınıfa: çocuklar türkiye'de bir hafta gezme imkanı mı yurt dışında dört hafta mı?öğrencilerden bir tanesi: türkiye hocam, adana kebap yerik. (*)
okul öncesi grubunda toprak tefekkür edilirken:-arkadaşlar biliyor musunuz, toprak da yaşayan bir canlıdır.5 yaşındaki ibrahim parmak kaldırarak söze girer:+öğretmenim, o zaman depremler toprak hıçkırınca mı oluyor.....?
4 yaşındaki aşırı çekingen, kimseyle konuşmayan kuzenimin oğluyla aramda geçen diyalog. çocuğu konuşturmak için klasik sorular sormaya başladım:+anneni mi daha çok seviyorsun yoksa babanı mı?-seni seviyom beeen.+!?!?!!
bütün gün yaramazlık yapan 3 yaşındaki kuzenimle aramda geçen diyalog;
ben: eğer biraz daha yaramazlık yaparsan kalbini kıracağım
kuzenim: ben çok güzel bir adamım benim kalbimi kıramazsın.
böyle bir cümleden sonra gerçekten kıramadım.