son – dertli sözlük
her şeyin kaderi. kader sözlükte, "ölçü, takdir edilen" anlamlarına geldiğine göre. her son ölçülmüştür. başlangıcın ölçülüp biçildiği gibi, her son'da ölçülüp biçilmiştir. bir şey son buluyor ise, o şeye ölçülüp biçilen o kadarmış demek gerek.

son bulan hayat ise, umutlar ve düşler ne derse desin, o hayatı ölçüp biçenin varlığı bilinmeli. sabır kendisi acı, meyvesi tatlı. yani sonu tatlı. yani sabrın kaderi tatlı. sabra ölçülüp biçilen tatlı.

her şey başladığı gibi son bulur. biz istesekte, istemesekte. bu ölçülüp biçilme bizim kudretimizde değil. bize bu irade verilmemiş. nefes almak nasıl gayr-i iradi ise, ve nefesi tutmak kaderi değiştiremez ise, sonu değiştirimeye çalışmak denilen budalalık, aslında ölçülüp biçilenin o şey olmasından başka değildir.

bu son olsun.
hz. amine'nin hasta yatağında iken iki cihan saadeti oğluna söylediği son sözler de her şeyin bir sonu olduğunu bize salık veriyor. ne demişti:

her diri ölecek, her yeni eskiyecek, her yaşlı dünyadan ayrılıp gidecektir. i̇şte ben de ölüyorum. fakat adım ebediyyen kalacak. çünkü arkamda hayırlı ve tertemiz bir evlat bırakıyorum."
dertli sözlük'ün yeni butonu.
son ziyaretinizden bugüne girilmiş tanımları gösteriyoruz.
şimdilik günü esas alıyor, son ziyaret ettiğiniz günden (ziyaret günü) bugüne bütün tanımları listeliyor.
belki ilerde günü değil de çıkış yaptığınız dakikaki esas alır.

ismini son olarak düşündük, ama aslında çok da düşünmedik.
yani daha iyi bir öneri olursa, ismini değiştiririz.
güzel bir filmin sona ermesine üzülüyoruz. güzel bir yaz tatilinin bitmesine üzülüyoruz. sevdiğimiz bir müzik bitince boşluğa düşüyor ve tekrar tekrar dinliyoruz. aşikar bir gerçek ki her şeyde bir son, bir yok oluş var. ancak ben yok olan ve nihayetinde sona eren şeyleri sevmiyorum. güzel bir film asla bitmemeli, hayatım boyunca baharı yaşamalıyım. çünkü sonsuzluğa aşığım…
sebebini ve gayesini sonsuzluktan alan ve ihtişamlı bir insicama haiz nağmelerle bezenmiş yaşam senfonisi… sonsuzluğa adım atmadan önce bıraktığı imzası hiçbir zaman hafızalardan silinmeyecek ya da sadece melekler tarafından anlaşılacak.
işte aradığım şey bu. sonu olmayan bir hayat şarkısı…
her şeyi düzeltmeye kalkışmanın yok ettiği… akıbetini belirleyen her şey, hayatın ve ölümün. son zamanlarda en çok uğradığım cadde, oldukça kalabalık. yön ve yöntemimi şaşıracağım kadar ışıklı ve yollar çamur. havada karanlık bir sis, yoldaşım kitaplar. hakikatin siyasetini bulmak için kördüğüm haline gelmiş kavramların bulmacasını canhıraş bir halde çözmeye çalışırken dirseklerini çürütmüş bu şair zaman zaman ölüme aşık. çıkmaz sokaklarda kaybolan insanların yankılanan çığlıkları sağır etmiş kulaklarını, şahit olduğu acılardan gözleri görmez olmuş. kulakları tırmalayan bu feryatlar: yani bir isyan. kendine isyan, çevreye isyan, düzene isyan, dünyaya isyan… sonra o çığırtkanların kulağına eğilerek şöyle söyledi: fazla bağırmayın, sesiniz kısılır!
ne? bu son çok mu saçma oldu? her şeyin bir sonla noktalanacağına inanan o çığırtkanların feryatları daha saçma değil miydi? benimkine neden böylesine şaşırdın ki?
her şeyi düzeltmeye kalkışmanın yok ettiği…