mutluluk şükretmeyi bilmektir.
mutluluk, korkmadan güvenle yaşamaktır. dünü unutup yarının dua ile güzel olacağına inanmaktır.
bir duygudur hüzün gibi, sevinç gibi...devamlı olması normal degildir...karıştırıldığı şey bir haldir. o halin adida huzurdur.... huzur mutlulugu içinde taşır ama gerçek huzursa....yoksa gecici seylerde duyulan mutluluk ebedi huzur degildir....
mutluluk diye bir şey yoktur. olmayan şeylerin tanımı da yoktur. verilen bir zaman bir de mekan vardır. hissemize düşenler yaşanıp geçer. ötesi yok.
annemle babamın uzun uzun sohbet edip uyumamaları, gülüşmeleri, annemin kalk kız namazını kıl diye bağırması, babamın her seslenişimde yavrum diye cevap vermesi, abimin her istediğimde para vermesi. mutluluk budur benim için (*)
peşine düştükçe kaçan bir şey sanırım. kendi kendimize mutlu olmayı bilmeliymişiz. nasıl olacak o iş? mutluluk içimizdeymiş. bilmiyorum, mutluluk nedir? neden mutluyken huzurlu hissetmez insan. neden doyasıya gülerken bir anda hüzün çöküyor. peşinde ömrümüzü tükettiğimiz hedeflere ulaşmanın verdiği mutluluk neden bu kadar az?dünyaya bağlandıkça, burnumuzdan geliyor. bunu anladım. aradıkça mutluluk kaçıveriyor. bu dünyadan tamamen soyutlandığım zamanları hatırlıyorum. sadece ders çalışırdım. ufak bir tatlı yiyecek param olmuştu. o zaman o tatlı benim için koca bir mutluluktu. şimdi yediğim tatlıların tadı neden bu kadar yavan?
birçok filozofa göre insandaki tüm arzular aslında birbirinin tetikleyicisi hükmündedir. en derine inildiğinde ise mutluluk görünür. bu fikre katılmıyorum. kanaatimce insanın en büyük arzusu mutluluk değil, sekinettir. burada statik bir oluştan değil, düzenli bir akıştan söz ediyorum. insanda nefis kaos kutbunu, ruh ise kozmos kutbunu temsil eder. her ne kadar bunların arasındaki çekişme hayatı gösterir gibi görünse de, işin aslı böyle değildir. yani dışarıda gördüğümüz hayat, hayat mertebeleri arasında belki de en düşüğü, en verimsizidir. asıl hayat, kendisini dengede, ruhun hükmü altına girmiş bedende gösterir. hal böyle olunca insan iradesi mutluluk arayışının ötesine geçer...
başkalarının mutluluğunu görmekle sahip olunan duygu. aksi durumda haset devreye girer.
bir zülfü livaneli romanı ve romandan uyarlama 2007 yapımı 2 saatlik bir ağır dram filmi. murat han ve özgü namal oynuyor. seneler sonra sadece içimi sıkan bir hisle hatırlayabildiğim iyi film.
allah için bir şeyler yapmak,yapabilmek.bu yolun yolcusu olmak.birine faydalı olmak.liste uzar gider ama özü vazgeçmeden, yılmadan, ümitsizliğe kapılmadan devam etmek.çünkü sonuç değil yolda verilen emek önemli.