yalnızlık – dertli sözlük
okyanusta çok eskiden kalma unutulmuş bir şamandıra. belki demirli belki demirinden kurtulmuş serbest. kimi vakit kuşların kimi vakit deniz mahlukatlarının ve belki kimi vakit hâlâ gemilerin işine yarıyor. ama o durumuna şükredip kabul etse de bunların birçoğuna maruz kaldığını düşünüyor. kuşların pislikleri, deniz mahlukatlarının yuvaları, gemilerin dalgaları... her gün aynı gibi görünmüyor artık ona. güneş aynı yerden doğsa da gök aynı gök olsa da biliyor ki farklı... hepsinin üzerinde dünün izi kaldı. dalgalar hergün tahmin etmediği yerden sardı, salladı... ve o şamandıra... belki demiri belki onu sabitleyen bir kaç çelik halat ve en önemlisi nerede olduğunu bilmese bile orada olması gerektiği inancına tutunarak yaşadı. yaşıyor. yalnızlık... biraz böyle görünüyor.
dağlar... sıra dağlar...güneş görmeyen yerlerinde yaşamak hep... yol bulamadan, yol alamadan... ne olduğunu bile anlamadan... tek duyduğun devamlı uğultu, rüzgarın uğultusu... sarıp sarmalayan da sadece soğuk...
i̇ngilizce'de loneliness mecburi yalnızlığı, solitude ise seçilmiş yalnızlığı ifade eder. türkçe'de böyle bir şey bilmiyorum ama gerekirse uygun bir ifade oluşturup empoze etmek lazım. i̇nsanların düşünce dünyalarında böyle bir ayrım olmalı.
#498966 bizde özellikle son yıllarda seçilmiş yalnızlık için tek başınalık ifadesinin kullanıldığını görüyorum ama ne kadar karşılıyor tabi tartışılır.
yalnızlık... yansımasızlık... ışığınızın herhangi bir şeye ve ya kişiye çarpıp geri dönmemesi hali, her anlamda. bir bakıp geçen, lazım oldukça gören, öylesine yakınlarınızda bulunanlar... liste uzar gider. sonuç olarak siz onlardan yansımıyorsunuz. onlar sizin için ne kadar şeffafsa siz de o kadar şeffafsınız. hayaletler topluluğu. bu yansımasızlık, ışığınızın karanlık içinde kaybolup gitmesi hem içinizde hem dış dünyada karanlığa alışmanıza sebep. garip bir hâl.