anadolu gençlik derneği – dertli sözlük
kendisini siyasete kaptıran dernek. başlarım ak partisine de saadetine de... milleti birbirine düşman etmekten ve hayırlı işleri zorlaştırmaktan başka işe yaramıyor bu eğilim. bir siyasi parti ile gönül bağın olabilir ama bu bağlılığı da yeri geldiğinde rafa kaldırmayı bileceksin.

hakikat karşısında 3 maymunu oynayan ve ankara'yı kuşatan çürümüş zihniyetin astığı i̇srail bayraklarını bir bir indirip filistin bayraklarını asan, bir dakikalık değil ömürlük filistin sevdalısı dava gençlerinin yetiştiği yuva. nerede ılık su mücahitleri! sturbuckslarda twit atıp ortamın havasını mı kokluyorlar? bir kere de omurgalı olsalar da görsek şu ahir ömrümüzde ama yine bi kılıf uydurulmuş hazırda bekletiliyor bu kaçıncı çalınan minareye uygun...
(bkz:one minute)
https://dai.ly/x88sac3
12 yıllık gurbet hayatımda birçok cemaat, dernek, vakıf ve tarikatta bulundum. hepsini alemimde değerlendirebilecek üst bakışı ancak agd'de yakalayabildim. gittiğim her yerde hayatın sadece bir yönüyle ilgileniliyordu. cemaatlerde o cemaatin kendi kitapları günlük olarak okunuyor, haftalık sohbet yapılıyor ama o çemberin dışına bir adım atmaya dahi ikrah nazarıyla bakılıyordu. ısrarında ise şut... onlar için ümmet yoktu. şer'i bir nizamın tahkimi konusunda en ufak bir söylem dahi yoktu. sadece cemaat müntesipleri ve diğerleri...

tarikatlarda ise haftalık bir gün toplu zikir, günlük evrad, arada gözyaşlarını akıtacak menkıbeler... ama nedense ümmet namına tek bir kelime edilmiyor, ümmetin geleceği ne olacak diye bir düşünce hiç yok. bıraktığım tarikata 10 sene sonra gitsem yine aynı manzara... haşa kötülemiyorum. sadece girdikleri dar kalıplar canımı sıkıyor. onu anlatmaya çalışıyorum. yani farkında olunmadan "zikrini çek, ibadetlerine dikkat et, işte örnek cennetlik insan" söylemi mevcut. cihat kelimesinin c'si dahi yok.

kısacası gittiğim bu cemaat ve tarikatlarda farkında olunmadan kısmen laik bir bakış açısıyla hareket ediliyor. orada bulunduğunuzda ahirette, dışarıya adım attığınızda dünyadasınız.

ilk defa agd'de dünya ve ahiret arasında bir denge sezdim. en azından söylemde kalsa dahi şer'i bir nizamın tahkiminin lüzumu, dünya müslümanlarının halinin ne olduğu ve ne olacağı, gelir dağılımındaki adaletsizliğin nelere vesile olduğu şuuruna her müslümanın sahip olmasının şart olduğunu işittim, -inşaallah- şuuruna erdim... cenab-ı hak dünya ve ahirette müntesiplerine yardımcı olsun. diğer grupları da katarak daha uzun ve detaylı yazmak isterdim ama insanların alakasızlığı beni bundan men ediyor.
bir tanıdık vardı. bugün bir yerde karşılaştık. garip bir şekilde hızlı yükselen arkadaşlardan. bu dernekte de baya üst basamaklara çıktığını bugün kendisinden öğrendik. yine aynı dernekte senelerdir iş yapanları var, bir adım ileri gidemediler. hatta geri gittikleri bile oldu. garip.
her şeyden önce buram buram samimiyet kokar. bir sistematiğe sahip olmalarına rağmen fikir ve aksiyon planında sloganın ötesine geçilmiyor. allah dinden imandan ayırmasın, ne diyelim.
küçüklüğümden beri faaliyetlerine katıldığım yönetim kadrosundan hocalığa, sosyal medyadan okul ziyaretlerine kadar birçok faaliyetinde gönüllü olarak bulunduğum bir dernek. bir dernek diyorum çünkü artık anlam yüklemiyorum. önceden agd fedaisi idim şimdi kıyasıya eleştirip vaktimin çoğunu orada geçiren biri oldum. o şube toplantılardan, divanlardan, bitmeyen alkışlardan bıktım. bir toplantı için anadolu yakasının bir ucundan avrupa yakasının bir ucuna beni sürükleyip adına cihad diyemezsiniz. toplantı da toplantı olsa bari, oriflame toplantıları tadında geçiyor. i̇lçede hoca olarak kalmak daha iyi. hatta hoca bile değil gençlerle oturup çay içip muhabbet etmek, proje yazıp vakfa sunmak sonra hayatına bakmak iyi. aksi halde özel hayat diye bir şey kalmıyor.
acaba milli götüş iktidara gelirse kendini nasıl muhafaza edecek piyango çıkınca etrafta toplanan dalkavuk tiplerden? bu ihtimali düşünmeliler bence
güzel faaliyetleri var. organizasyon kısmında iyi olsalar da, lidersiz oldukları için beklenen reaksiyonu veremiyorlar.
saadet partisi doğru zamanda siyasetin içinden siyaset üstü bir konuma geçseydi, parti ve partililer, dolayısıyla partiye bağlı agd gibi kuruluşlar, bugün çok daha sözü dinlenen, itibarlı bir konumda olurdu. ancak saadet partililerin ısrarla her seçime girme gayretleri, mantıktan uzak, duygusal akp düşmanlıkları ve bu siyasetin içine vakfı da dahil etmeleri, bugün çok daha geniş kitlelere hizmet edebilme potansiyeli olan vakfı, belirli bir marjinal kitle olmaya mahkum ettiğini düşünüyorum.