özellikle son dönemlerde altın çağını yaşamaktadır.yanmayan kefen satanlar, cennet vadedenler, sidik içiren şarlatanlar, aslı astarı olmayan hikayeleri keramet diye yutturan menkıbeciler, 'mehdi' olduğunu veya 'seçilmiş' olduğunu söyleyerek adam toplayan yalancılar, "sırlı dualar" denilerek tv ekranlarından bağırarak kitap satmaya çalışan kalpazanlar, namaz öğreten seccadeler, kuran okuyan kalemler, ezan okuyan kabeler ve bunun gibi şeylerle din ticaretinin dik alasını yapanlar...oysa eskiden hurafe dilek ağacı ya da nazar boncuğu filan gibi şeylerdi. gelinen zamana bakın; günümüzün şeytanlıkları yanında eskinin hurafeleri bile masum kalıyor..
birgün hazreti aişe bi cümle içersinde hurafe diyor ve peygamberimiz-s.a.v-hurafe ne demek biliyor musun diye sorup bilmediğini bildiği içinde anlatıyor,
hurafe,uzre ehlinden bir adamdı,onu cahiliyye döneminde cinler esir almıştı.uzun bir dönem onların arasında kaldı ve günün birinde onu insanlar arasına bıraktılar.o da cinler arasında gördüğü acaiplikleri insanlara anlatmaya başladı ve bunu duyan insanlar da artık onu,hurafenin sözü,diye tavsif etmeye başladılar.-ahmed bin hanbelden rivayetle-