veda – dertli sözlük
erdem bayazıt üstadın bir şiiri.

bu şehirden gidiyorum
gözleri kör olmuş kırlangıçlar gibi
gururu yıkılmış soyatlar gibi
bu şehirden gidiyorum.

i̇nsanlar taş gibi bana yabancı
ağaçlar bensiz hüküm giyecek bulvarda
bir tanbur bir yalnızlığı anlatıyorsa
o ışıksız pencereden
ben onu duymuyor gibiyim
bir ağaç ölüyorsa kapınızın önünde
ben onu bile duymuyor gibiyim.

bu şehirden gidiyorum
gömerek geceyi içime
sabahın hüznünü beklemeden
gidiyorum bu şehirden.
bir haktır. her insana bu hak bir şekilde tanınmalıdır. aksi takdirde ''veda'' insan içinde sıkışıp kalan toksit bir ukdeye dönüşür. insan; insana, düşüncesine, şehrine... kısacası muhatabı olan her şeye veda edebilmelidir.
zülfü livaneli nin senaryosunu yazdığı ve yönettiği, mustafa kemal'in mektepte arkadaşı salih bozok'un sözde suçunu üstlenmesiyle başlayan ve daha nice nice nice kahramanlıklarının ve okul yıllarının anlatıldığı; çocuklar için çok dehşetli, iç karartıcı hatta travma bir film.

niçin özellikle çocuklar için çünkü filmin yayınlandığı 2010 yılında ilkokullu ve ortaokullu çocuklar sinema salonlarına doldurulur film izletilirdi. hem de birkaç kere. ben kaç kez izlediğimi hatırlamıyorum mesela.

travma oluşturmasının sebebi ise daha filmin başında, en başında dolma bahçe sarayında bir odada, salih bozok'un yumruğunu tak tak tak tak tak tak... diye dolaba vurmasını ve aynanın karşısında silahı çenesinin altına dayamasıyla intihar provaları yaptığını görüyoruz.

sonrasında kapı çalınır oğlu muzaffer gelir. bu çocuğun ağlamasını unutamıyorum.
salih bozok evladına, ''okul nasıl, iyi gidiyor mu?'' diye gereksiz sorular sorup sadede gelir.

''atatürk maalesef komada oğlum. ve şunu bilmeni istiyorum: eğer ona bir şey olursa bende hayatıma son vereceğim.''

oğlu sandalyeden fırlar

''baba ne diyorsunuz!?!!?!??''

''çok düşündüm oğlum. o öldükten sonra bir hayat mümkün olamaz benim için. bu nasıl söyliyim. oksijensiz yaşamak gibi bir şey.''

neeee

minicik çocuklara izletilir mi bu?

sonra birde diyor ki ''ağlama''

neyse filmin sonunda saat tam 09.05 'te mustafa kemal ölür, salih bozok elini öper, koklar sonra merdivenlerden pıtır pıtır inerek intihar etmeye gider. masasına oturur. silahı kalbi ile göbeği arasına bastırır ve ''bam!'' masaya, kalemine gözlüğüne kanlar saçılır.

sonra bir yazı çıkar

''salih bozok ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldı. 21 nisan 1941'de öldü''

the end

yazıklar olsun. büyükler hadi izlesin ama küçücük çocuklara bu yapılır mı?!
gecmis olsun dusunen adam. allah saglik sihhat versin. burada goremeyecek olsak da, biyerlerde senin gibi insanlarin varligini bilmek guzel. selametle.
geçmiş olsun.bu sözlükte tartışma uslübunu bilen ve kendisinden istifade ettiğimiz yazardır.sıhhate kavuşunca yazabilmesini isteriz.allah acil şifalar versin.
öncelikle geçmiş olsun. sözlüğümüzün değerli kalemlerinden iyi bir yazar kardeşimizdiniz. farklı düşünmemize olanak sağladınız. sizde hakkınızı helal edin. en kısa zamanda sağlığınıza kavuşmanız ve tekrar yazmanız temennisiyle.
sözlükteki birkaç aklı başında ve kalemi düzgün yazardan biri olan kardeşimizin vedasıdır. nedense hep iyi insanlar erken giderler. mekan bilgisiz görgüsüz anlayışsızların oyun alanı oldu.
ayrılmak. bu sözlüğe başladığımda hem yazı yazma tekniklerimi geliştirmek hem de elimden geldiği kadar sözlükteki dostlarıma faydalı olma gayreti içinde oldum. yazdıklarımı kimi zaman bir kitaptan, kimi zaman izlediğim bir dizi ve filmin tekrar yorumlanması ve yeniden kurgulanması şekliyle, kimi zaman da bağımsız ve tarafsız haber sitelerindeki ropörtajlar, haberler ve analizlerden faydalanarak yazdım. elimden geldiği maksimum fayda gayesi güttüm. epey uzun bir aradan bu giriş ve veda ne diye sorabilirsiniz. birkaç gün önce kahramanca bir destanın yazıldığı yıldönümüydü. o destanı anmak istedim. yaklaşık 5-6 aylık uzun bir hastalıktan yeni yeni sıyrıldığımdan dolayı ancak henüz girebiliyorum. rahatsızlığım nedeniyle aktif bir internet kullanıcısı olamayacağım için sözlükte yazamayacağım. burada kısa bir veda yazısı yazmayı sözlükte yazar arkadaşlarıma bir borç biliyorum.çok şeyler paylaştık. çok konulara değindik. malum günce bir konu oldupu için bahsedeyim dedim. bir fetö projesi olan dinlerarası diyaloğun müslümanlara kurulmuş bir tuzak olduğundan henüz fetö ile mücadele başlamadan anlattık. (bkz:dinler arası diyalog)mücadelem eskiye dayanır. kesintisiz devam ediyor. belirtme ihtiyacı hissediyorum. yanlış anlaşılmamak babından. bunun haricinde islam dünyasının bu durumdan nasıl kurtulacağı ile ilgili çeşitli fikri paylaşımlar yaptım. islam dünyasının muhatap olduğu devletlerin ve islam dünyasındaki devletlerin siyasi fikri zeminlerini inceledim ve paylaştım. radikalizmin neden kaynaklandığını inceleme gayretine de girdim. artık sözlüğümüzü fikri manada zenginleştirecek yeni yazar arkadaşlarıma emanet ediyorum. üzdüğüm ve kırdığım dostlarımdan haklarını helal etmelerini rica ediyorum.
sevdiğiniz biri ile ayrılığı barındırıyorsa içinde gözler azıcık dolar, ağlamamak için içten içe kendinizi sıkarsınız ve giderken ardından boynu bükük bakarsınız.bazen yüz yüze tanıdığınız çok samimi biri gider bazen de ne yüzünü görmüşsünüzdür ne sesini duymuşsunuzdur ama konuştuğunuz kişiliğini sevmişsinizdir o gider. eskilerin yaptığı gibi ardından bir sürahi su döküp "su gibi git su gibi gel." demeyi çok istersinizdir ama bazen bazı gidişlerin dönüşü olmadığını bilirsiniz. hele ki gidenler hep karşı taraf olur da geride kalan siz olursanız işte o zaman vedaları hiç sevmezsiniz. yüreğinizde bir burukluk ile "allaha emanet ol." dersiniz ve küçük bir tebessüm ile son vedanızı da edersiniz.