veda – dertli sözlük
sözlükteki birkaç aklı başında ve kalemi düzgün yazardan biri olan kardeşimizin vedasıdır. nedense hep iyi insanlar erken giderler. mekan bilgisiz görgüsüz anlayışsızların oyun alanı oldu.
öncelikle geçmiş olsun. sözlüğümüzün değerli kalemlerinden iyi bir yazar kardeşimizdiniz. farklı düşünmemize olanak sağladınız. sizde hakkınızı helal edin. en kısa zamanda sağlığınıza kavuşmanız ve tekrar yazmanız temennisiyle.
geçmiş olsun.bu sözlükte tartışma uslübunu bilen ve kendisinden istifade ettiğimiz yazardır.sıhhate kavuşunca yazabilmesini isteriz.allah acil şifalar versin.
gecmis olsun dusunen adam. allah saglik sihhat versin. burada goremeyecek olsak da, biyerlerde senin gibi insanlarin varligini bilmek guzel. selametle.
zülfü livaneli nin senaryosunu yazdığı ve yönettiği, mustafa kemal'in mektepte arkadaşı salih bozok'un sözde suçunu üstlenmesiyle başlayan ve daha nice nice nice kahramanlıklarının ve okul yıllarının anlatıldığı; çocuklar için çok dehşetli, iç karartıcı hatta travma bir film.

niçin özellikle çocuklar için çünkü filmin yayınlandığı 2010 yılında ilkokullu ve ortaokullu çocuklar sinema salonlarına doldurulur film izletilirdi. hem de birkaç kere. ben kaç kez izlediğimi hatırlamıyorum mesela.

travma oluşturmasının sebebi ise daha filmin başında, en başında dolma bahçe sarayında bir odada, salih bozok'un yumruğunu tak tak tak tak tak tak... diye dolaba vurmasını ve aynanın karşısında silahı çenesinin altına dayamasıyla intihar provaları yaptığını görüyoruz.

sonrasında kapı çalınır oğlu muzaffer gelir. bu çocuğun ağlamasını unutamıyorum.
salih bozok evladına, ''okul nasıl, iyi gidiyor mu?'' diye gereksiz sorular sorup sadede gelir.

''atatürk maalesef komada oğlum. ve şunu bilmeni istiyorum: eğer ona bir şey olursa bende hayatıma son vereceğim.''

oğlu sandalyeden fırlar

''baba ne diyorsunuz!?!!?!??''

''çok düşündüm oğlum. o öldükten sonra bir hayat mümkün olamaz benim için. bu nasıl söyliyim. oksijensiz yaşamak gibi bir şey.''

neeee

minicik çocuklara izletilir mi bu?

sonra birde diyor ki ''ağlama''

neyse filmin sonunda saat tam 09.05 'te mustafa kemal ölür, salih bozok elini öper, koklar sonra merdivenlerden pıtır pıtır inerek intihar etmeye gider. masasına oturur. silahı kalbi ile göbeği arasına bastırır ve ''bam!'' masaya, kalemine gözlüğüne kanlar saçılır.

sonra bir yazı çıkar

''salih bozok ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldı. 21 nisan 1941'de öldü''

the end

yazıklar olsun. büyükler hadi izlesin ama küçücük çocuklara bu yapılır mı?!
bir haktır. her insana bu hak bir şekilde tanınmalıdır. aksi takdirde ''veda'' insan içinde sıkışıp kalan toksit bir ukdeye dönüşür. insan; insana, düşüncesine, şehrine... kısacası muhatabı olan her şeye veda edebilmelidir.
erdem bayazıt üstadın bir şiiri.

bu şehirden gidiyorum
gözleri kör olmuş kırlangıçlar gibi
gururu yıkılmış soyatlar gibi
bu şehirden gidiyorum.

i̇nsanlar taş gibi bana yabancı
ağaçlar bensiz hüküm giyecek bulvarda
bir tanbur bir yalnızlığı anlatıyorsa
o ışıksız pencereden
ben onu duymuyor gibiyim
bir ağaç ölüyorsa kapınızın önünde
ben onu bile duymuyor gibiyim.

bu şehirden gidiyorum
gömerek geceyi içime
sabahın hüznünü beklemeden
gidiyorum bu şehirden.