nefsin mertebeleri – dertli sözlük
nefs bu mertebeler gibi illa tedrici olarak tezkiye olmaz elbette. zaten bu maddelere kitaplarında yer veren alimlerin hiçbiri "bunları sırasıyla geçiyoruz", demiyorlar.

kur'an bir takım tanımlar yapmış.
tefsir alimleri bunları temel maddeler halinde sıralamışlar.
adına ne derseniz deyin, mertebe, tasnif, grup.
temelde 6 kavram var. bunları yanyana altalta yazın. herhangi birini çağırın en iyi derecesi hangisidir diye sorun. bu sırayla yazacaktır o da. çok basit bir sıralama çünkü.
kötülüğü emreden nefs ile mutmain olmuş nefs aynı sayılır mı hiç?

budistler nefs tezkiyesi yapmazlar, nefslerini öldürürler. onların yaptıkları ile bu mertebelerin ve nefsi ehlileştirmenin çok benzerliği yok.
nefs tezkiyesi allah'ın emridir. müslüman olmanın gereğidir.
kalbin hastalıklarını ve nefsin mertebelerini bilmek de bu tezkiye için zaruridir.

esas kaynak kuran olduktan sonra insan istediği metodoloji ile nefis terbiyesini gerçekleştirebilir.
ister cemaat, ister tarikat, ister bir başına. farketmez. yeter ki kaynak kur'an olsun.
yahut bu konuda kendisinden daha tecrübeli ve bilgili birine danışabilir.
bunlar kaynak şaşmadıkça meşru.
ve hatta lazım.
kur'an eksenli belirlenmiş mertebelerdir. mertebeler kafadan yapılmış bir şey değildir. ayetler açıkça ortadadır. amaç kimsenin imanını ölçmek değildir. kimsenin elinde bir iman ölçer de yoktur. amaç nefsi tanıtmaktır.

--- iktibas ---

özürlerini sayıp dökse de, insanoğlu, artık kendi kendinin şahididir. (kıyamet 14-15)

--- iktibas ---

ayetinde belirtildiği gibi nefsi tanımak önemlidir.

nefs terbiyesi ile müslüman olmak değildir. ama, mümin olmaktır. nefs terbiye edilmeden kimse takvalı yaşayamaz. muttakilerden olmak için nefs terbiyesi şarttır.

--- iktibas ---

ey insanlar! doğrusu biz sizleri bir erkekle bir dişiden yarattık. sizi milletler ve kabileler haline koyduk ki birbirinizi kolayca tanıyasınız. şüphesiz, allah katında en değerliniz, o’na karşı gelmekten en çok sakınanızdır. allah bilendir, haberdardır. (hucurat 13)

--- iktibas ---

allah katında en üstünlerden olmanın yolu takvaca en üstün olmaktır. bunun yolu da nefsi terbiye etmektir. esas nefis terbiye edilmez ise, rab kavramında sapmalara yol açar.

--- iktibas ---

kendi nefsinin arzusunu kendisine ilâh edineni gördün mü? ona sen mi vekil olacaksın? (furkan 43)

--- iktibas ---

günümüzde de birçok örneklerini görüyoruz. bu nedenle nefis terbiyesi, müslüman olmak için gerek şart olmasa da mümin olmak için gerek şarttır.
nefsin terbiyesi hususuna katılmakla birlikte... olayın bir mertebeler zinciri haline getirilmesine karşıyım. islamı seçmiş kişi kur'an'da müslüman, mümin olarak belirtilmiştir. bunlardan birincisinin emaresi kesin ve herkesçe kabul edilebilirken, ikincisi kimsenin tek elinde olan bir şey değildir. özellikleri birçok ayette onlarca şekilde açıklanmıştır ve kişinin mümin olması ya da müminliğinin derecesi bu özellikleri ne derece taşıdığıyla alakalıdır. bu sebepledir ki bazı meallerde "ey iman edenler" tabiri "ey iman iddiası taşıyanlar" şeklinde alınmıştır.

bu iki kur'ani kavram dışında allah müslümanlara sıfat biçmemiştir. bunun dışına çıkarak mertebeler biçmek ve alt başlıklarda özellikler sıralayıp olayı tekelleştirmek hoş değildir kanımca.
yani tasniftir; mertebe değil.

ki kur'an'da da hadislerde de insan nefsi birçok kere şeytan olarak da isimlendirilmiştir. mesela hadislerin birinde geçen peygamberin "benim şeytanım müslüman oldu" ifadesi de nefsine dönüktür.

hâsılı kelam, insan nefsini terbiye etmekle mesuldür ve bu mesuliyetini birilerinin öğretilerine ve kalıp düşüncelerine bağlı kalarak yaparsa rabbini değil, birilerini tanımış olur.
bu ise rabb kavramında sapmalara yol açar, imanı da inancı da bozar.
nefsini terbiye etmek=müslüman olmak değildir çünkü. eğer öyle olsaydı dünya üzerindeki en sağlam müslümanlar hinduistler ve budistler olurdu.
kaynağı doğrudan kur'an olan bir tasnifdir.

kur'an'da nefsi tanımlayan ayetler birçok alim tarafından tefsir edilmiş, ve ayetler üzerinden böyle bir tanımlama yapılmış.
şundan ki; nefsini bilen rabbini bilir. nefsi bilmek ve onu ehlileştirmekle mükellefiz.
kalpler hasta. deva, hastalığın cinsine göredir.

(bkz:kalbin hastalıkları)

uzun tafsilat için ilgili kitapları okumakta fayda var, (konu sadece tasavvuf alimlerinde incelenmiş değil. tasavvufi kaynaklara karşı önyargısı yahut mesafeli duruşu olanlar da (ki asla yadırgamıyorum) farklı tefsirlerden konuyu araştırabilirler)

ben sadece ayetleri yazayım.

1- nefsi emmare, yani emreden nefs.

ayet: ''muhakkak ki nefs, kötülüğü şiddetle emreder.'' (yusuf suresi, 53)
yine başka ayetlerde de rabbimiz nefsin bu emredici özelliğinden nasıl korunacağımızı da bizlere anlatıyor. bunun için ilgili tefsirleri okumak gerek. (son iki cümle aşağıda sıralanmış bütün maddeler için de geçerlidir)

2- nefsi levvame, yani pişmankar, kendini kınayan nefs

ayet: ''levvâme (pişmankâr) nefse kasem ederim...'' (kıyamet suresi 2)

3- nefs-i mülheme; ilhamla nasiplenen, ilhama mazhar olan nefs.

ayet: ''nefse ve onu yaratılış maksadına uygun olarak şekillendirip, ona fücûr ve takvâsını ilhâm edene andolsun!'' (eş-şems, 7-8)

4- nefs-i mutmainne: tatmin olmuş, itminana ermiş nefs.
5- nefs-i radiye; rabbinden razı nefs
6- nefs-i merdiye: cenab-ı hakkın razı olduğu nefs.

son üç madde için de farklı ayetler olmakla birlikte, fecr suresi 27. ve 28. ayetler de her üç kavram da var:
''ey itminana(*) ermiş (huzur bulmuş, tatmin olmuş) nefs. sen o'ndan razı,(*) o da senden razı olarak(*) rabbine dön. (fecr suresi, 27. 28. ayetler)
kim tarafından hangi amaçla belirlenmiş bu mertebeler ve bu mertebelerin aşıldığının onay makamı kimmiş merak ettiğim olaydır doğrusu.