1984 gibi başlayıp kendini arayan adam gibi biten bir tasavvufi roman... abdülkadir es-sufi'nin ingiltere'de bir kütüphane memuru iken fas'a uzanan ihtida hikayesinin ilk bölümü. ilk bölümü diyorum çünkü es-sufi kitabı yazdıktan sonra "fukaradan öğrenilen" tasavvuf anlayışının modern dünyada karşılığı olmadığını kendisi tecrübe ediyor zaten. onun için o da hilafet, islam iktisadı, dünya sistemleri vs. hakkında yazıp çiziyor.
alıntı:
"yalnızca birkaç gün içinde müslümanlığımı ‘fukara’dan öğrenmekte olduğumu anladım.bu yalnızca kur’an’ı , tapınmaları, sünneti kavrayışımın derinlemesinde onlarla birlikte olmaktan edindiklerim değildi, ben aynı zamanda yaşamayı da onlardan öğreniyordum. yani nasıl yürüneceğini , nasıl oturulacaağını, nasıl dinlenileceğini ve ne zaman sessiz durulacağını da, nasıl yemek yiyeceğimi, yemekler karşısında kendimi nasıl tutacağımı, nasıl bekleyip , nasıl hareketsiz duracağımı..."
çevirisinin kötü olduğunu düşünmüyorum, aksine gözüme çarpan hiçbir bariz anlatım hatası yok. kötü olan ismet özel'in garip türkçesi ve alışılmamış kelime seçimleri.
alıntı:
"yalnızca birkaç gün içinde müslümanlığımı ‘fukara’dan öğrenmekte olduğumu anladım.bu yalnızca kur’an’ı , tapınmaları, sünneti kavrayışımın derinlemesinde onlarla birlikte olmaktan edindiklerim değildi, ben aynı zamanda yaşamayı da onlardan öğreniyordum. yani nasıl yürüneceğini , nasıl oturulacaağını, nasıl dinlenileceğini ve ne zaman sessiz durulacağını da, nasıl yemek yiyeceğimi, yemekler karşısında kendimi nasıl tutacağımı, nasıl bekleyip , nasıl hareketsiz duracağımı..."
çevirisinin kötü olduğunu düşünmüyorum, aksine gözüme çarpan hiçbir bariz anlatım hatası yok. kötü olan ismet özel'in garip türkçesi ve alışılmamış kelime seçimleri.