evliliğin temeli sevgi mi adalet midir tartışması – dertli sözlük
ashab-ı kiramdan ebã» said el-hudri anlatıyor. bir ramazan veya kurban bayramıydı. resul-i ekrem efendimiz bayram namazlarını kıldığımız namazgaha geldi. bir tarafta kadınlar da bulunuyordu. onların yanından geçti ve şu hitapta bulundu: "ey kadınlar, sadaka veriniz istiğfarı çok yapınız. çünkü bana cehennemlikler gösterildi, çoğu sizler idiniz." bunun üzerine o kadınlar: ya resulallah, bizler ne yaptık da cehennemliklerin çoğu bizden olmuş" diye sordular. resulullah (a.s.m.) şöyle cevap verdi: "çünkü sizler ötekine berikine çokça lanet eder, kocalarınıza karşı nankörlükte bulunursunuz... (hadis için bk. buhã¢rã®, hayz 6, zekat 44, iman 21, küsã»f 9, nikah 88; müslim, küsã»f 17, (907), iman 132, (79); nesã¢ã®, küsuf 17, (3, 147); muvatta, küsuf 2, (1, 187)
hadisinden de anlaşıldığı üzere: erkek kendisine karşı nankörlüğü sıkça yapan birine adaletle hükmederse; yine adaletin gereği olarak o evlilik ayrılık yoluna girer. sevgi adalettedir sözü teknik olarak doğru olmakla birlikte; esmanın derin manalarına vakıf olmayanlarca sadece bir laf yetiştirme aracı olarak kullanılmış olabilir. yoksa aynı derin anlayışın gereği olarak sevgi intikamdadır (ki allah'ın sıfatıdır) sevgi kahırdadır (ki allah'ın sıfatıdır kahhar) da denilebilir. ayrıca feministlerin evliliğin temeli ihsan, sevgi ve merhamettir sözüne karşılık adalet istemeleri allah'tan bela istemelerinden farklı değildir.
bu hadisten ne anlaşılacağı muhatapların yani kadınların sorunu, buradan herhangi bir müslüman erkeğin "nankörler işte, bu yüzden adalete layık değiller" hükmünü çıkarması ise ümmetin sorunudur. havassa ya da füruata taalluk eden meselelerle temel meselelerin, maslahatın karıştırılması kavram ve kafa kargaşasından kaynaklanır. şeriat haklar ve vazifeler üzerinden işler, asıl olan adaletin tesisidir. åžari, umumu "esmanın derin manalarına" vakıf olmadığı için sorgulamayacak, adaleti ve hak'kı kaldırıp yükseltmediği için sorgulayacak. kadınların "allah rasulü böyle söylüyorsa, kendimizi düzeltmemiz gereken bir eksiğimiz var demek ki" diye ders almaları beklenecek bir hadisten erkekler eşlerine ya da kadınlara yönelik çarpık bakışlarına ait delil çıkaramazlar. illa bir ders isteniyorsa veda hutbesi'nde geçen "kadınlarınız size allah'ın emanetidir" hükmü yeter. emanet, riayet ve ihanet gibi adaletle ilgili kavramları içerir. "(bir de) onlar, kendilerine verilen emanete ve verdikleri söze (harfiyen) riayet edenlerdir. åžahitliklerinde dosdoğru davrananlardır. namazlarını (titizlikle) koruyanlardır. işte onlar, cennetler içinde ağırlanırlar." (mearic 32-35)
bu hadisten çıkarılan sonuç:"nankörler işte, bu yüzden adalete layık değiller" değildir zaten. söz konusu hadis hata yapmaya bu kadar meyyal yaratılışta olan cins-i latifin adalet yerine sevgi ve ihsan taleb etmelerinin evliliğin devamı açısından daha faydalı olacağıdır. bunu da ancak başarılı bir evliliği sürdürmekte olanlar bilir. bu gibi konularda daha çok bekarlar ve feministler hariçten gazel atmaya meyyaldirler. adalet ancak evliliği kic box müsabakası olarak gören biri tarafından temel kabul edilebilir.
kadının neye talip olup olmayacağı kendisini bağlar ama emaneti uhdesinde bulundurması itibarıyla erkek adaleti temin etmek zorundadır. eğer "erkekler kadınlara kavvam" ise bu efdaliyetin temini ancak adalet ile mümkündür. kadın ne isterse istesin, erkek sevgi ve ihsan da dahil ne verirse versin adalet ve emanet temelinde vermelidir. hariçten ya da dahilden gazel attıran, bi-kar ya da bir-karar eyleyen, feminist ya da maskulinist yapan da adalet anlayışındaki eksiklik ya da çarpıklıktır. dünya adaletle kaimdir. kötü adamlara bile adalet lazımdır.
evliliğin temeli allahın rızasını kazanmak ve karşındakinin sana verilmiş bir emanet olduğunu bilmektir.
henüz evliliğe uzak olan kişilerin çok da ilgilenmeyeceği bir konu. kendileri "evlendik te mesele ona kaldı" diyecektir.