mus ab bin umeyr – dertli sözlük
hz.muhammed (sallalahu aleyhi ve sellem)'in insanları i̇slam'a davet ettiğini duyan mus'ab bin umeyr, i̇bn erkam'ın evine(darul erkam) gelerek i̇slam'ı kabul eder. müslüman olduğunu duyan akrabaları onu hapseder. müslümanların habeşistan'a hicret edeceğini duyan mus'ab, kaçarak hicret kervanına katılar ve habeşistan'a gider.
bir süre sonra habeşistan'dan döndü. medineliler'den bir grup i̇slam'ı kabul etti ve hz. muhammed (sallalahu aleyhi ve sellem)'den kendilerine i̇slam'ı anlatacak öğreticiler talep etti. bu görev mus'ab bin umeyr'e verildi. yani medine'ye ilk hicret eden sahabi mus'ab bin umeyr'dir. kendisine verilen bu görev dolayısıyla mus'ab, i̇slam'da ilk öğretmen olarak kabul edilir. medine'de ilk cuma namazı kıldıranın da o olduğu rivayet edilir.
mus'ab bin umeyr bedir ve uhud savaşlarına katıldı. her ikisinde de i̇slam ordusunun bayraktarlığını yaptı. uhud savaşında şehit edildi. şehid edilişi şu şekilde nakledilir: mekke müşriklerinden i̇bn-i kâmia adında biri hz. muhammed (sallalahu aleyhi ve sellem)'de saldırırken, mus'ab bin umeyr onun karşısına çıktı. bu müşrik, bir kılıç darbesiyle mus'ab bin umeyr'in sağ kolunu kesti. mus'ab bunun üzerine sancağı derhal sol eline aldı. i̇kinci bir darbe ile sol kolu da kesilince, sancağı kesik kollarıyla tutup göğsüne bastırdı. bu haliyle kendini muhammed (sallalahu aleyhi ve sellem)'de siper yapan mus'ab bin umeyr'in üzerine hücum eden i̇bn-i kâmia, vücûduna bir mızrak sabladı musab bin umeyr mızrağı çıkarıp yerine sancağı tktı daha sonra yere yıkıldı şehit oldu

defni sırasında onu kefenleyecek örtü bulunamadı. sahabelerden habbab, bu olayı şu şekilde rivayet eder:

biz hz. muhammed (sallalahu aleyhi ve sellem)'le birlikte medine'ye yalnız allah rızası için hicret ettik. artık mükâfatını allah'tan bekleriz. arkadaşlarımız arasında bu nimetlerden tatmadan âhirete gidenler vardır ki mus'ab bin umeyr bunlardan biridir. o uhud günü şehid olmuştu da kendisini saracak bir kefen dahi bulamamıştık. yalnız şehidin bir kaftanını bulmuş ve bu aziz şehidi ona sarmaya çalışmıştık. ancak başını örterken ayakları açılıyor, ayaklarını kapatırken de başı açığa çıkıyordu. bu yoksulluk karşısında hz. muhammed (sallalahu aleyhi ve sellem) bize şehidin başını örtmemizi ve ayaklarının üstüne de izhîr denilen kokulu ottan koymamızı emretti(buhari, cenaiz 27)