boğaziçi üniversitesi – dertli sözlük
https://medium.com/@bogazicindeneleroluyor/boaziinde-neler-oluyor-538ff624f85a


yukarıdaki link, melih bulu'nun rektör olarak atanmasının ardından yaşanan süreçleri delilleriyle anlatan bir yazıya çıkar.

aşağıdaki link ise fişlenme hazzının tekrar yaşanılabileceği benidefisle.com 'dan sözlük nick imle yaptığım fişlenmemdir. :)


https://i.hizliresim.com/bwq6qj.png
melih bulu'nun rektor olarak atandigi universite. normal sartlarda;her ne kadar rektorun "atanmasi" ideal degilse ve atayanin siyasi irade olmasi bunu idealden cok uzak yapsa da;kurumsal gelenegin, ki bu gelenek gayet makul olan bir demokrasi gelenegi ve yoneticilerinin kendilerinden biri olmasi gibi bir gelenek olsa da, uzerinin cizilmesi dunyanin sonu olmasa da;begenmediginiz herkesi provokator, terorist vs gibi yaftalamanizdan biktik, usandik. bu kadar kin, ofke, nefret yetmez mi? insanlarin yonetimden memnun olmama gibi bir haklari yok mu? sizden baska herkes terorist mi olacak son asamada? keskin sirke kupune zarar.
üniversite tercih kılavuzumda puanı yüksek olan üniversiteye giden, bu üniversitelerde çalışanların çoğunda "ben oldum, sen kimsin" havası var. gerçi artık yerli yabancı herhangi bir üninin kapısından selam verip çıkanda bile var o hava. yani günümüz ilim bilim çevreleri olgunlaştırmıyor, öğrendikçe utandırmıyor "utanıyorum çünkü bilmiyormuşum" dedirtmiyor. bilakis kibirle gelene kibir pompalıp ego balonları salıyorlar topluma. odtü sü boğaziçi si nasıl kuruldukları ve ne işe yaradıkları tartışılır. yanlış hatırlamıyorsam oktay sinanoğlu bye bye türkçe kitabında boğaziçi'nin kurucularından olduğunu ama üniversitenin kuruluş amacından saptığını falan söylüyordu ve eğitim şekli aynı farklı ünileri de dahil ediyordu bu sapmaya. hoş ben memlekette ve hatta dünyadaki birçok üninin öncelikli amacının bilim falan olduğunu düşünmüyorum. bilime, ilme saygı duyuyorum ama üniversite fetişizmine de karşıyım. bilim farklı şekillerde ve farklı ortamlarda da öğrenilip yapılabilmeli. neyse bir üniversitenin ülke gündemini bu kadar meşgul etmesi gereksiz.
bununla birlikte orada sapkınların sapıkları savunanların yaptığı şeye ve savunduklarına sonuna kadar karşı çıkmalıyız. yoksa işin sonunda mübarek kitabımız'da anlatılmış olan o hallere düşecek ve sokakta rahat yürüyemez duruma geleceğiz. bunun farkında olmalıyız!!!
#483851 şuradaki yoruma çok saygı duyuyorum ama katılmadığım birçok nokta var. bir kere boğaziçi'nde başörtüsü yasağı başlarda uygulanmamış fakat 2001 sonrasında bu yasağın çok sıkı bir şekilde uygulandığını görüyoruz;

https://www.haksozhaber.net/okul/bogazici-universitesinde-28-subat-3171yy.htm

alıntı;

-----------------------

boğaziçi üniversitesi'nde 1998 yılından beri başta eğitim fakültesi olmak üzere birkaç bölümde sınırlı olarak uygulanan yasak, kampus kapılarından alınmamak suretiyle 13 ağustos 2001 tarihinden itibaren tüm üniversiteye yaygınlaştırıldı. bu tarihten itibaren okula gelen başörtülü öğrencilere güvenlik görevlilerince rektör sabih tansal imzalı bir bildiri verildi. bildiride başörtülü olarak üniversiteye girildiğinde; "yüksek öğretim kurumlarının i̇deolojik ve siyasi amaçlarla huzur, sükun ve çalışma düzenini bozmak veya boykot, işgal, engelleme, personelin işini yavaşlatma gibi eylemelere katılmak, bu amaçlara yönelik eylemleri tahrik etmek" suçlarının işlenmiş olacağı vurgulanıyordu. bu yasağa gerekçe olarak ise; kendisinin görevi sadece yorum yapmaktan ibaret olan avrupa i̇nsan hakları komisyonu'nun karan gösteriliyor ve ekleniyordu: "başörtüsüyle, bu dine mensup olmayan kişiler üzerinde baskı unsuru oluşturabilirsiniz!" bu suçlamaları yönelten rektörle olan görüşme talepleri ise her defasında reddedildi. son görüşme talebine verilen "benimle ancak başlarını açıp gelirlerse görüşebilirler" cevabı, bü yönetiminin başörtülülerle görüşmeye dahi tahammülünün olmadığını ortaya koyuyordu. "burayı i̇stanbul üniversitesi'ne çevirmeyin!" uyarısında bulunan hocalarınsa "liberallik, demokratlık" gibi yaldızlı(!) sıfatların arkasına sığındıklarını, yasak kararının hocaların çoğunluğunun oybirliğiyle alındığı öğrenilince daha da iyi anlaşıldı.

-------------------------

boğaziçi'nin dünya üniversiteleri sıralamasında da istikrarlı bir başarısı yok. odtü, bilkent, koç ve sabancı da aynı durumda. hepsinin bazı dönemlerde sıralamadan düştükleri oldu. boğaziçi'nin en iddialı olduğu sosyal bilimler dahil hiçbir alanda bu üniversitelerden gözle görülür bir farkı yok. hatta son dönemde yayın sayısı/kalitesi olarak geriye de düştü;

https://www.timeshighereducation.com/world-university-rankings/bogazici-university

bir de üniversitelerin başarısını devletten bağımsız olarak değerlendirmek çok makul değil. çünkü türkiye'de bütün üniversiteler doğrudan devlet tarafından kendilerine tahsis edilen bütçeye bağımlıdır. bu bütçeler olmasa türkiye'de hiçbir üniversite kendi imkanlarıyla eğitim yürütemez, buna en köklü üniversiteler de dahil. çünkü bizde ciddi bir sanayi/iş dünyası-üniversite iş birliği yok. örneğin harvard veya princeton'un başarısını amerikan hükümetinden bağımsız değerlendirmek mümkündür, fakat türkiye için böyle bir kıyas doğru olmaz. yakın zamana kadar öğretim görevlisi maaşları çok komik düzeylerdeydi, en ciddi zam yine yakın dönemde ak parti hükümeti tarafından yapıldı. üniversitelere de çok ciddi bir tahsisat ayrılıyor. tübitak da aynı şekilde proje fonlamakta çok cömert. çok yüksek bir bütçesi var, eskiden sosyal bilimlere neredeyse hiçbir destek verilmiyordu, artık destek yelpazesi de çok genişledi, isteyenler araştırabilir.

bu tarz üniversitelerde kendilerini liberal diye pazarlayan çok insan gördüm. birçoğu seni müslüman kimliğinle kabul etmez. benim müslüman/başörtülü/namaz kılan arkadaşım var demek "müslümanlar köpek değil, insan ısırmıyor" demenin daha kibar hali. yoksa sana sadece tahammül ediyorlar.

ben üniversitedeyken solcu grupların sopalarla mescid kapısına dayandıklarına da müslüman öğrencileri fişlediklerine de bizzat şahit oldum. müslüman kimliğinle bir öğrenci kulübü kurmana, sıradan basit bir bildiri dağıtmana asla izin verilmez ama faşist olan yine ak partililer olur. yine aynı insanlar sabah saat beş buçukta küçük bir gruba sadece organize olup sabah namazına gittikleri için saldırdılar. kendi imkanlarıyla osmanlıca kursu açan insanları tehdit ettiler. peygamber efendimiz'e salat ve selam cümlesi bulunan küçük bir afişin kampüsün hiçbir yerine asılmasına müsaade etmediler. çanakkale anma programını dahi "bastılar".

yine bu tarz "top" okullarda ciddi bir kadrolaşma da var, kimse bundan bahsetmez. üniversite hocaları yıllarca aralarına bir tane farklı görüşlü insanı kabul etmediler. buna boğaziçi'nin meşhur "liberal" yıllarında rektör üstün ergüder'in bütün ısrarlarına rağmen hoca alarak alınmayan ahmet davutoğlu da dahil. yine aynı yıllarda şerif mardin'i de aralarında tutmayan aynı "özgürlükçü" hocalar maalesef. boğaziçi ve odtü'de bir tane dahi başörtülü hoca yok, acaba neden?

velhasıl bu insanların bize olan kini/nefreti/tahammülsüzlüğü unutulur/hafife alınır cinsten değil. dolayısıyla müslüman hassasiyetine sahip insanların bu gürüha olan eleştirileri mesnetsiz değil. madalyonun diğer yüzü de çok karanlık, vesselam.
bu gece itibariyle cumhurbaşkanı kararı ile hukuk fakültesi ve iletişim fakültesi kurulmuştur.


#483851
hayaldi gerçek oldu! onlar konuşur ak parti yapar. (*)
görüyoruz işte taksim gezi parkı eylemi fetöcü polislerin kışkırtmasıyla mı hükümet karşıtı gösterilere dönüşmüş yoksa hükümetin ve merkezi yönetim araçlarının beceriksizce kullanılmasından dolayı mı olaylar kontrol edilemez boyutlara ulaşmış.

mesele ağaçmıymış yoksa senini duyurmaya çalışan y kuşağının o hengamede kaybolması mıymış. devlet sesi bastırılanların sesini duymak zorunda olduğunu ne zaman farkedecek.

yahu 1 tane okul bırakmadılar geleneği olan 1 tane bile lise kalmadı çocukların gururla ben buradan mezun oldum diyebileceği: 2 satır kod yazmayı bilmeyen bilgisayar ömründe bobin görmemiş elektrik kumpas kullanmayı bilmeyen makine mühendisleri ile doldu ülke. ekonomik hareketlilik olsun diye her şehre 2-3 üniversite açıldı. bu çocuklara tüm ekonomi doludizgin iyi gitse bile iş bulmak mesleklerini yapma imkanı vermek mümkünmü hayır değil. peki bu çocuklara yurtdışında iş bulabilecekleri seviyede bir eğitimden geçirdinmi hayır. ama hepsine sistematik olarak diploma verdin.

kamu dışında hiçbir yerde iş imkanı bulunmayan bölümlerden ihtiyacın 3-4 katı mezun verilmesini sağladın.

yap-işlet-devret saçmalığı ile inşaa edilmiş otoyollara köprülere havalimanlarına daha 2. 3. senesinde maliyetinden daha yüksek yekün garanti geçiş ödemesi yaparken bu gençlerin susmasını istedin.

ülkenin tasarruf oranları ken 0 reel faiz diye tutturdun. görüyoruz ülkece 0 reel faizi. ne tüik'e nede devletin diğer kurumlarının açıkladıkları verilere güvenin kalmamasına neden oldun. devlete güvenin canına okudun.

neredeyse her 4 gençten 1'i işsizken çağın getirdiği nev-i zaman sektörlerini türkiyeye getiremiyorken gençlerden destek beklemek çokça hayal işi.

eli yüzü düzgün eğitim veren bir kaç okulu siyaseten ele geçirmeye çalışmakta oldukça trajikomik bir sahne. sevelim yada sevmeyelim o okulun hocalarının yerine yenisini koyabilecek insan kaynağına bile sahip değil mütedeyyin camia. ne yani zihinlerimi ele geçireceğiz . kalplerini mi elimizde tutacağız.

öğreneceğiz arkadaş paşa paşa öğreneceğiz biz nasıl mütedeyyin camia olarak kendimizi paşa paşa kabul ettirdiysek, laik camiayı da paşa paşa kabul edeceğiz. birlikte yaşamayı ya kolaylıkla yada zor yoldan öğreneceğiz. öyle heyt höyt diyerek bu işlerin olmayacağını hükümetin anlaması ve bir şekilde anlatması gerekiyor.

vakti zamanında kadayıfın altı kızarmıştı şimdi de üstü kızarmak üzere.
boğaziçi üniversitesinin hiçbir başarısını görmedim. aksine hep i̇slami değerlere hakaretle gündem oldular. i̇çlerinde müslüman olan bir kesimde var tabi. onlar zaten bu tür durumlarda tepkilerini koyuyorlar. körler sağırlar derken twitter'ın kendi işine gelen konuları başta tutmasını, boğaziçi'ndeki azgın grupla twitter'ı yönetenlerin aynı tarafta olduğundan bahsediyordum. ne acı ki ülkenin güya en başarılı üniversitesi lgbt, peygamberimize hakaret vb konularla sık sık gündeme geliyor.
boğaziçi üniversitesinde şayet hukuk bölümü olsaydı, üniversiteye hazırlanırken hedeflediğim üniversite olurdu. başörtüsü yasağında üniversiteler çağ dışı zihniyetlerine devam ederken, başörtülü öğrenciler bu okula rahatlıkla girebiliyorlardı. dünya üniversiteleri sıralaması yapıldığında en köklü üniversitelerimizin esamesi dahi okunmazken boğaziçi sıralamalardaki yerini her daim alıyordu.
üniversiteye hazırlanan kafası basan gençlerin en büyük hedefi olması da tesadüf değildi nitekim...

şimdi sen takır takır iş yapan, ülkenin en iyi kafalarının gittiği bir üniversitenin çarkına çomak sokacaksın, sonra da öğrenciler protesto edince bu işi de dış güçlere bağlayacaksın. hadi oradan! hadi oradan! hadi oradan!
saçmalamada da bir izan olur ya hu!

şimdiye kadar açtığın üniversitelerde ne başardın da başarılı bir üniversiteye tepeden müdahale etme hakkını kendinde buluyorsun?

evet, üniversitede yapılan protestolar içerisinde islama, kutsallarımıza ve kültürel değerlerimize karşı yapılan hakaretler kabul edilemezdir; ama bu olayların başlangıcının ne olduğu hususunda üç maymunu oynamak neyin kafasıdır?

kendimizi kandırmaya gerek yok; bu ülkede savunma sanayii ve ulaşım dışında dişe dokunur neredeyse hiçbir alanda ciddi bir gelişme kat edemedik. eğitimde, yargıda ve üretimde ise dibe vurduk! ve bunun sorumlusu dış güçler, içimizdeki irlandalılar falan değil; bizzat bizim mahallenin siyasetçileri.
dünya 5'ten büyüktür naraları atarken, ülkeyi 5 büyük şirketin ahırına çevirenler de bu adamlar.
ama her defasında mağduriyet ve kandırıldık edebiyatı yapıp, bunu da (her geçen gün sayıları azalmaya devam etse de) ülkenin büyük çoğunluğuna yedirenler de bu adamlar.

ülkede muhalefetin de ne olduğu ortadayken, çözüm yine kendi içimizde; ama birazcık selim akılla konuşan birisini görünce cadı avına çıkıyoruz. şşş! şimdi zamanı değil! burada hak ile batıl savaşı veriliyor, bunun sırası değil vb. söylemlerle ya susturduk ya küstürdük. şimdi körler sağırlar birbirini ağırlıyor;
ne mutlu türküm diyene!
iyi dersler güzel ülkem...
biden icraatlarına başlamış.zaten ilk işi kendi ülkesinde lgbt'ye açıktan destek vermek olduğu gibi türkiye'ye de iğrençliklerini bulaştırma kaygısında.aslinda kukla.arkasındaki karanlık lobilerin kuklası.ama bir o kadar da iğrenç.peki ya içimizdeki biden'cılara ne demeli.pek ıslah olacak halleri yok bugünlerde yine boğaziçi üniversitesinde eylem yapıyorlar.en kutsalımıza bile hakaret eden bu iğrenç güruhun belasını en kısa zamanda bulması duasıyla.yine twitterda gündem olmuşlar kendilerince.körler sağırlar birbirini ağırlar durumu.