saadet partisi – dertli sözlük
saadet partisi'nin ümmet için düzenlemiş olduğu mitingler parti bayrağı olduğu için kıyasıya eleştirilir.ama parti bayrağı yüzünden saadet'e verip veriştiren zevat ak parti döneminde abd'nin irak'ı bombalamak için i̇ncirlik üssünün kullandırılmasına herhangi bir ses çıkarmaz nedense.saadet mısırla dayanışma mitinginde parti bayrağı var diye mısır üzerinden oy devşiren bir parti olur, başbakan da toki açılış töreninde rabia işareti yaptı diye ümmetin derdiyle dertlenmiş büyük insan.
m mustafa uzun abi bu konuya ilişkin çok güzel bir yazı kaleme almış okumanızı tavsiye ederim. (http://www.beyazhaberler.com/?p=4708)
erbakan hoca'nın partisi idi. güzel hizmetlerde bulunmuş, faydalı birçok işe imza atmış bir parti idi. türkiye sınırları içine sıkışmış bir düşünce pratiği ile islam alemine açılma davası güdünce kaybetmeye mahkum oldu. milli görüşü kastediyorum. erbakan hoca'nın türkiye sınırları içine sıkışmış bir düşünce pratiğidir. (*) böyle bir düşünce pratği ile sisteme meydan okumak intihar etmekti. erbakan hoca bunu da göze aldı. halbuki bir düşünce sistemi ortaya konmadan plansız ve günü kurtaracak pratiklerle sisteme ve onun elemanlarına meydan okunmaz. bu şekilde islam alemini birleştirme davası gütmek ise içi boş sloganik söylemden öteye geçemez. (*)

gelelim bir başka konuya. saadet partisi ve onun çevresi biraz daha dünyaya açılan, hayata biraz daha realist bakan, geçici çözümlerle, sloganik beyanlarla, geçmişte yapılan icraatleri övmekle uğraşmak yerine; kalıcı çözümler, gerçekçi icraatler ve söylemler, geleceğe ilişkin kararlı ve idealist bir bakış gerçekleştirebilirlerse oy oranları ciddi manada artacak. ama öncelikle kadrolarını gençleştirmeleri, milli görüş denilen şu dar çerçeveden uzaklaşmaları ve yeni bir yol haritası oluşturmaları gerekmektedir.

ayrıca dış politikaya bakış açılarını biraz daha genişletmeleri, tarihin doğru tarafında olmalarını kolaylaştırcaktır. bu nedenle esed ve avanesine olan bakış açıları, ortadoğu'da meydana gelen isyanları kavramaya çalışırken meydana gelen bir büyük bir hatadır. arap isyanlarını başlatanlar, amerika ya da israil olabilir, gerçeklik payı vardır, ama burada diktatörlerin yanında yer almak yerine halkı desteklemek, zulme ortak olmak yerine mazlumun yanında olmak gerekliydi. arap isyanlarını ve oluş biçimini eleştirebilirsiniz, ama bu sizin hakkaniyeti görmenize engel olmamalıdır. gelelim mursi'ni devrilmesi olayındaki fikirlerine. mursi'nin devrilmesi abd'de başkan ve adamlarının işi değil. abd derin devleti (neo-conlar) ile ingiliz istihbaratının ortak bir harekatı gibi gözüküyor. ihvan'ı temizleme politikasını şu şekilde açıklayalım: devlet politikası olarak başlatılan isyanlar kontrolden çıkınca, devrimleri kendi amaçları doğrultusunda ilerletmek için yapılan bir müdahaledir. bu müdahale devlet politikası değil, abd derin devletinin işidir.

gelelim bir diğer konuya. parti ihtiyar heyeti sürekli talihsiz beyanlarda bulunmaktalar. sanki dünyayı ve türkiye'yi 30 sene önce yapılmış bir gözlük çerçevesinden izliyorlar. olması gereken biraz reel-politik olabilmek. tamamen real-politik davranmak amaçlara ulaşmaya engeldir. ama reel-politik olmayı bilmek gerekir. biraz normatif politik, biraz real-politik olmak gereklidir. yani politikayı biraz şartlara göre belirleyecek, biraz da olması gerekeni dillendirecek. hani meşhur diklenmeden dik durmak tabiri buradan geliyor. amaç ideale ulaşmaktır. bu durum öncelikle dünya gerçeklerini kavramakla başlar. dünya gerçeklerini kavrayıp, ona göre tedbirler almak ve ideale ulaşmak için gerçekçi çalışmalar yapmak. saadet partisi'nin daha doğrusu müslümanların genelinde olan bir hal var. ezilmişlik ruhu. bu hal insanları hayattan ve realiteden uzaklaştırıyor. müslümanlar bu yüzden uçarı bir topluluk halini alıyor.

şimdi sorulabilir, akp çok mu başarılı bir politika yürüttü? hayır. idealleri doğrultusunda bir düşünce sistemi ortaya koyamadılar. ab'nin yani batının düşünce sistemini alarak türkiye'ye uyarladılar, oluşturdukları bir düşünce pratiği içerisinde türkiye'yi belli bir noktaya getirdiler. ama bu noktada büyük devlet rolü oynayıp islam birliği için erken bir hamle gerçekleştirdiler. işte tam bu noktada ilkesel olarak erbakan hoca'nın hatasına düştüler. düşünce pratiğinden idealler doğrultusunda ortaya konacak bir düşünce sistemine geçilmesi gerekir. aksi halde yerinde sayan bir hareket sergilemiş olursunuz. büyük devlet olmak için idealler doğrultusunda hazırlanacak bir düşünce sistemine real-politik ve normatif politik tavırları dengeleyerek ulaşmak gereklidir. bu nedenle dünya gerçeklerini kavramak da yeterli değildir. ideallere ulaşmak için bir düşünce sistemi inşa etmek esastır. çünkü ideale ulaşmak için düşünce pratikleri yetersiz kalır.

ama şunu belirtebilirim, saadet partisi'nin bu noktaya gelebilmesi için kırk kağnı ekmek yemesi gerekir.

bir diğer hususta, aşırı partici anlayıştan vazgeçmeleri gerekir. islami gruplardan birkaçında bu anlayış halen sürmekte. bir tanesi nur cemaati, bir diğeri de bu saadet camiası. bu kafa ile hiçbir yere varılmaz. hiçbir iş yapılmaz. sadece kendi cemaatini veya kendi grubunu düşünen, bunun için mücadele veren bir anlayış, islam ümmetine fayda yerine zarar verir.

yani anlayacağınız güzel hizmetleri olan ama bu hizmetlerin artık geçmişte kaldığını bilmesi gereken ve dünya gerçeklerine biraz daha odaklanması ve planlı ve programlı bir şekilde ilerleme gayreti içine girmesi saadet partisi'ni bir nebze de olsa canlandıracaktır. tabi ki söylemeden geçmeyelim, kadrolarını da gençleştirmesi gerekiyor.
saadet vakti geldi şarkısı vardı çocukken. babam bu partiye oy verirdi, annem de anapa verirdi. ben annemle babamın ikisinin de doğru partiye oy verdiğini düşünüyorum. saadete oy veren babam olayları görünen haliyle değerlendiren ve açıktan dobra konuşan bir yapıya sahip, annemse anap gibi ince narin hareketlerin, daha bir basiretli davranışın, itidalin sembolü.

kişi ya da kurumları eleştirmek "yapıcı olmak" amaç olmadıktan sonra müslümanca bir hareket değildir. bizim düşünce dünyamızın kendine has dinamikleri var. tek bir düşman var, o da cehalet. esasında bayrak sallamak sallayana göre saygı da uyandırır, ama bazısının sallayışında bir basitleştirme seziliyorsa bunun üzerinden bir dava ve düşünce geçmişini topa tutmak doğru değil. eleştiriyorum ama neden diye sormak lazım. içerisinde ego uzantısı, tarafgirlik varsa bu bize yakışmaz. öte yandan cevap vermek için kıyasıya bir yarış da bize yakışmıyor. keşke aynı tarafta olmamızın gereği o milyon tane ortak paydaya odaklı yaşasak sürekli, böylece ayrıldığımız üç beş noktanın da hesabını bu kadar nefsani tarafgirliğe dönüştürerek yapmazdık.

cımbızlamak istemiyorum ama şu tartışmanın yapılmasında bazı üslup atlamaları olmasa gayet hayır üstüne hayır var. bir kardeş fikrini beyan etmiş, karşı fikirlerle alış veriş yapılacak. dertli gibi bir ortam da vesile olacak. ama bir kelime damara dokunuyor, öteki de başka bir damardan vurma peşinde.

hep aynı vaziyet arkadaşlar, öteki diye biri yok, sen de o da aynı egoya sahip, aynı beyne sahip, aynı kalbe, aynı vicdana sahip, aynı kıble, aynı kitap, aynı meleğe inanmış, aynı hadisi, aynı ayeti okuyup söylüyoruz. biri bir kusurumuzu söylese, allah razı olsun, koynumdaki akrebi çıkardın demek lazım gelmez mi?
okuduğu cümleyi anlayamayan kardeşler için bir daha anlatmaya çalışayım.
"i̇şin en komik tarafı arap baharı'na amerikan oyunu diyor, mursi'ye darbe yapılınca da bu darbeyi amerika yaptı diyorlar." sözümü daha bir açık anlatayım.
malumunuz olduğu üzere sp arap baharı'nın amerikan oyunu olduğunu yüksek sesle söylüyor. e zaten esed'e de o nedenle defol diyemiyorlar.
milli gazete isimli parti broşürlerinde 'i̇rhal ya sisi' manşeti atıyorlar, ancak kaç aydır bırakın 'i̇rhal ya beşşar' demeyi; 'lütfen koltuğunu bırakır mısın esedcim?' bile diyemiyorlar.
yine sp kanadının kafayı bozduğu bir diğer konu da bop. aynı şekilde arap baharına, abdnin bop projesi, ılımlı islam projesi deyip mesafeli duruyorlar. ancak arap baharıyla iktidara gelen mursi'ye karşı abd onayıyla yapılan darbeye karşı durmalarını mantıklı bir şekilde açıklayamıyorlar.
madem arap baharı abd projesi, abd niye mursi'ye karşı darbe yaptırdı sorusunu cevaplayamıyorlar.
arap baharı bop projesi, mursi'nin devrilmesi bop'a hizmet.. (*) (*)
i̇çinde bulundukları çıkmazı görmek için şu habere buyurun bakın, ihtiyar delikanlı asiltürk ne diyor... (http://saadet.org.tr/haber/oguzhan-asilturk-darbenin-asil-amaci-bopa-hizmetttir)
bayrak açma meselesine gelince, tabi adamlar tc yasalarına göre kurulmuş bir siyasi parti bayrağı değilde; islam sancağı, tevhid bayrağı açıyorlar ya, bizden hoşgörü duymamızı bekliyorlar.
elhamdülilalh müslümanım diyen insanların vicdan azabıdır. boğazlarındaki yutkunamadıkları bir düğüm olmaya devam edecektik. küfür düzeninin içindeki bir karınca bile olsa safını belli edecek batılın zail oluşuna yardım edebileceği her alanda bayrak açacaktır. o bayrağı görmenin hazımsızlığı, parti bağnazlığından ötürü müdür?, vicdan, insaf orucunu bir anda bozmasından mıdır bilinmez. milletin parasıyla parti propagandası yapanlar, odun kömürle yüzdesine yüzde katanlar bu bayrakların altına saklandığı için mi görülmezler...
ampulün ışığı gözleri bu da kadar mı alır ki ab(*) kapısında paspas olmuşken, milli görüşü kafir dostu olarak görür...d8 nedir? chp koalisyonu mudur kafirle dost olmak, yoksa ecevit'e kıbrıs harekatı emri vermek midir? biz hala kanal d ana haber bülteni izliyoruz ve kıbrısı da ecevit kurtardı masalıyla uyuyoruz.
hak geldi batıl zail oldu...ayeti kerimesi altında yayınlar neşreden insanlar kafir dostu, gazetesi tv si ermenisinden masonuna kriptosuna kadar ağzına kadar dolu olan işbirlikçiler allah dostu...onların allah dostluğunu da ampulün voltajına yaptıkları katkılar belirliyor...
erbakan'ın milli görüşü parklarda yıkılacak, çiğnenecek, sapla samanı buluşturacak bir köprü projesi değildi hiç bir zaman...140 karaktere sığdırabilmek için seçmece karpuz edasıyla bir şeyleri alıp milli görüş, erbakan tanımı yapılacak yer değil dertli sözlük. dünya'nın derdine düşen, bunu günümüz müslümanına öğreten bir şahsiyeti 140 karaktere, bir kaç entriye kesme yapıştırma ile sığdırmaya çalışmak dertsizlik.
(bkz:bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak)
(bkz:beyin sahibi olmadan fikir sahibi olmak)
%1-2 değil sadece 1 oyu bile olsa yok edilemeye çalışılacak parti. çünkü 1 kişiyle başlayan bir davanın partisi. partiye değil davasına oy vermek...görünenin değil görünmeyenin peşinde olan parti... bayraklarından bile korkulan parti...hoş görülen herkese karşı, hor görülen din kardeşlerinin partisi.
"i̇şin en komik tarafı arap baharı'na amerikan oyunu diyor, mursi'ye darbe yapılınca da bu darbeyi amerika yaptı diyorlar." hayrola, mübareğin devrilmesi için elinden geleni yapan abd, mursi'ye darbe yapılmasına karşı çıktı (basına verilen göstermelik demeçlerden bahsetmiyorum) mücadele etti, mursi'yi fiilen destekledi de biz mi görmedik? diplomasidaki konjonktürel değişimlerin, satranç oyunlarının, büyük devletlerin yaklaşımlarını anlayamazken başkalarının anlamasını komik bulmanın psikolojik açıdan bir izahı vardı diye hatırlıyorum.
önayak olduğu hayırlı işler görmezden gelinip, düzenlediği etkinliklerde bayrak açtığı için sürekli eleştirilen parti. bunun neresi eleştireldir, olmayan nedir anlamıyorum. kim bir şeye önderlik ediyorsa bayrağını da açsın, sesini de duyursun ne var bunda. bunun sayesinde biz de kim ne yapıyor, ne fikirdedir anlıyoruz. peşinden gidelim mi, gitmeyelim mi bir fikir sahibi oluyoruz. akp, olsun ihh olsun her ne olursa olsun gittikleri yere bayrağını da götürsünler, seslerini de duyursunlar. zaten herkes götürüyor ama sadece saadet partisi eleştri topluyor bu konuda ne hikmetse.

uykularınız kaçmasın biraz ağır olun beyler az nefes alma payı bırakın bu partiye, siz olsun yapın bunu.
(bkz:virüs)
10 yıldır nerde bi protesto (*) varsa bayraklarıyla damlarlar.
en son can sıkıcı örnek cumartesi gecesi saraçhane'deki genç hareket eyleminde yaşanmıştır. uzun zamandır hiçbir eyleme katılmadığım için üç arkadaşla birlikte pasımızı atmak için gittik. gece yarısı, fatih camii'nde gıyabi cenaze namazı kılıp saraçhane'ye bayraklarıyla geldiler. etkinlik alanında etkinliği düzenleyen imh'nın dahi tek bir bayrağı yokken kocaman iki parti bayrağını tam sahnenin önüne getirdiler. neyseki bu 'baskın' çok kısa sürdü, 15 dakika kadar. alan normale döndü, program devam etti.
ancak alanda nöbetçi eylemci (*) (*) ) bıraktıklarını, egemen bağış'ın saat 2 sularında parka gelmesiyle öğrendik. üç dört hızlı mücahit birden bayraklarını çıkarıp, bakanı çembere aldılar, sonrası klasik sloganlar. bizimle birlikte başkalarının müdahalesiyle itiş kakış tartışma. tabi adamlar bakanı protesto edip, cihat yapıyorlar.
hangi islami stk olursa olsun, nerede eylem varsa adamlar bayraklarını alıp koşuyor. az ağır olun, efendi olun.
i̇şin en komik tarafı bu herifler arap baharı'na amerikan oyunu diyor, mursi'ye darbe yapılınca da bu darbeyi amerika yaptı diyorlar. (*)