ittihadı islam – dertli sözlük
tüm müslümanların birlik olup küfre karşı mücadele vermesini savunan düşünce sistemidir.
son günlerdeki artan israil ve amerika zulmu karşısında acil organize edilmesi gereken birliktelik.
bu muazzam ve geniş meselede icmali ama bir derece cami birkaç hususu zikrederim:

ittihad-ı islam çok perdelidir. iç içedir. gül yaprakları gibidir.

bu perdelerin en dışında insaniyet vardır. evet ittihad-ı islam denildiğinde evvela müslümanın ""ferden"" tavr-ı ittihadı anlaşılır ve ilk perdesi insaniyetle ittihaddır. müslüman insan olduğu cihetle insana kıymet verir, aziz görür, ıslahına çalışır, insaniyetin faydasına gayret eder, insaniyetin hakiki hayrına çalışır. hakiki hayr ise insaniyetin islamlaşmasıdır.(bu kelime derindir şimdilik giremiyorum). bu perdede ittihad eden müslüman sırf insan olduğu için ittihad eder. bunun haddi ise kendi dininine zarar vermeyecek biçimde ve karşısındakine de islam ı sevdirecek biçimde muamele ve müdavele etmesidir.

bir iç perdede ise muvahhidun la ittihadı vardır. la ilahe illallah diyenle ittihad etmek demektir. ama bu ittihadın haddi ise:
din düşmanı, ilah tanımaz, batıl ilaheler edinenler gibi yani "tek ve yekta olan bir ilaha" inan-ma-yanların saldırısında, hiç değilse la ilahe illallah diyeni tercih edip onunla ittihad etmektir. yani büsbütün dinsize karşı la ilahe ilalllah deyen tercih edilir. velev muhammedun rasulullah demesede. allaha evlad isnad etmeyen birtakım iseviler gibi. ama eğer dışarıdan saldırı yoksa bu ittihadın muhabbetine ihtiyaç yoktur istimal de edilmez.

ittihad-ı islam'ın bir iç perdesinde ise: müslümanım deyenle ittihad vardır:
evet ağzıyla müslümanım deyeni aşikare tekfir edemeyiz(*). dinsize, kafire ve edyan-ı sabıka'ya (isevilere,musevilere) tercih ederiz. mezhebine bakmayız. lakin bu ittihadda diğer ittihadlar gibi muvakkattır. yani bir vakte mahsustur ve daima istimal edilmez, derinden derine muhabbeti gerek yoktur. bunun sınırı ise yalnızca gayr-ı müslimin tehdidi zamanındadır.

gayr ile yani gayr-ı müslimle mübareze sırasında müselmanım diyenle o mübareze geçene kadar ince mevzuularda tartışılmaz ve gayrın saldırısı bertaraf edilene kadar cephedaş olunup ittihad edilir.

ittihad-ı islamın en iç ve en uzun süreli ve daima muhabbete layık ve her an istimal edilmesinde zarar bulunmayan dairesi ise ehl-i sünnet dairesidir. bu dairede daim muhabbet olmalıdır. ittihad çok ziyade olmalıdır.
bu ittihadın haddi ise: hemen her konuda beraberce davranmaktır, ehl-i sünnetse bizdendir deyip aleni aşikare tenkid dahi etmemelidir. bir kusurunu görse tenkidle değil lütufla ıslahına çalışmalıdır.

bir de şahsi olarak istimal edilen bir perde vardır. bu perde tarikat (hizb, cemaat) perdesidir. bu perdenin şe'ni de ziyade muhabbettir. muhabbetin şe'ni de aynı hizbde olduğunun kusuruna karşı kördür. bu makbuldür karışılmaz.

amma bu perde de bir hatar, ince bir bıçak vardır bazen kanatır. o bıçakta başka tarikattan, hizbden, cemaatten olana karşı rekabetkarane, tarafgirane bakarak kusurlu göstermek, sivri sivri tenkid etmektir, tamamen zarardır.

evet herkes kendi mesleğini sever sevmeli..bana göre en güzel bu meslektir diyebilir. ama tek güzel meslek benimkidir diyemez. insaf düsturu budur rehber etmeli. sadece kendi mesleğine çalışabilir. diğer mesleğe müsbet veya menfi karışmasa makbüldür. dirsek temasında da birbirlerinin sırtına dest-i teşvik vursunlar, tebrik edip herkes vazifesinin başına dönsünler. bu perdenin ittihadı da böyledir.

rabbena etmim lena nurena vağfirlena ve ente erhamurrahimin. amin. rabbena la tuziğ gulubena bade iz hedeytena ve hablena milledunke rahme. inneke entel vehhab. amenna ve elfi elfü amin.
halife ve hilafetin tesisinden başka ittihad-ı islam mümkün değildir. islamlar mabeyninde amentünün teferruatında dahi ittifak kalmamış. tekfir ve teşrikler avam mesabesine düşmüş. ortak metinler kalmamış. zaten yapısı itibariyle ortak metin, ağyarı tahriç olduğundan birilerini dışarıda bırakmaktadır. doğru da olsa itibar yoktur, taraflı denilerek itibarsız kılınmaktadır.

türkiyedeki kahir-ekser olan cemaat ve tarikat halife vurgusu yapmadan, müslümanın ortama adaptasyonuna/evrimleşmesine çabalıyor, bunu da enfusi tathir/terakki olarak lanse ediyorlar.

bunu tenkid mi ediyorum? diyeceğim şudur: bazı doğrular vardır ki eksik kalsalar, yanlışa dönüşürler.

islam düşüncesi hürdür, muhtelif efkar tevlid eder, bunları fitneye dönüştürmeden fikri çeşitlilik olarak islama kazandıran, alimler değildir, hilafettir, sultandır ve ona riayet eden islam cemaatıdır. islam cemaatı hep birden bir alime riayet vaki değildir, fakat fitneler velev kan ve kelle ile durdurulduktan sonra hep birden riayet sultana/halifeye olmuştur.

evet ayet (mumin/35) diyor: son sözü söyleyip doğru veya az doğru olsun, işi karara bağlayacak ve böylece fitneyi ve münakaşayı giderecek bir sultan olmaksızın, allahın ayetleri hakkında dahi konuşulsa bunun ancak bir cedel ve kibir ve nefis müdaafasından ibaret kalacağını kati haber vermiştir.

burda çok mesele var. hele bir tanesi var ki çok ince. bugün ana arter tarikat/cemaat içlerinde ve müslümanlar mabeyninde hatta islamcılar içinde "şeriat isterük" yeter miktarda değilse de duyulur. halife namı ise hiç geçmiyor. halbuki bu söylem bid'attir, ihdastır. halifenin olmadığı yerde şeriattan bahsetmek bid'attir. çünkü islam tarihinde misali yoktur. şeriat halife üzerine kaimdir. bütün kadılar halife mührü ile iş görürler. iki halife olduğu da vakidir, ama halifesiz dönem yoktur. (kısa fetret dönemleri ki bunlar namzedlerin mücadelesinden ibarettir, halifesizlik sayılmaz, yerlerine şeyhulislamlar muvakkaten nezaret ederler, kadının halife yerinde iş görmesi gibidir).

devamı sonraki girdide.....
peki neden halifesiz şeriat olmadığı halde, herkes şeriat nidaları atarken kimse halifeden dem vurmuyor?

1- şeriat üzerinde yorum yapılabilecek, çekip bükülebilecek bir mecranın adıdır, bu iyidir fakat suistimale açıktır, halifenin üzerinde eğip bükme yapamazsınız, kelleniz gider.

2-halife deseler, kim halife olacak denir, bu denli ya kimseyi işaret edemezler, yahut yetiştirmediklerinden boyunları bükülür.

3-siyasi la-dini konjönktüre takılmaktan imtina ederler.

4-kelleleri gidebilir, çünkü teferruattaki fitneyi dahi halife esasa müessir kabul edip kökünü kurutabilir

5-islamıların ictimasını başka füruat meselelerde görecek kadar basiretsiz ve hatta islamdan habersizlerdir (bu kitle yok mesabesinde)

6-halife işaret etseler, sultan mesabesinde kuvvetleri olmadığından, daeş gibi nüfuzsuz kişilere, alimlere, şeyhlere "halife" deme devrinin kapısı açılabilir diye korkarlar (haklı korkudur fakat bertaraf etmesi maddi kuvvetle mümkündür)

7-ilan edilecek yahut istenilecek hilafette bir kuvvet-i maddi ve cebri olmayacağından, böyle yapan hizb popüleritesini, realitesini, nüfuzunu, nüfusunu, parasını, itibarını kaybedecektir...

işte bu kadarcık tahlil bile vicdanımı birey bazında ashab-ı kehfe tabi olmaya tevcih ediyor.