dershanelerin kapatılması – dertli sözlük
sınav sistemi, okulda verilen eğitime uygun olarak değiştirilmediği sürece gerçekleşmesi kötü sonuçlar doğuracak olan durum.
ya da eğitim sistemi sınavlara göre ayarlanacak.
şahsi hisler üzerinden karar verilmemesi gereken bir konudur.
12 yıl boyunca ortalama en az yedişer saatten haftada beş gün okula giden öğrencilerin, hala bu eğitimin kendilerine yetmediğini hissedip zaten daha önce öğrenmek için vakit harcadıkları konulara, üzerine binlerce lira ödeyerek tekrar vakit harcaması, harcamak zorunda hissetmesi büyük bir eksikliktir.
hem zaman hem para israfıdır.
okullarda verilen eğitimin kalitesini artırmak hem daha kalıcı hem de fırsat eşitliği sağlamak adına daha adilane bir çözümdür.
üstelik bu karara en çok tepki gösteren cenah bu uygulamadan en az etkilenecek olandır. çünkü gelir sağlayan kurumları dersanelerden ibaret değildir.
kaldı ki çok etkilenecek olsa bile bir devletin politikalarını belirlerken herhangi bir cemaatin, çıkarın grubunu önceleyerek karar vermesi siyaseten tamamen yanlıştır.
olayın siyasi boyutuyla alakalı tartışmayı gereksiz bulmakla beraber, bu tarz düzenlemelerin iktidar için ciddi manada "kul hakkı" oluşturduğu kanaatindeyim. şöyle ki; dershaneler için alternatif hiçbir yapı inşa etmemişsin, eğitim sistemin fiyasko, eğitimcilerin ayrı bir fiyasko ve sen tutup dershanelere dönük ihtiyacı karşılamadan kapatma kararı alıyorsun.
aynı şey üniversitelerdeki kontenjanlar için de geçerli. 2007 senesinde bölümüm 3-4 bin kadar öğrenci alıyordu üniversite sınavıyla ve bu sayının üçte birini 3 okul karşılıyordu. 2013 senesinde ise kontenjan 16 binleri bölümün bulunduğu okul sayısı ise 55'i buldu.
2007 senesinde kontenjanın 1/3'üne ev sahipliği yapan okulların hocaları kendi alanlarıyla alakalı olarak diğer okullara da derse gidiyorlardı. ben bir hocamızın 4 ayrı üniversitede ders verdiğini biliyorum mesela.

peki 2013 yılında durum sizce ne olmuştur dersiniz? bir insanın aynı anda 10 ayrı yerde olması düşünülemeyeceğine göre bu bölüm için fakültelere giren öğrencilere öğretim veren hocalar kim olabilir ? en iyi ihtimalle hızlandırılmış bir tez dönemiyle asistanlığı tamamlatılan doktorlardır.
ve bu bölüm ülkenin en hayati bölümlerinden biriyken sen bu ihtimamı göterirsen geleceğinin topuğuna sıkarsın demek olur, ötesi yok.

bunun hakkını nasıl verirsin, o kısmı hiç bilmiyorum; bilmek istemiyorum...
siyasi bir malzeme. olayın siyasi boyutundan ziyade değerlendirilmesi gereken, dershanelerin ne kadar gerekli olduğu sorusu. hizmet ediliyor, öğrenci yetiştiriliyor tepkisi vermeyin. hizmet etmenin ve öğrenci yetiştirmenin bin bir türlü yolu var. ki hizmet gönüllülük esasına göre yapılır. yıllık 2500$ gibi yüksek bir meblağla değil. hizmet kuruluşu filan değilller. eğitimde fırsat eşitsizliği meydana getirdikleri aşikar. dershanelere herkesin yolu bir şekilde düştü. özel sınıfları, kimlerden ne kadar para alındığını herkes bilir. paraların nereye gittiği bizi ilgilendirmez. ama bunun hizmet adı altında savunulması çok garip. islam'daki hizmet anlayışına da zarar veren bir tarafı var.
kpss ya da ingilizce dershanelerine gelelim. bu dershaneler için olay, gidenin sınavı geçtiği, gidemeyenin kaldığı bir boyuta ulaştı. eğitim sistemi kökten değişmeli. burada herkes hem fikir. bir soru daha soralım: "acaba dershane sahipleri, gerçekten bu eğitim sisteminin değişmesini istiyorlar mı?" ya da "acaba bu eğitim sisteminin değişmesine dershane sahipleri mi engel oluyor?" gibi. olaylara farklı pencerelerden bakabilmeliyiz.
ya da "dershanecilikte amaç gerçekten öğrenciyi sınava mı hazırlamak?" ve daha fazlası.
sorgulanmalı. eğer birileri kapanmaması hususunda gerekenden fazla tepki veriyor ve olayı başka mecralarda çözmeye çalışıyorsa, dershanecilik sorgulanmalı. sorgulanabilmeli. hatta gerekiyorsa kapatılmalı.
"hizmet kılıfına sığdırılan dershaneler gerçekten hizmet mi ediyor ya da neye hizmet ediyor?" son bir soruyla kapatalım.
fethullah gülen'in erdoğan'ı firavun yaptığı düzenleme. bugün sabır telkiniyle kıvırma yapsa da, nasıl bir kıvırma bu benzetmesini aklar paklar bilinmez.

çok renkli geçecek bir seçim dönemi bizi bekliyor kanımca. bakalım the cemaat kendi topuğuna sıkmaya devam edecek mi?
mesele hakkındaki kanaatimi belirtmiştim,
şimdi de meseleyle ilgili yorumlar hakkındaki tepkilere dair kanaatimi arz edeyim.

evvela, ben bu meselenin son tahlilde faydalı olacağına ve hiçbir 'faydalı' çalışmaya zarar vermeyeceğine inanıyorum. /zira cemaat -iktidar arasındaki bütünleşik yapı ayrılmalıydı.
ve hatta kısa zaman içinde camianın 'devletin tasarrufuna saygılıyız' minvalinde açıklamalar yapacağından eminim. /zira ikinci bir yol yok.

fakat;
meseleye dair tepkiler, insanların içlerinde sakladıkları düşünlerin, hınçların dışa vurumu.
azıcık insaflı olmalıyız.
sosyal medyadaki yorumlara bakıyorum, camia mensuplarının ak parti eleştirilerinde akıl ve vicdandan eser yok, 11 yıllık icraat eleştirisi yapıyorlar, tabi bunların cehaletini koca bir camianın ortak bir tavrı olarak değerlendirmiyorum ancak mensupların ekserisi malesef böyle.
ikinci tür tepki ise öteden beri cemaati pek sevmeyen grupların tepkileri. cemaat dersanesinde okurken yediği azarı öne süren de var, cemaat dersanelerinin aslında islami bir gayesinin olmadığı yönündeki, kaynağı bulunmayan tezleri sanki kendi yaşamış gibi uyduran da var.

ayıptır.

ilave:
adamın biri uyardı, ilaveyi şimdilik kaldırdım.
"mesele sadece dershanelerin kapatılması değil mübarek,sen hâlâ anlamadın mı?gel..."



esprisi bir yana,herkes birbirini kötülemiş,normal yazarından tut da asım abiye kadar.üzücü.allah müslümanlara birlik versin.amin.
eğitim sisteminin değişmesinin önündeki en büyük engelin kaldırılması. dershanelerin kapatılması olayının seyri ve boyutu değişti. artık mesele hak aramak değil. bu anlaşılıyor. ikinci bir gezi vakası.