öğrenci evi – dertli sözlük
hayat yolunda üniversite hazırlık sınıfı gibidir. ne lisedir ne üniversite... ne kendi ailenizden tam olarak ayrılmışsınızdır ne aile kurmuşsunuzdur... öğrenci evi bireyin bir aileden diğerine geçişini 4-5 yıl aksatmasıyla kişisel gelişimi tökezletir. yok ben kitap okuyorum, farklı kültürlerden insanlar tanıyorum falan... tüm bunlar hayatın normal akışı içerisinde olması gereken şeyler. mesela günümüzde çocuk sahibi olunacak yaşlarda çocukça hareketler görünce "bu da nesi" diyoruz. cevabı oldukça basit aslında. insan fıtratına aykırı olan fir'avunî sistemlerin bulundukları toplumdaki çocuklar hiç büyümüyorlar, büyük insanlar büyük çocuklar olarak yaşıyorlar. bu sistemlerin sahipleri küçük çocuklara küçük oyuncak, büyük çocuklara "büyük oyuncak" yapıyorlar. böylece toplumda akil insan bulmak gün geçtikçe zorlaşıyor. t.c. şartlarında üniversiteler/öğrenci evleri de bir yönüyle "oyun parkı" vazifesi görüyor. büyük yaştaki çocukların evcilik vb. oyunları oynadığı bir park...
ev arkadaşlarından birinin dualarla yasin'lerle sevdiğine kek hazırlamasıyla ev halkının bayram havasına girdiği evdir. gözü yaşlı, gözü telefonda umutlu bir bekleyişteki aşığın hakkını da kaşla göz arasında yemek, ardından bir bardak çay kapıp derdini dinlemeye gitmek ise boynumuzun borcudur. :)
#28668 nolu tanımdan hareketle;
sağlam arkadaşlıkların, dostlukların kaynağıdır. "il"idir.

bugün, uzun zamandır sık görüştüğüm yakın arkadaşlarımı tanışma sebeplerine göre kategorize ettim.
ağırlıklı olarak 3 kategori var.

1- genç dergi (kurulduğu günden ve hatta öncesinden beri bünyesinde yer aldığım için kaçınılmaz. sözlük de bu çatıda)

2- iş güç vesileleri.

3- öğrenci evi arkadaşlıkları.

yukarıdaki "il" tanımına göre öğrenci evinde başlayıp halen devam eden (tanışılalı 16 sene olmuş) dostluklar diğerlerinden daha sağlam. bu 16 yıllık süreçte 2-3 liralık bir harcamanın da hesabını, derdini paylaşmışsın, alacağı evin-arabanın masrafını da. görüşmek istediği bir hanım kişi hakkında uyarıda bulunmuşsun, seni dinlemiş. teşekkür etmiş. aradan yıllar geçmiş çocuğu için isim önermişsin.
diğer arkadaşlıklarda bu kadar çok paylaşım yok. belki de bunun tecrübesindendir.
neredeyse evlilik gibiymiş. tuhaf geldi şimdi. (*)
çok değerli acı tatlı anıların biriktiği kumbaradır. her şeyin dengeli olduğu bir ev ise eğer (maddi manevi dengeden bahsediyorum burada ) o ev ikinci bir üniversite hatta hakiki bir üniversite olabilir. 5 yıllık öğrencilik hayatımda buna yakın bir yerde sadece 1 yıl kaldım. ama o evin yaşanmışlıklarını unutamam.
günün stresini, hüznünü, sıkıntısını unutmama yardımcı olan muhteşem yer. kafa dengi arkadaşlarınız varsa öğrenci evi bulunmaz nimet. birlikte ağladığımız, güldüğümüz, öfkelendiğimiz, oyunlar oynadığımız bu günler bana hatıra olarak kalacak. çogseeel!
''her yerde saç var, yerlerde saçlarkimin bu saçlar? bilemiyorumuyandığımda, yabancılarlakendi evimden de gidemiyorum''(bkz:saçlar)
edebiyat okudum. ders notlarımdan birini buzdolabına asılı görmüştüm. çalıkuşu adlı romandan yarısı yırtılmış bir sayfaydı. mesele şu ki yerde durmasına gönlü razı gelmeyen bir arkadaş onu dua sanmış. osmanlı türkçesi idi. :) öğrenci evi benim için bu minvalde bir şeydir işte.
öğrencileri terbiye ettiğini düşünürüm. arkadaşlarımdan duyduğum kadarıyla türlü entrikalar, kavgalar, çıkar çatışmaları yaşanıyormuş. bu da hayatın ta kendisi değil mi? bir öğrenci, öğrenci evinde kendi parasını hesap etmeyi, yemek yapmayı, insanlarla doğru bir şekilde iletişim kurmayı, düzenli olmayı, sorumluluk almayı öğrenir. evinden okula gidip gelen bir insan mezun olup hayat ile tanışınca bocalayabiliyor. yakın arkadaşım sofilerin öğrenci evinde kalırdı. zaman zaman orada kalırdım. orada çok farklı ama samimi insanlar tanıdım. galiba onları özlüyorum ve hayatlarını hala merak ediyorum. makyaj eşyalarını elinden düşürmeyen radyolog, cinlerden dert yanan matematikçi, kore dizileri izlerken ağlayan, gülen, konuşmayı sevmeyen pdrci, halay çekmeyi seven ilahiyatçı, sürekli ders çalışan hukukçu... şimdi ne yapıyorlar?
toplumsal yaşamda olduğu gibi öğrenci evlerinde de 2 tür insan yaşar. insan olma sorumluluğunu üstlenmiş, vazifesini yapan, empati kurabilen, allah'tan korkan, elinden iş çıkan vs vs. evden çıkarken insalıktan nasibini almayı unutmuş, bencil, asalak ruhlu, yüzsüz, beceriksiz, akademik duygusal ve sosyal zekası gelişmemiş, ezberci kalıpların dışında gelişen durumlarda gözüne far tutulmuş tavşan gibi kalan tipler...2. türle yaşayacağınıza öldürüp içeriye girin daha iyidir.(bkz:allah kurtarsın)(*)